Hafta sonu yengemin rahmetli annesinin evine yayla köyüne gittik.
Hava biraz soğuktu yayla köyleri daha da ayaz oluyor. Yengem sobayı
yaktı ne güzel oldu sıcacık. Sobayı da özlemişiz üzerine çayda koydu
tavada yumurta kırdı. Yumurta pişerken gözleri doldu yengemin
ve anlatmaya başladı.
"Ah ahh ne günler yaşadık ne zaman bu sobanın üzerinde tavada
yumurta kırsam aklıma gelir. Çocuktuk karnımız çok acıkmıştı açlıktan
resmen gurulduyordu bekliyorduk. Yanmayan ve devamlı tüten sobanın
üzerinde küçük bir tavanın içine kırılmış. İki tane yumurtanın
pişmesini bekliyorduk kardeşimle. Sobanın içinde yanacak bir şeyde
yoktu ki. Ne kömür nede odunumuz vardı sadece kırıntılar birazda
talaş. Onlarda hemen yanıp geçiyordu zaten. Annem ise ağlıyordu
babamdan biraz önce yediği dayağın etkisi ile. Annem için çok
üzülüyorduk fakat yapabilecek hiçbir şeyimizde yoktu. Babama ne
sözümüz ne de gücümüz yeterdi. Bizi de dövüyordu çünkü. Bazen
dinlenir ,dinlenir de döverdi hepimizi. Hatta sırf bizi dövmek için özel
bir sopası bile vardı. Yumurta yarı pişti yarı pişmedi ekmeği bana, bana
yedik fakat annem hiç yemedi. Sürekli beddua ediyordu babama.
Camın önüne oturdu dışarıya baktı ağlamaya devam etti. Karnımız yarı
doydu yarı doymadı kalktık sofradan kardeşimle. Ödevlerimiz vardı
fakat yazacak bir tane kalemimiz vardı. Önce ben yaptım ödevimi
sonrada kardeşim. Babam geldi yine sarhoştu yattı hemen o yatınca
bizde yattık .Ertesi gün annemin çığlığı ile irkildik uyandık babam
yine dövüyordu annemi. Evin içerisi buz gibi çok soğuktu. Sobada
yakacak hiçbir şey olmadığı için annemle babam kavga ediyorlardı
yine. Babam annemin kolundan tuttuğu gibi kapının önüne attı. Biz de
çıktık hemen dışarıya annemin arkasından ama okula gitmemiz
gerekliydi. Annem okula gitmemizi söyledi .Evin içerisine korka ,korka
girdik hazırlandık kardeşimle okula gittik. Ben 8 kardeşimde7
yaşındaydı .Okul dönüşü eve gelince annemim suratı dayak yemekten
her yeri morarmıştı. Yine ağlıyordu komşumuz Belgin teyze gelmişti
konuşuyorlardı. Rahmetli Anacığımın şu sözlerini hiç ama hiç
unutamıyorum aynen şöyle söyledi.
“Belgin abla gidecek yerim olsa vallahi giderim. Ama yok işte dilerim
bu adam geberir de bizde kurtuluruz zulmünden.”
Babamın ölmesini diliyordu onun ölmesi bizim kurtuluşumuzmuş
anneme göre. Ama o adam hiç ölmedi anamı dövmeye bize de sürekli
zulmetmeye devam etti. Bizler büyüdük evlendik gittik kurtulduk.
Zavallı anacığım ah ,ah dayak yemeye devam etti. Sorduğumuzda
bize yalan söylüyordu .Dövmüyor derdi de suratından belli olurdu yediği
dayaklar. Ne bana geliyor ne de kardeşime gidiyordu. Kimseye yük
olmak istemediğini söylerdi rahmetli anacığım. Babam felç oldu
yataklara düştü ona anacığım baktı yine, çok çekti anacığım çok.
Felçli olduğu için artık anacığımı dövemiyordu babam .Babam ölünce
ne yalan söyleyeyim hiç kimse üzülmedi. Rabbim merhametli ve iyi
insanlarla karşılaştırsın. Sürekli tüten ve o hiç yanmayan soba.
Bakın yıllar sonra nasılda güldür, güldür yanıyor maşallahı var
demi"?
Semra EROĞLU Şiirleri sevdiren kadın
30/09/2022