Serçeler hep mi ölür


Eprimiş gönül mahzenimden

Kıyametimi yazıyorum sana.

Seni, imlası bozuk cümlelerde

Satır satır öldürüyorum bu gece.

Ruhumun yedi kat dibine tünemiş

yorgunluklarım vardı benim.

Hiç kimsenin henüz okumadığı,

bilmediği şiirlerimde

ayyuka çıkacak suskularım.

Ruhen bitkin, hayli bedbahtm ama;

Kapana sıkışıp kalmış bir

firak dökülür kirpiklerimden.

Kendini benden alıp

gidişin gelir aklıma,

Ciğerim neştersiz oyulur.

Eğer böyle devam ederse,

Cesedim meçhul bir tabuta koyulur.


Aldanmayın bu serkeş hallerime.

Benim de kalbim üşür sıcak bir

iklimde yaşarken ayrılığı.

Ve alev alev çarparken

yüzüme ihanetin yangınları.

Benim de dik duruşum uğrar bozguna,

Koparken yüreğimin kıyameti.

Sendeler içimin yalnızlığı,

Kanatırken vicdanımı bir hercai.

Oysa o ‘Ruhumun vazgeçilmezi’ idi!

O varken bülbül şakır,

kuşlar ötüşürdü gönül limanımda.

Şimdi kanadı kırık serçeler

can veriyor avuçlarımda.

Onu sevmek ilkin,

‘Dünyada Cenneti kucaklamaktı’

en zifiri karanlıkta.


Yazmaktan geliyorum söğüt

dallarına kondurarak hicranımı.

Fütursuzca asıyorum

göğün göğsüne utancımı.

Saltanatı sona ermiş bir masalın

son cemresiyim bir yetimin feryadında.

Aşkın en güzelini

bertaraf ettiğimden bu yana;

Yarin gözlerine yerleşmiş

bir hüsran bulutuyum.

Ellerini, yüzünü, saçlarını okşayan

parmak uçlarım artık kan revan.

Ömrümü yalpalayan acı ile yığılıp

kaldım, adını bilmediğim sokaklarda.

Ebruli gecelerde susturdum cümlelerimi.


Seni sevmek;

yosun tutmuş taşlar üzerine

yazılmış bir kadere benziyordu.

Ellerimden kayıp giden

tek gerçeğim.

Sende uyuyup, sende uyanabilmek için

ne çok şiirler gömdüm,

girdiğim bu cehennem çukuruna.

Her gece zaman dursa,

dolsa yüreğime yeryüzünde

yaşanmış tüm ayrılıklar;

yine de anlatamam bu figanı.

Gönül mihrabıma taht kurmuş yokluğuna

fısıldadım bu satırları.

Seni sevmek;

bir alev topunu yudumlamaktı.

Seni sevmek,

kaybolduğum şehrin caddelerini

yapayalnız arşınlamaktı.

Kandırmaktı kendimi en afilisinden!

Seni sevmek,

beklerken o hiç gelmeyecek vuslatı;

Mutluluğu ıskalamaktı!

Işte böyle bahtsız bedeviyim.

Senden sonra, ne ölü ne de diriyim.

Artık menzili şaşmış tüm doğruların;

En çok da merhametimin katiliyim!


Kevser Baysal

28 Ekim 2021

( Serçeler Hep Mi Ölür başlıklı yazı KevserBAYSAL tarafından 4.01.2023 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.