Güneşe elveda diyen dikenler barındırıyorum içimde; gözlerimin soytarı sarı-yeşilinde hakkım olan damlaların kalbime özrünü geçiriyorum yaşamaktan ve öylece insan affetmiyorum artık.

Kabuk hassasiyeti sarıyor kalbimi, çok değil; sevmeye tamah cemiyetindeydim daha, yeni... Sevmektir ya aslolan; kalp, nasıra dönmeden biçare sokakta fenerlerini aydınlatıyordum çocukluğumun.

Vazgeçtim be göz yanılsaması, senin gözlüklerinden bakamam ben hayata. Uğraşamam. Lensini de taktırmaz umut. Vazgeçtim, saadet pınarından su içmekten.

Güneşe kanan gözlerimin kamaştığı gecelerden elimi eteğimi çekiyorum. Şarkılar, otuz iki yerden kurşunluyorlar; canımı hissetmiyorum.

Şimdi, mutluluk gözlerimi bana geri verin. Yalnızlığımı görüyorum, yanıma yanaşıyor. Yanaşsın. Yeşil gözlerime boncuk gibi birikiyor gecenin yaşı; ağlasın, karışmıyorum. Nasıl olsa gözden akan yaş, yarın sabah güneşin teninde yanacak ve yok olacak.

Evet, nerede kalmıştık rüzgara tüküren şehir? Yarın sende yağmur varmış, senden önce bende...

Fikri İstanbul cennetim; hüznümü otuz üç yerden ateşe verdiler, hissi can damarlarının solmuş gülüyüm. Kabul ediyorum.

Hoş kal. Göz, veda ediyor kendindeki acılara; hissiz rüzgar esiyor yeniden. Üşüyorum...

Dilara AKSOY
( Güneşe Elveda başlıklı yazı dilara aksoy tarafından 17.11.2022 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.