SEVGİNİN PERÇEMİ

Dibini aydınlatan mum ışığı tadında sözcüklerim. Semazen olmuş döndükçe dönüyorlar yüreğimin sınırlarında.
Sırtlarında ulamadan bir pelerinle. Renklerini yeşilden maviden almışlar. Omuzlarında sevgi ve umut küfeleri. Bir yönleri gökyüzü olmuş, diğer yönü yeryüzü.

Hesapsız ve sorgusuz döndükçe kendilerinden geçmek adına. Arkada bırakarak bütün tortuları, küf bağlamış duyguları.

Zehirli sözcüklerin ayaklarında pranga, sürükleniyorlar ta dünyanın ilk yaratılışından bu yana. Boyunlarına da kelepçe geçirmek, seslerini de kesmek istiyorum. Sorgusuz ve sualsizce.

Susuyorum çokça. Dilim damağım kurumaktan birbirine dolaşıyor. Düşlerime ezberlettiğim duygularım boğuşuyor GDO’lu harflerle. Kimyası bozuk olduğunu bilsem de yanındaki harfleri hatta kelimeleri çürütüyor, meyve gibi. Sağ elimle alıp usulca ayrıştırmak isterken yaka paça girmişler birbirlerine.

Susuyorum çokça, gözlerim aşkla baksın temennisiyle susuyorum. İyilik, güzellik adına meşale yakarak yürümek istiyorum. Bazen bir başına bazen de sevgiye ve güzelliğe inanan dostlarla.

Avuçlarıma damla damla rahmet yağdırıyorum. Gönül dağımın yangınlarını sevgi yağmurlarıyla suluyorum. Dudaklarıma ezberlettiğim tümcelerim rengarenk sevgilerin nicelerine gebe. Düçar olduğum sancı nice begonviller açtıracak umudunu taşıyorum.

Her rengi bir duygumun gerdanlığına asrın nişanesi diye takacağım. Asrın girdabından sevgi ve iyilikle çıkılacağını haykıracağım.

Sorduklarında sevginin rengini; gönül yamacına ekilen tohumun neşvü neba bulması gibi her gönülde farklı açar sevginin rengi diyeceğim.

Şimdilerde nutkumun virajları batıyor olsa da boğazımın damarlarına. Gönül dilim kanat çırpıyor iyilik güzellik ve de sevgi adına.

Miadı dolan zamanlarıma gömülü olan samimi sözleri çıkarmak istiyorum. Sarmaşıklarla büyüttüğüm sevda kokan harfleri bağlamak adına güzel bir gelecek için.

Yürek denizlerini yosun sarmış.Vicdanları taş bağlamış. Gözlerimizin pınarları kurak. İnci mercanları çatlamış diyorlar insanlığın.

Cenaze namazını çoktan kılmışlar sevginin perçeminin.

Kara düşler,kör bulutlar sarmış mavi kıyılarımızın kaküllerini.

Her şeye inat umut tohumları ekme mevsimindeyiz. Güneş, toprak ve yağmur hazır ve nazır bizi bekliyor.

İnsanı sevmek saflık,iyiliğin enayilik olduğunu hatırlatanlara gözlerim ama bakışlı.
Öyle ortak noktalarımız var ki. Sonu güzellikle bitmesi adına. Ah vicdan dürbününden bir bakabilsek.
Ötelerin varlık şuuruna varıp, rotamızı iyilik istikametine çevirebilsek.

Sevmek ve iyilik için diye kendimi yediğim saatlerde “acaba” dedirtmedim iç sesime.

Bakiye dilbeste ruhumuzla “baki güzelliklere kucak açmalıyız” düsturunu yeşerttim gönül bağlarımda.

Hangi birikimi götürecek insan ötelere,sevgiden iyilikten başka?

Sevgi üzerine yaratmamış mı rabbim kainatı. İnsanı muhatap almamış mı? Neyin kavgası var damarlarımızda.

Hangi hırsın pençeleri boğazımızda?

Zift kokulu dumanlar saldılar dünyaya. Ayaklarımıza çakır dikenler doladılar.

Türkülerimiz hep yarım kaldı. Sevdalarımız küs.

Dünyanın değirmen taşları öğütüyor bizleri.

Ölüm uykusuna yatmış vicdanları uyandırma vakti. Kardeşlik, sevgi meşalelerini yakma zamanı çoktan geldi. Kör düğüm yüreklerimizin ipleri çürüyeli çok oldu. “Müslüman müslümanın kardeşidir” sözünü şerbet niyetiyle yudum yudum içmeli.

Çıktığımız yolculuğumuzda heybemizi faydalı azıklarla doldurmalıyız.

Kalplerimizin perçemlerine sevgiden ilmekler atalım hep birlikte. Çok mu zor?

Güneş sevgiyle doğarken, çiçekler sevgiyle açarken göz kapaklarımıza nadide tüller germeli, gönlümüze gül suları dökmeliyiz.

Bir defa misafir olduğumuz şu alemden, iyilikle ve güzellikle ayrılmalıyız.

Sevginin kollarından tutup gönül sarayımıza sokmalı, panjurlarından miski amber kokuları yaymalıyız.
Çok mu zor?

( Sevginin Perçemi başlıklı yazı Kalbikelam tarafından 24.03.2023 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.