AİLEDE İLETİŞİM
Tam bir iletişim engellisi toplumuz. Kimse kimseyle doğru dürüst iletişim
kuramıyor. Aile de aynı vaziyette. Kimse kimseyi anlamıyor, anlamak istemiyor.
Bu yüzden de çocukların aile içi eğitimi tam bir faciaya varıyor.
Eğitilmeyen, eğitimi eksik ve yanlış olan bireyler yetiştiriyoruz toplumda. Bu bireyler evlilik yapıyor, aile kuruyor, ama iletişim kuramıyor. Bu iletişimsizlik çatışmaya yol açıyor.
Çatışma savaş boyutlarına doğru gidiyor, ya yuvalar yıkılıyor, bireyler yalnız hayata mahkum oluyor. Yeni evlilikler yapılıyor; ilk denemeden elde edilenler kullanılarak birliktelik sürdürülmeye çalışılıyor, ya da kadın sığınma evine yerleşiyor veya baba evine.
Bir kısmı da
yalnız yaşamaya çalışıyor, çocuklarını tek başına yetiştirmeye çalışıyor.
Veya ayrı yaşamalar tercih ediliyor, zina, alkol ve uyuşturucuya doğru yol
alınıyor. Yahut ta cinayetler işleniyor, katliamlar başlıyor. Çocuklar perişan
oluyor. Büyüyüp yetişen çocuk aile kurmakta zorlanıyor, kursa da sürdüremiyor
bu birlikteliği.
Kimse kimseyi dinlemiyor. Ön yargılar, yanlış anlamalar, karşısındakini
değiştirme çabaları hayatımızı tam bir işkenceye çeviriyor. Bu işkence büyük
bir savaşa dönüşüyor, savaşlar yıkıma yol açıyor. Hayatımız tam bir
cehennem.
Bunun nedeni son zamanda toplumun hızlıca değişimi, zenginleşme ve refahın
artması, kapitalizmin değerleri erozyona uğratması, yerine yeni değerler
konamamasıdır. Medyanın değerleri yok edici etkisi ise olayın boyutlarını
tırmandırıcı en büyük etken.
Tam bir anarşizm yaşıyoruz. Buna 'anomi' diyor Cemil Meriç. Değerlerin yok oluşu.
Aşırı bencillik ve hazcılık her şeyi yok ediyor. Herkes dünyanın merkezine
kendisini koyuyor. Nefisler putlaşıyor. Allah’a tapınma yerini kendine tapınma
başlıyor.
Kimsenin kimseye saygısı yok. Herkes karşısındakinden saygı bekliyor ama
kimseye saygı göstermek istemiyor.
Herkes çalışmadan kazanmak, bedel ödemeden harcamak istiyor. Çalmak çırpmak
meşru hale geliyor. Helal haram karışıyor birbirine.
Böyle bir ortamda yetişen çocuklar bu yaşam şeklini daha ileri boyutlara
getirerek tam bir faciaya doğru ilerliyorlar. Cep telefonları, tabletler,
internet oyunları, tv ve AVM’lerde yaşam, ve tatil planları, gayri meşru zevkler hayatı
kuşatmış durumda. İnançlı insanlar da bu dünyevileşmeden etkileniyor.
İnançla yaşam çelişiyor, intiharlar başlıyor. Tek çare değerler eğitiminin
ailede, toplumda ve eğitim kurumlarında başlatılması. Çok geç kalınmış olsa da
yapılması gereken budur.
Milli eğitimin, belediyelerin ve medyanın el birliği ederek yapması gereken
budur. Sirenler çalmaktadır. Toplum yanmaktadır. Egoizmin yerini diğerkâmlığın
alması için çok vaktimiz kalmamıştır.
Erdem toplumu olmamız için yapılacak çok şey vardır. Dünyevileşmenin ahiret
inancını yok etmesine çok az kalmıştır. Şekilci dindarlık çökmüştür. Bilinçli
dindarlık için tasavvuf terbiyesi ve değerler eğitimin ihtiyaç hayati
boyutlardadır. Toplumumuz taam bir felakete yuvarlanmadan acil tedbirler
alınmalıdır. Bunun ilk ayağı örgün eğitim, ikinci ayağı medyadır.
Hükümetlerin bu yaraya parmak basması, kamuoyu oluşturarak acil toplu eylem
planı uygulaması şarttır. Milli gelir seviyesi arttıkça bu fecaat artacaktır.
Manevi kalkınma maddi kalkınma ile at başı beraber gitmezse toplumlar için tam
bir felaket olacaktır. Bizim toplumumuzu da bekleyen bu felakettir.
Umarız yetkililerimiz bu konuda gerekli hazırlıkları yapıyordur. Yoksa ‘bade
harab ‘ül Basra’ iş işten geçmiş olacaktır.
Ahmet Kemal