PARA TANRILAŞIRSA
İNSAN İTLEŞİR.         (BÖLÜM 2)
İnsan davranışları üzerinde doğrudan etkili yazılı olmayan kurallar  ve para ilişkisi doğrudan varlığımızla ilgilidir.. Ahlaksız bir din adamı, ahlaksız bir yargıç, ahlaksız bir usta, ahlaksız.... vs aslında bir işkence aracıdır da... 
AHLAK AÇISINDAN
İnsan davranışlarının  iyi ya da kötü olarak nitelendirildiği yazılı olmayan ama genel kabul gören davranış kuralları da para tamrılaştığında  dumura uğrar. Ahlak sukut ederse  ortalık sadece gevezelere  kalır..Büyük küçüğünü bilmez.,küçük sevildiğini... 
 Paranın bir değişim aracı olarak değil de  başlı başına varlığını  bir değer kabul eden insan yoz insandır.
Tüm daveanışlarının ana öğesi para olan insan yoldan çıkmış insandır.. Meslek icra ederken, selamlaşırken, arkadaşlık kurarken"Yapılan bir iyiliğin bile karşılığı olmalıdır" anlayışı hüküm sürüyorsa ahlak sukut etmiştir.. Ahlak sukut eden yerde erdemden uzak insanlar, görev ve yetki sahibi olarak tüm yanlışlıkları meşru hale getirebilirler.. Temel problem ahlak suku t ettiği için mi para asıl değer olur? Para asıl değer olduğu için mi ahlak sukut eder? Kronolojik olarak baksanız bile paradan önce ahlak vardı.. Ahlak kuralları ile yetişmiş insan gücü ve bunların davranış modellerinin, rol model olarak umuma ait kuralları oluşturması insan kalitesi ile doğrudan ilintilidir.. Yetişkin insan kalitesi bozuldukça toplumsal değerlerde erezyona uğrar ve ahlaki kurallar .etkisini yitirir.. Para tanrısı , göçleri tetikler, göçler ahlaki kuralların zayıflayarak ortadan kalkmasını sağlar..Kişinin doğup, büyüdüğü çevrede yaşaması ile ayrı bir çevrede yaşaması arasında ahlak kurallarının davranışı üzerindeki etkisi ters orantılıdır.. Yabancı çevre onun futursuzlaşmasınında sebeplerindendir.. Ahlak kuralları varken böyle .. Peki ahlak kurallarının kendisi yozlaştığunda ne olacak?
- Var ama uygulanmıyor
-Yok  olduğu için  uygulanmıyor.
-Var ama uygulanmış gibi yapılıyor
2000 nufuslu ilçede yaşayan mehmet, dolmuşa bindiğinde yaşlı olmasa da buyuğüne  yer veriyor ama 20 milyon nufuslu vilayette hamila kadın için ayrılmıştur yazılı kuralına dahi riayet etmeden istifini bozmuyor.. Doktor  ilk görev yerinde amcacığım teyzeciğim diyor ama biraz şehir büyünce kan parasını almadan ameliyata girmiyor.. İmam, edası ile öbur dünyasını kurtarıyor ama cenazeyi yıkarken bir de eline bakıyor.. Öğretmen maaşını alıyor öğrencisinein ayağına gidip ücretli ders veriyor.. Polis  infaz emri elinde, kişinin yakalaması var ama malum adresine gitmeden kişiyi arıyor. Meğerse yolda hep para buluyor.  Kapıcı, yanıbaşındaki marketten almıyor yol bulduğu diğer mahalledeki düşük kalite ve kalibrasyon satış yapan marketten alış veriş yapıyor. İnşaat ustası işi alırken, küçük taşa göre 10 günlük işçilik hesaplıyor, işçilikten kaçınmak  için kayrak taşın büyüğünü döşüyor küçüğünü de çöp diye atıyor..Sanayiye düştünmü bil ki kötü yola düştün.. İş listesini çıkarırken pireyi deve yapan Tamirci ustası, seni kendine esir bırakır..Ya..Bitiremeyecegi işi alan Marongoz ustasına ne denir? Senin, onun, bir baskasının parasını alır. Somra da biriktirdiği işleri n altından kalkamaz ve önce senden, sonra şehirden kaçmaya başlar..
İş ahlakı kısmı faciadan ibarette, namus anlayışı nasıl kadükleşdi? Kızını satan analar,başkasının koynuna giren eşini ben seviyorum diyerek  eşini isteyen  dallamalar, aynı anda 5 adamı idare eden namuslu görünen fatura ödetici- market ödetici- kira ödetici namussuzlara ne demeli?Hukukta bunun adı yok. Fuhuş desen para alış verişi yok..Nişanlısı desen amk bir kadının 5 Nişanlısı mı olur..? İmam nilahlısı desen" ha s*ktir "derler bir kadına 5 imam nikahlı koca mı olur.? Sevgilisi desen gavuristan da bile bir insanın bir tane sevgilisi olur..Örgütsel faaliyet ama üyeler birbirinden bihaber..! Kendi evine almayıp da elin evine Alan deyyusa ne demeli? Alan memnun, ona veren de memnun ama bizim de  çocuklarımız var.. Hakim bey, şimdi bacak arası onun da millet olan da biziz.
Peki örgütdeki bihaber erkeklerin  randevusu çatışırsa ne olacak? Hepsi mal mübadelesi sebebi ile kadını kendisinin eşi ya da  sevgilisi sanıyor. Kıyamet koparsa sorumlusu kim? Oysa Gayrimeşru nun  bile kendi içsel yapısında ahlaki kriterleri vardır ..Sessizlik, ahde vefa,eşinin çocuğunun yanında küçük düşürmeme, birden fazla kişiye karşı tek kalan kişinin yanın da olma gibi görünmeyen kuralların niteliğinin bile değiştiğini görüyoruz. Meşru ve gayri meşrudaki çözülme, ahlaki dumurun derecesini göstermesi açısından önemlidir.
Ahlak gittiğinde, hukuk ve din de  gider.Hepsi bir - mış gibi yaşamlar silsilesine döner ve sahtekarların tahakkumu altımda ezilir gideriz. Oysa tarihi gerçekler, Muzaffer olanın  her zaman erdemli olan insanlar ve ahlak kuralları olduğunu göstermiştir.Sadece arada ahlak kuralları uykuya dalar.
İyiliğin insanın doğasında bilgi ile  olduğunu söyleyen sokrates Cehaletin en kötü şey olduğundam bahseder ve ahlakçıdır. Ahlaksızlığın kol gezdiği, her yaşlı yönetici erkeğin  genç bir erkek  sevgilisinin olduğu Atina da faziletli insandan, iyiliğin insanın fıtratında olduğundan  bahsedince yeni tanrılar getiriyor diyen dinden geçinmeliler, onu idama mahkum eder. 70 yaşındaki Sokrates e ölüm cezası verildiğinde askerler onu almaya gelir.. Eşi o bir şey yapma dı ki der dönüp yapsaydım daha mı iyiydi der.Biz bugün onu asan 500 kişilik yargıç ordusunu tanımıypruz ama  öğrencisi platon un kaşeme aldığı  Savunmasını 2400 yıl sonra  okuyabiliyoruz.Çünkü Ahlak herşeydir.
 Devlet yaşamları da böyledir.Kaç imparatorluk geldi geçti.Ahlaki çöküntü  başladığı an  çöküşde başlıyor.Ahlaki çözünürlük en merkezi yapoşarın  bile çözülerek yok olması sonucunu doğuruyor.
Koca Roma İmparatorluğu, 4 yüzyılda cıkardığı kurtuluş recetesi olarak gördüğü "hristiyan affı" ile varlığını sirdüreceğini düşündü ama 50 yıl sonra imparatorşuğun anahtarını Vatikan aldı. Emeviler Avrupa ya kadar uzamdı Ama kuruluşdaki zayıf ahlak ve çelişkiler, vergilerin ödenememesi  ve zulumle ancak  100 yıl devam edebildi.Şatafata düşen, şatafatla beraber gücünü  yitiren, ahlaki çöküntü yaşayan  Abbasi Halifesini kurtaran, Selçuklu olmuştur.Kendisi 4 kuşak devam edebilmiştir. . 3 kıtaya yayılan Osmanlı,  ahlak ve din kurallarını  kendine göre yontunca  otomatikman yozlaşmanında yolunu açmış oldu ve 600 yüzyıl sonra ömrünü tamamladı..
Ahlak kuralları diğer kuralların, vicdan hukukuna göre uygulanmasını sağladığından, doğrudan toplumsal yaşamlarda etkisini yürütür.. Para ve güç ahlak kurallarının yozlaşmasına yol açar.. Şatafat ve şatafatın finansmanı vergiler, zor yaşam koşullarını  ve dejenerasyomu getirir.. Göçleri tetikler. Göçler ayrışmaya ve kuralların daha da zayıflayarak uyuma  sireçine girmesine yol açar..En iyi hukuk kuralı bile bir ahlaksızın elinde bir işkence aracıdır...
 Kişisel bütünlüğüni  bozmayan, maddi ve manevi varlığı  güvence altında olan her  kişi iyilikten yanadır.. İyilik ahlak kurallarının meyvasıdır.. Cahil insan kötülüğe daha çok meyillidir..Geçmişten günümüze yaşayarak  gelen  Ahlak kurallarının sekteye uğramadan varlığı;
- Doğru eğitim, kişisel bütünlüğü bozmayan, eğitimle var olur..
- Ekonomik ve sosyal gelişmişlik toplumsal refahın sağlanması ve doğru yönetimle olur..
 - Kendi kast sistemini kuran  her idare, önce ahlak kurallarını bozar, sonunda yoklukla malul olmaya mahkumdur..
Sosyal organizasyon içerisinde
- Eşit eğitim
-Yönetime eşit ulaşım
-Hakça paylaşım
-Tarafsız bagımsız ve dokunulmaz yargı
Sosyal huzursuzlukların ve yozlaşmanın önğne geçecektir..

Torun Halili
( Para Tanrılaşırsa İnsan İtleşir Bölüm 2 başlıklı yazı HALİLİ tarafından 5.12.2022 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.