Makale / Tarihsel Makaleler

Eklenme Tarihi : 20.03.2023
Okunma Sayısı : 515
Yorum Sayısı : 7
Mustafa  Kemal  Çanakale  Savaşında  Var Mıydı  Yok  Muydu? –3. Bölüm--- Anafart
MUSTAFA KEMAL ÇANAKALE SAVAŞINDA VAR MIYDI YOK MUYDU? –3. BÖLÜM--- ANAFARTALAR KAHRAMANLIĞINA DOĞRU
Değerli okurlar !
Bugün hangi birinize şu soruları sorsam alacağım cevap aynı olacaktır.
Mesela: ‘’Malazgirt Savaşı nerede yapılmıştır?’’
Cevap: ‘’Elbette Malazgirt Ovasında.’’
‘’Mohaç Savaşı nerede cereyan etmiştir?’’
Cevap: ‘’Mohaç Ovasında.’’
‘’Peki Çanakkale Savaşı?’’
Cevap: Çanakkale’de
İlk iki cevap doğrudur ama üçüncü cevap yanlıştır.
Şimdi denilebilir ki: ‘’ Hocam! Çanakkale Savaşı Çanakkale’de olmadı mı yani? Eğer öyleyse nerede oldu?’’
Çanakkale Savaşı elbette Çanakkale İlimizde oldu ancak tek bir noktada olmadı. Yani Malazgirt veya Mohaç Savaşında olduğu gibi ‘’Türk ve düşman kuvvetleri bir ovada karşı karşıya gelip Allah ne verdiyse birbirlerine giriştiler, sonunda bu savaş Türklerin zaferi ile sonuçlandı.’’ Şeklinde bir savaş değildi Çanakkale...
Çanakkale Savaşlarında bir taraftan denizde düşmanla amansız bir savaşa girişilmişken... Evet yanlış okumuyorsunuz ‘’ Haliç’te çürümeye terk edilen (!) savaş gemilerimizle düşmana karşı denizde amansız bir savaş sürdürülürken, karada da bir çok noktada yine düşmanla boğaz boğaza bir savaş sürüyordu ve bu savaş gerçekten de aklın mantığın alacağı bir savaş değildi.
Düşünün ki ilk çıkarmayı yapan Anzaklar ‘’ Burada patır patır ölüyoruz. Türkler bizi sinek avlar gibi avlıyorlar.’’ Diye komuta kademesine geri çekilmek için yalvardılar ama komuta kademesi ‘’ Canınızı dişinize takıp siper kazın ve siperlere yerleşerek tutunmaya çalışın.’’ Diyordu.
Şimdi dikkat !
Düşman bu emir üzerine siper kazıyor. Türk tarafı da siper kazıyor. Ama çok büyük bir acayiplik var: Her iki taraf da birbirlerine sekiz metre mesafede siper kazıyorlar ve kazdıkları siperlere yerleşiyorlar. Yani Türkler Anzaklara, Anzaklar da Türklere birbirlerinin burnunun dibinde siper kazma izni veriyorlar. Neredeyse ‘’ Kardeş bi siperimizi kazalım, ondan sonra savaşırız. Siper kazarken saldırma olur mu?’’ Diyor bir taraf, karşı taraf da ‘’Ayıpsın kanki, tabii ki kaz. Ne demek?’’ Diyor.
Sabah bizim taraf sabah namazı kılıyor, İngiliz ordusunda bulunan Senagalli ve Hintli Müslüman askerler bizim tarafa geçiyorlar, bizim imamın arkasında saf tutup birlikte namaz kılıyorlar, namaz bittikten sonra İngilizlerin tarafına geçip bizimkilere kurşun yağdırıyorlar.
Biz onlara yoğurt ikram ediyoruz, onlar bize çikolata ve konserve yiyecek.
Yahu neredeyse ‘’ Kardeş ateşin var mı? Varsa rica etsem şu cigaramı yakar mısın?’’ Diyecek kadar dostluklar kurulmuş ama savaşıyoruz.
Neyse... Asıl anlatacağım bunlar değildi ama Çanakkale deyince anlatılacak o kadar çok şey var ki insan dalınca bazen ana konudan uzaklaşabiliyor.
Evet... Çanakkale’de iki taraf bir ovada karşı karşı karşıya gelip tek bir noktada savaşmadılar.
O halde fazla teferruata ve tarihi bilgiye boğmadan sadece savaş yapılan mıntıkaları görelim ve siz değerli okurlarımız Çanakkale halkının neden 1933 Yılına kadar tarımla değil de hurdacılıkla geçindiklerini anlasın.
Evet..Yukarıdaki paragrafın son cümlesi üzerine ‘’Allah Allah. Bu ne şimdi? Nereden çıktı bu hurdacılık? Ne alaka?’’ dediğinizden eminim. Açıklayacağım. Ama önce şu minicik bir toprak parçasında kaç yerde düşmanla savaştığımızı yazayım.
Seddülbahir
Arıburnu
Conkbayırı
Kabatepe
Anafartalar
Kirte
Kanlısırt
Bombasırtı
Kireçtepe
Alçıtepe
Lale Baba Tepesi
Kumkale
Kerevizdere
Zığın Dere
Bolayır
İntepe
Bir anda aklıma gelenler bunlar. Bunun dışında Boğazın her iki yakasındaki tabyalarımıza karşı yapılan saldırıları da unutmamak lazım.
Düşman bu savaşta o kadar çok mermi ve gülle kullanmış ki savaş bittikten sonra 1933 yılına kadar Çanakkale halkı işte bu mermilerin boş kovanlarını toplayıp hurda olarak satmak suretiyle geçimlerini sağlamışlardı.
Şu altta en sağdaki fotoğrafta gördüğünüz Çanakkale Savaşlarının iki fedakar havacısı(!) var ya, hah işte onlar havacı- mavacı değil iki hurdacıdır. Üzerlerindeki kıyafetler de zaten Türk askeri kıyafeti değil Fransız askerlerinin bıraktıkları kıyafetlerdir.
Ne kadar bomba ve mermi yağdırıldığını tahmin edebildiniz mi? Ben edemedim. Düşünün savaştan sonra on sekiz sene boyunca bölge insanı mermi kovanı toplayıp satarak geçimlerini sağlıyor. Mermiler havada çarpışıp birbiri içine giriyor. İşte o kadar çok...
*****
Şimdi gelelim zurnanın zort dediği yere.
Bu kadar çok yerde yapılan savaşlarda yukarıdaki alanların hepsinde Türk ordusunun başında Yarbay Mustafa Kemal mi vardı?
Saçma bir soru oldu değil mi? Hem yarbay hem de tüm birliklerin komutanı olması mümkün değildi zaten. Her bir bölgenin ayrı ayrı komutanları vardı ve her komutan canını dişine takmış aslanlar gibi savaşıyordu.
Peki bazılarının zannettiği gibi Limon won Sanders, asıl çıkarmanın yapılacağı yeri yanlış tahmin ettiği için görevinden uzaklaştırılıp bu görev Mustafa Kemal’e mi verildi?
Hayır. Böyle bir şey de olmadı. Olması da gerekmiyordu zaten. Evet, Limon Paşa düşmanın asıl çıkarmanın yapılacağı yeri yanlış tahmin etmişti ama onun işaret ettiği yerlerde de düşman - oyalama savaşı da olsa - Türklerle savaştı ve eğer Limon Paşa o bölgelere kuvvet yığmamış olsaydı düşmanın sahte çıkarması gerçeğe dönüşebilirdi. Yani Mustafa Kemal ne kadar başarılı ise Limon won Sanders de o kadar başarılıydı.
Ama?
Ama Mustafa Kemal’i Çanakkale Savaşlarının en önemli komutanlarından biri yapan savaş onun Conkbayırı sırtlarında, ilk çıkarmayı yapan düşmanı durdurması değildi.
Mustafa Kemal asıl Anafatralar’daki komutanlığı ile Çanakkale Savaşlarının en önemli komutanları arasına girdi.
****
Evet.. Mustafa Kemal nasıl Anafartalar Kahramanı oldu? İşte onu anlatmaya çalışacağım şimdi.
11 Mayıs 1915’de Harbiye Nazırı ( Milli Savunma Bakanı ) Enver Paşa, Çanakkale cephesine geldi ve 5. Ordu Komutanı Lion won Sanders’e, Arıburnu Cephesindeki düşmanın yok edilmesi için taarruz yapılması emrini verdi. Bu arada İstanbul’dan yola çıkarılan 2. Tümenin de hemen gelip savaşa dahil olacağını belirtti.
Limon won Sanders, 19 Mayıs 1915’de emri yerine getirdi ve taarruzu başlattı. Ancak düşman böyle bir taarruzu beklediği için hazırlıklıydı. Dört buçuk saat süren taarruz sonucunda 3240 erimiz şehit oldu, 6.064 er de yaralandı. Sonuç ise 0. Yani hiç bir kazanç elde edilemedi. ( Çanakkale’de bu kadar kısa zamanda bu kadar çok şehit verdiğimiz bir başka savaş yoktur. Evet, sadece dört buçuk saatte 3240 Şehit. )
24 Mayıs 1915’de her iki taraf da ölülerini defnetmek için 9 saatlik ateşkes ilan ettiler.
28 Mayıs 1915’de Anzak birlikleri, karşı saldırıya geçerek Arıburnu tepelerindeki çok önemli bir ileri karakol olan Balıktepe’yi ele geçirdiler ama uzun süre ellerinde tutamadılar zira Arıburnu Cephesi Sağ kanat komutanı Mustafa Kemal, karşı hücuma geçerek Balıktepe’yi geri aldı ( 30 Mayıs 1915 )
İşte bu başarısından sonra Mustafa Kemal’in rütbesi 1 Haziran 1915’de Albaylığa yükseltildi.
Peki bu muydu Mustafa Kemal’i Anafartalar kahramanı yapan?
‘’Anafartalar’’ diye bir kelime henüz kullanmadığıma göre hayır. Bu değildi.
*****
Evet bu bölümü bir soru ve bir magazin bilgisi ile noktalayalım.
Önce soru:
‘’Mustafa Kemal, Çanakkale Savaşlarında hiç yoktu.’’ Veyahut da ‘’ Çanakkale’deydi ama hiç bir ciddi başarısı olmamıştı’’ İddiasında bulunanlara soruyorum bu soruyu.
Mustafa Kemal’in rütbesini yarbaylıktan Albaylığa yükselten kimdi?
Bu sorunun cevabını biliyorsunuz: Harbiye Nazırı Enver Paşa.
Enver Paşa, Mustafa Kemal’i seviyor muydu?
Asla... Hatta ondan ürküyordu. Bir keresinde ‘’ Mustafa Kemal’in terfisi cebimdedir ama ona bu terfiyi verdiğim anda daha fazlasını, daha da fazlasını, hatta benim yerimi isteyecektir.’’ Dediği bir gerçektir.
Peki Mustafa Kemal hakkında hiç de olumlu bir düşünceye sahip olmayan Enver Paşa, Mustafa Kemal eğer bazılarının iddia ettiği gibi Çanakkale Savaşlarında sadece Madam Corinne adlı İtalyan asıllı sevgilisine mektuplar yazmış başka da bir şey yapmamış olsaydı, onu yarbaylıktan albaylığa terfi ettirir miydi?
Aslında daha zor bir sorum daha var ama kafalar karışmasın: ( Çanakkale Savaşı Kurtuluş Savaşı değildir. Bunu da karıştıranlar var maalesef. O sebeple ‘’ Kafalar karışmasın.’’ Dedim.)
Mustafa Kemal eğer Çanakkale’de hiç olmasaydı ya da hiç bir başarısı olmasaydı bu savaşlarda Çanakkale Müstahkem Mevki Komutanı ( Yani bir yerde Mustafa Kemal’in de komutanı ) olan Cevat Paşa (Çobanlı ) Kurtuluş Savaşında Mustafa Kemal’in emir ve komutası altına girer miydi?
*****
Haydi gelin şimdi de biraz magazin yapalım ne dersiniz?
Mustafa Kemal gerçekten de Çanakkale Cephesinden Madam Corinne adlı bir kadına mektup yazdı mı?
Mustafa Kemal gerçekten de Çanakkale Cephesinden Madam Corinne Lütfü (Tergiman ) adlı İtalyan asıllı ama Türk tabiyetinde olan bir kadına pek çok mektup ve kartpostal göndermiş ondan mektup kartpostal ve okunmak üzere kitap almıştır.
Bu mektuplardan birinde Mustafa Kemal’in Madam Corinne’e şöyle yazdığı görülmektedir:
"Görüyorsunuz ya Madam, benim insanlarım şehit olmayı ararken de budalaca davranmıyorlar. Peygamberimiz ne kadar bilgeymiş. İnsanların gerçek arzularını ne kadar iyi biliyormuş. Bana gelince, çok yazık ki, bu inanmış insanların, Allah vergisi nitelikleri bende yok, ama bu nitelikleri desteklemeyi de hiç ihmal etmiyorum. Çok garip bulduğum bir şey var. Erkeklere huriler ve başka güzel eğlenceler vadeden Hazreti Muhammed, kadınlar için hiçbir taahhüde girmiyor. Bu duruma göre ölümden sonra erkekler, cennetteki kadınlara sahip olarak hoş vakit geçirirlerken, kadınların dayanılmaz hale düşecekleri anlaşılıyor. Öyle değil mi? Gördüğünüz gibi Madam, dağdağalı ve kanlı bir yaşama alıştıktan sonra da insan, cennet ve cehennemden söz etmek ve hatta yüce Tanrı’yı bile eleştirmek için zaman bulabiliyor. Madam, eğer Tanrımızı eleştirerek günaha girmemi önlemek isterseniz, çarpışmalar dışında kalan zamanımı, hangi meşgaleyle geçirebileceğim konusunda lütfen bana yol gösteriniz." [Kaynak: 1- Erdal İnönü, Anılar ve Düşünceler 2- İpek Çalışlar, Mustafa Kemal Atatürk 3- Melda Özverim, Mustafa Kemal ve Corinne Lütfü. Bir Dostluğun Öyküsü] Devam edecek
( Mustafa Kemal Çanakale Savaşında Var Mıydı Yok Muydu? –3. Bölüm--- Anafart başlıklı yazı Sami Biber tarafından 20.03.2023 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.