....şehit öğretmen Necmettin Yılmaz'ın aziz hatırasına...


Ben bir köy öğretmeniyim yurdumun Doğu'sunda...

Ne zaman yarınları düşünsem, körpe kuzular gelir aklıma

Baranlar, Berfinler, Rojdalar  arz-ı endam eder düşlerimde

Can kırıklarını toplarım cam kırıkları arasından

Munzur'um, Cilo'yum, başı göklere değen kutlu ç/Ağrı'yım

Yüksekova'yım, Malazgirt'im, bereketli Harran Ovası'yım

Bir mum misali eririm kör karanlık geceleri ışıtmak için 

Bütün zorluklara rağmen dik dururum elif misali

Ben bir köy öğretmeniyim yurdumun Doğu'sunda...

 

Ben bir köy öğretmeniyim yurdumun Doğu'sunda...

Hayatın, bir dağ yamacında,  avuçlardan kaydığı demlerde...

Yüreğimi acıtır tamamlanmamış d/evrik hayatlar...

Fırat'ın kıyısındaki izbe bir köyün yıldızsız gecelerinde...

...Ödünç yıldızlar toplarım yarınların gri göklerinden

Hasretle çarpıp yokluğa bölerim esrik duygularımı

 

Ben bir köy öğretmeniyim yurdumun Doğu'sunda...

Yanık bir türkü duysam buğulanır g/özlerim heyhat!...

Vatan millet aşkıyla ş/ahlanırım dolu dizgin taylar misali

Bir garip hasret d/emlenir yüreğimin koyaklarında

Gün gelir kelimeler düğümlenir boğazımda

Mecnûn'un Leylâ'sı, yanık Kerem'in Aslı'sıyım ben

 

Ben bir köy öğretmeniyim yurdumun Doğu'sunda...

Müsvedde hayatları temize çekmeye memur kanayan bir yüreğim

Buz tutmuş pencerelerde sabahı bekleyenim ben

Duygular cenk ederken akıl meydanlarında...

...Yarım kalan hayatları tam(am)larım zeval burcunda

Gün batarken ufkun kızıllığında, geceye doğarım ben

 

Ben bir köy öğretmeniyim yurdumun Doğu'sunda...

Irmaklar, denizler, dağlar aşan bir barış güverciniyim

El değmemiş yalnızlıklar biriktiririm tavan aralarında

Tenhalarda göğeren acılar oğul verir yüreğimde

Erdem çiçekleri yetiştiririm mümbit gönül bahçemde

Bir kuştan farksızım kursağımda biriken g/özyaşlarımla

 

Ben bir köy öğretmeniyim yurdumun Doğu'sunda...

Dört mevsim yedi bölge gönül gergefimde nakış nakış...

Bayrağımın dalgalandığı her yer cennetimdir benim

Ben ki kurşundan ağır bir geleceği taşırım omuzlarımda

Umutlar devşiririm derinlere kök salmış gönül ağacından

Bir öksüzün çapaklanan gözlerinden bakarım dünyaya

 

Ben bir köy öğretmeniyim yurdumun Doğu'sunda...

Bu dilsiz toprakların gönül d/ili olmaya gelmişim ben

Talan edilmiş sabahların rüyasına yatmışım heyhat!..

Sol(durul)muş gonca güller görürüm mavzerlerin namlusunda

X sonsuza giderken balçıklara saplanır umut çiçeklerim

Şarkta ateşin kucağında mum kalmak kadar zordur hayat

 

Ben bir köy öğretmeniyim yurdumun Doğu'sunda...

Fuzulî de aşk, Nedim'de İstanbul, Namık Kemal'de v/atanım

Hasretlileri kavuşturan Malabadi Köprüsü'nün taş kemeriyim

Zap Suyu'yum, Fırat'ım, Dicle'yim, Aras'ım, yorgun Asi'yim...

Türk'üm, Kürt'üm, Çerkez'im, Laz'ım, Roman'ım, ne fark eder ki?

Sevginin dili, dini, mezhebi ve meşrebi mi olur ağalar, beyler?

 

Ben bir köy öğretmeniyim yurdumun Doğu'sunda...

Hangi toprak damlı eve uğrasam güleç yüzler karşılar beni

Bir yüreğe, sonu hüsranla biten kaç öykü sığar, ben bilirim

Bir yetimin gamzesine çökerken hüzün tortuları...

...Bir yıldız olurum Siverek'in katran karası gecelerinde

G/özyaşlarımla sularım körpe çiçeklerimi, kurumasınlar diye

 

Ben bir köy öğretmeniyim yurdumun Doğu'sunda...

Sonu nereye varır bu sürgün ateşinin buğulu g/özlerimde?

Bir dost (y)eli bekler körpe Yusuflar derin kuyulardan çıkmak için

Hayatta bir şey değişirse her şey değişir, bilirim âhhh!...

Fethin kilidini açan Fatihler yetiştiren Akşemseddin benim ben!

Yunus'um, Karacaoğlan'ım, Dadaloğlu'yum dağ başlarında

 

Ben bir köy öğretmeniyim yurdumun Doğu'sunda...

Bin parçaya bölünmüş hecelerden geceleri çekip çıkaranım

Katık aramam sımsıcak bir tandır ekmeğinin yanında

Kayıp hafızamızın (g)izini sürerim harabelerin yalnızlığında

Rugan ayakkabımdan utanırım ayakkabısı delik bir çocuk görsem

Acının öz/gül ağırlığını taşıyamayanlara omuz veririm yokuşlarda

 

Ben bir köy öğretmeniyim yurdumun Doğu'sunda...

Antalya'da açan narçiçeği, Adıyaman'da balya balya tütünüm

Rize'de ince belli bardakta demli çay, Çukurova'da beyaz altınım

Bir muhabbet katarıyım, rayları pas tutmuş tenha istasyonlarda

Karakışlar erken d/üşer, terk etmek bilmez bu hazin coğrafyayı

Toprağın tapusuyum, bana hudut çizemez vatan/sızlar!...

 

Ben bir köy öğretmeniyim yurdumun Doğu'sunda...

Nene Hatun'um, Kara Fatma'yım, Gördesli Makbule'yim...

Nezahat Onbaşı'yım, Şerife Bacı'yım, Halime Çavuş'um...

Bilge Kağan'ım, Alparslan'ım, Metehan'ım, Kürşat'ın (ç)er(is)iyim...

Bumin Kağan'ım, Atilla'yım, ak sakallı Dede Korkut'um...

Oğuz Kağan'ım, Sultan (B)aybars'ım, Aksak Timur'um...

 

Ben bir köy öğretmeniyim yurdumun Doğu'sunda...

Osman Gazi'yim, Fatih'im, Yavuz'um, Kanûnî'yim...

Kınalı Ali'yim, Seyit Onbaşı'yım, Tophaneli Hakkı'yım...

Abdülhamid'im, mavi gözlü Gazi'yim, Menderes'im, ezelden er/doğan'ım...

Genç Osman'ım, Ulubatlı Hasan'ım şanlı kale burçlarında...

An gelir 'bir tel kopar ahenk ebediyen kesilir' şairin deyimiyle

Bir kırlangıç g/öçü sonrası gökler bile (ç)ağlar küf kokulu zamanlarda

Şehit olunca toprak değil; vatan, bayrak, aşk olurum vefalı yüreklerde

Ben bir köy öğretmeniyim yurdumun Doğu'sunda...

 

                                                                                              M. NİHAT MALKOÇ

( Zifirî Bir Gecede Necm'in Parıltısı... başlıklı yazı M.Nihat Malkoç tarafından 24.11.2022 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.