Yabancı Dil
Eğitimi Üzerine
2
Eğitim Üzerine Yazılar:
Bu konuda 2. yazım bu. Yıllardır kanayan yara olan dil eğitimindeki yanlışları
kısaca anlattık. Şimdi çözüm önerilerine bakalım. Hastalığı teşhis ettik. Dili
öğretemiyoruz yahut bu metotla dil öğrenilemiyor.
Hatta komplo teorisine göre ülkemizde dil öğretimi, hatta -başka bir deyişle
öğretilmemesi- bunca masraf, uğraş ve uzmana rağmen bu alanda bir arpa boyu
gidilememesi oryantalizmin bir oyunudur. Aslında ben de bu görüşteyim ve komplo
teorisine inananlardanım. Doğu’da Hindistan’da Batı’da Cezayir’de, Ortadoğu’da
Arap ülkelerinde başarılan dil eğitimi Batı’yla Doğu arasında geçiş köprüsü
olan Türkiye’de niçin başarılamıyor. Oysa Osmanlı döneminde ilk yabancı dil
eğitimi Galatasaray Lisesinde yapılmış, orada eğitilen gençler Fransız
edebiyatını dilimize aktaracak kadar üstün bir başarı göstermişlerdi.
Ama gel gör ki aynı başarı diğer okullarda gösterilemedi. Aksine dil
öğretilemeyen bir bilim haline geldi. Nesiller aşağılık kompleksine uğratıldı.
Batı hayranlığı bu şekilde en nazik yerinden kaşınarak pompalandı. Kuşaklar
harcandı ama batı hayranı oldular. Batı dilini öğrenemediler ama hayranlıkta
yarıştılar. Kendi milletlerini aşağıladılar.
İşte tarihin en büyük milletlerinden biri olan Müslüman Türk Milletini bir daha
doğrulmamak üzere aşağılamak için kullanılan argümanlardan biri ve belki de
başlıcası oldu yabancı dil eğitimi. Oryantalist zihniyet içi ve dış ajanları
vasıtasıyla bu argümanı iyi kullandılar.
Şimdi biz ne yapmalıyız. Asıl soru bu? Bu oyunu fark edenler olarak yabancı dil
meselesini nasıl halletmeliyiz. Öncelikle bir uzmanlar kurulu oluşturmalı,
hatta onlardan önce bir şura toplamalı, bu şurada konu enine boyuna
tartışılmalı, yabancı ülkelerde yapılan yabancı dil eğitim sistemleri
araştırılmalı, elde edilen veriler uzmanlar kurulunda derlenip toparlanmalı ve
bize en uygun sistemlerden bir kaçı seçilmeli, yöreye ve öğrenci gruplarına
göre ayrı bir eğitim programı uygulanmalıdır.
Benim aklıma ilk gelen sistem liseler başlarken bir yıl hazırlık sınıfında
İngilizce okunması – ki bu geçmişte uygulanmıştı- ancak öğrenci motivasyonu ve
materyal eksikliği, ayrıca dil eğitimindeki devamlılık zorunluluğu gibi
sebeplerle istenilen verimlilik sağlanamadı ve sürdürülemedi. Öncelikle
okullarda yabancı dil eğitim programları gramer öncelikli olmak yerine konuşma
ağırlıklı, diyaloga dayandırılmalı, böylelikle sürdürülürle bilirliği
sağlanmalıdır. Ayrıca öğrencinin öğrenme seviyesine uygun sınıf okuma
kitaplıkları oluşturulmalı, öncelikle hikayelerden başlanarak romanlara
geçilmeli, romanlar sırasıyla diğer literatüre açılabilecek denli yoğun
okunabilmelidir.
Ancak bu eğitim için öğretmenlerin hizmet içi eğitimleri artırılmalı eğitim
sisteminin uygulayıcıları olan yabancı dil öğretmenlerinin kendine güvenleri
artırılmalıdır. Günlük konuşma, kolaydan zora yabancı dilde hikâye ve
romanların okunabilmesi için gramer merkezli eğitimden vazgeçilmeli, gramer
konuşmayı ve okumayı destekleyici plana atılmalıdır. Nasıl ki anadili öğrenen
çocuk öncelikle hayatın içinden konuşulanları dinleyerek yetişiyorsa dil
derslerinde hiç Türkçe konuşulmadan öğrenilen dille eğitime geçilmelidir.
Öğrenciye konuşma kalıpları ezberletilmeli, komutlar, uyarılan o dille yapılmalıdır.
Dil basmakalıp dilbilgisi kurallarıyla değil yaşayarak öğrenilmeli, hayatın
içine katılmalıdır. Ayrıca öğrenciler bu dilde gerek yurt içi gerekse yurt
dışından mektup arkadaşları edinmeye özendirilerek mektuplaşmaya özel önem
verilmeli, bu dilde şarkılar ve türküler dinletilmeli z, hatta ezberletilmeli,
öğrenci seviyesine uygun müzik öğrenime dahil edilmelidir. O da yetmez bu dilde
gazeteler dergiler takip edilmeli sınıflara temin edilmelidir. Gerekirse
yabancı dilde şiirler okutulmalı ezberletilmelidir. Ayrıca bu dille yazılmış
tiyatrolar oynatılmalı öğrencilerin bu dille iç içe olması sağlamalıdır.
Başarılı öğrenciler yabancı ülkelere gönderilmeli, yaz tatillerinde o ülkelerde
kalmaları sağlanmalıdır.
Ahmet Kemal