Sonbahar Semtinde Dulkadin Yazindan
Hep de son
baharlara denk gelir ya gazel havasi, yapraklar dökümü. Ne kadar zorlanirsa zorlansin
günesin her iki yamaci soguk alginliklarin herseyi icine alan fotograflarla hatiralar
cektiren renklerde sararip solarken, her ne olursa olsun mutlaka bir yere
yetisebilmenin telasesi sona yaklastiginin iclerine dogmus ve dolusmus agir
adimlariyla kendini agildigi dünya etrafindan topluyor, heveste histe coskuda nesi
varsa devrini düsüren ahestelerin ucurtma havalandiran ve rüzgar ucuran salincagina
biniveriyor hayat.
Böylece
topraktan tabiattan kustan yapraktan yahut insandan ucup göcen hersey ve
heryer, icerilere dolup büzülen dis cephenin kendi yerine oynayan piyesin
camlar kapilar pencereler ardindaki odalara evlere soguyup giden günesten yadigar
kalan sicakliga sokulup sarilarak, varsil yoksul durumu veya eril disil medeni
hali ne olursa olsun herkes kendi icindeki yalnizligi yazip okuyan mektupsuz
beyannamelerin hasbihaline göcebeligin ikramindan doyup kaniyor.
Derelere
tepelere sararmis solmuslarin dökülüp yagdigi DUL KADIN ( Pastirma ) yazinin
her harfini tek tek heceleyip kodlar gibi, nasil bir tesadüfse yine böyle yazin
bitiremedigi dügünler silsilesinin son kalanlarina otobandan sonra ilk cikista
dönüp saparken, oturdugu kasabanin her tarafi sonbahar en kenar mahlesinin en
tenha sokagindan ugrayip aldigim giden seneki ihtiyarlardan erkek olani rahmete
göcmüs, kadiniysa bembeyaz yüzü, beti benzi hicbir seyle uslanip avunmadigini
kapinin önünde kuru deynege bükülmüs dayanmis halde darmadagin evsiz barksizin
üzgün suskun hali ve diliydi.
Yol boyu kavurga
gibi gözeleri daglanmis dertlilerde kurusa da kanadigi yerden sulananlarla hem
agliyor, hem faniye göcen ömür ortagini söyledikce bulanan dilinde karma karisik
yangin külleri atesleyen essiz kimsesizlige dolanarak, `evlet var ammaaaa, sen
ölürsen dünya bana zehir zikkim olur yapamam pisiremem. Senin ellerin üstümde
olmazsa yorgani oldugu yerden indirip üstüme cekemem en iyisi senden evvel
benim ölmem evladir. Ben ölürsem de sakin üzülüp aglamasi kar etmeze elden
ayaktan düsürme kendini. Evlat var ammmma ecelin günü uzadikca herkes, pek de
güvenme , ugrun ugrun üstüne yük sayar yirintiler. ` dediydi diye diye bir olup..
`Haci, hastaligi
pek cok idi. Her Tosya`dan Ankara`ya böyük hastanelere gidisinde sanki hic gelmeyecekmis
gibi dünyam basima yikilirdi da,yine de hakkini helal et bile diyemedim. Insan
en sevdigine nasil desin, diyemediiiiim diyemedimm…` dedikce de yagmur yagmur
akiyordu yüzü gözü ihtiyar kadinin..
Gidecegimiz
yere vardigimizdaysa citler arkasinda bir cift at, aizsiz dilsiz askla her birbirinin
sevgisini birbirine armagan eden, dilinden disinden boynunu sevip sirtlarini
timar ediyorlardi.
Seyfi Karaca……Ekim
/ 22
(
Sonbahar Semtinde Dulkadin Yazindan başlıklı yazı
Yeldegirmeni tarafından
10.10.2022 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.