Bir izbede saklı dünün yankısı.

Bense yamalı bir düş’ üm:

Öykündüğümdür ölüm,

Acılarımsa sirayet eden

Kıblemde saklı yüzlerce öyküm

Ve evirildiğim

Ve devindiğim

Münasip bir dilde susmayı öğrendiğim…

 

Mealim yok lakin öncesinde var, sandım

Varlığımı noksan kılanlara feryadım

Tüyü bitmemiş yetim hakkı yiyenler

Yetim bir düş olsam ne ki hem ben?

Gerçeklerimse öksüz ve sıradan

Yalnızlığın sıra dışı duvarlarına toslayan

Yankım, yanıklarım ve yanıldıklarım…

 

Hüzün ekip şiir b/içtiğim

Öncemde saklı belirsizliğin imleci

Bense seyyah bir Yıldız’ım

İçerlediğim ve içtiğim acılar nemalandığım

Cihandan

Bir karış boyu ile sağa sola caka satanlar

Suskunum ve şaşkın

 

Miadı dolmuş bir kere insanlığın

Bense lütuf bildim insanca yaşamayı

Deklare ettim içimde saklı saf sevgiyi

Suskun mizacıma da kimse aldanmasın hani

Yetişen Yarabbim

Yeşeren iklimlerim var hem benim:

Yaşaran gözlerimle suladığım nicesi

Ve binlerce sözcük ve şiir

Demlendiğime dair

Bir ön sözü varsa yazdıklarımın

Son sözü söylemeye de var daha çok vaktim

Lakin vadem dolmadan

Altına imza attığım akit solmadan

Seğiren gözlerim

Arpacı kumrusu gibi kulaç atan sözlerim.

 

İnhisarında evrenin

Kuş gibi hafiftir içim

İçsel huzurum içre dönük yolculuğumu

Mukayese ettiğim kadar dış sesin baskın sesini

Ve yorgunluğumu

Alt ettiğim sabit

Alt üst olmuşsa hayat kime delalet

Bunca acı ve kırgınlığım

Noksan varlığım

Yoksun kılındığım

Ah, yok sayıldığım…

 

Hınca hınç cihan

Cihat bildiğim bir başıma didindiğim değil yalan

Sadece Rabbim yanımda

Yakardığım yine O:

Tevazu yüklü benliğim

Sararıp solan kayıtlar hali hazırda saklı alt belleğimden

Fışkıran bir isyan

Fidan gibi delikanlı her acıya kanat açan.

 

Saf ve hüzünlü varlığım

Ve içine atıldığım

O derin kuyu

Tökezlediğim kadar bilemediğim kimse neyse huyu suyu

Sudan sebeplerle yanıtı olmayan her soru

Ve işte izah edemediğim kadar

İbrazı neyse mademki buyurdu kader

Hasbelkader aşk ve ömür

Yettiği kadar uzağında durduğum mezar

Miadım dolar mı sahi ansızın?

Mihrabı yerinde sözcüklerim ve yalnızlığımın

Nazarında dinmez de nazım niyazım

 

Hakkın yolunda

Hak görünen neyse ne değilse

Bilene en yüceye emanetim

İlkem ve ırkım ve addedilmiş sıfatların

Rüzgârında savrulduğum yaprak yaprak

Mizacı yitik bir kelamsa sınandığım ve kollarımı sıvadığım.

 

Eklem yerlerinde şiirlerin

D/okuduğum ve d/okunduğum

Sonsuzluğun ç/ağrısı

Nasıl ki medet umduğum yarınlarım ve umudum

Solmak ne ki doğmamışken güneşin

Şeceresinde saklı kâh esinti kâh rüzgârın dahi

Nutkunun tutulduğu

 

Bir sandal ki içi su alan

Bir bardak suda kopan fırtınadan yana yok şansım

İzahı da yok demlenmiş sıfatların

Oysaki ben sadece haizi olduğum o tek zerremle

Yaratılmış aciz bir kulum:

Biraz sıra dışı ve gaipten gelen coşkumun döktüğü kum

Yansız ve yandaşsız ve yalnız bir sorunun

Olmayan cevabında savrulduğum sağa sola

Önümde uzanan yolsa çok uzun

Sırtımı kollayan Yaratan

Şafağı aydınlık kılan geceyi karaya boyan

Ve hâsıl olan nice mucize

 

Sevdiğim kadar yazdıklarım nasıl ki tevafuk

Ömrü ziyan ettiğim kadar zinhar yıkıldığım ve ufuk

İken mizacı yarınların

Debdebeli duygularımın vardır elbet bir anlamı

Anlam olmaksa saklı olmak kaydıyla sadece kabul görmek

Mevla’mın katında.

 

 


( Sadece Aciz Bir Kulum... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 1.02.2023 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.