—Bak karınca sizden önce konuşacak, ha…



—‘Hem hal her hali hoştur yav bu sevdanın..’ demiş ya kendi kendine bizim ‘O’ karınca… 

Dediği yerden sınanmış işte bizim karınca… 

Bakalım, hava kararınca ne olacak?! 

Bakalım bu sınanması, ne sonuca varacak? 

… 

Bir türlü anlaşamaz olmuş karısıyla…karınca… 

Ama haksız da değil anlaşamamakta…karınca… 

Karı iyiden iyiye delirmiş, cozutmuş resmen…..

Unutkanlığıysa cabası… 

Karının deliliklerine, dayanamamakta……tabi……..karınca…

Üstlelik başka hastalıkları da var…karısının… 

Bakımı da zoooor….

Karınca ne yapsıııııııınnnnnn???!!!?! 

Sabreder…. 

Sabredeeer……. 

Sabredeeeerr…….

Sabreder…de

Sabreder… 

Öylesine sabreder ki karısına… 

Şimdiki muradına ermesinin kapıları aralanır! 

… 

Ve dua eder birde karınca! 

Daha hayırlısının kapıları aralanır! 


Ve pat diye, 

Bir mucize! 

Mucize! 

Bir insan… 

O muhteşem insan… 

O güzel sahip… 

Almış onları bir kutuya… 

Kutunun içerisine yiyebilecekleri şeyler katmış… 

Güzel yiyecekler! 

Ve bir kenara da su… 

Ve hatta karınca ve karısı için… 

Birkaç uğraş olacak; oyuncaklar katmış kutularına… 

Hani şöyle bak… 

Taşıdıkça yükleri karınca… 

Tepeden özel mama ödülü düşüyormuş… 

… 

Ama sonra… 

Sonra işler zorlaşmış karınca için… 

Yükleri nereden, nereye taşıması gerektiğini anlaması hayli zormuş şimdi, 

Sahibin kattığı şekillere bakarak… 

Neyse…

Hangi renk yükleri, nereden nereye taşıması gerektiğini en nihayetinde öğrenmiş bizim karınca…

… 

Ama sonra… 

Yine zorlaşmış işler… 

Yükleri şekillerine göre ayırmak da zormuş onun için… 

Ama yapmış en nihayetinde, bunu da! 

… 

Sahip, sık sık gelip, karıncayı konuşturmaya çalışıyormuş… 

Karınca da taklit etmeye çalışıyormuş onu artık…  

Ve sahip…bunun farkındaymış… 

Karıncaları için yaptığı mamanın üzerine en içten dualarını okuyup onlara vermiş…. 

Ve… 

—BA BA , BA BA , BA BA 

HADİ BA BA DE OĞLUM! HAYDİ! 

demiş… 

Ve belki de 777 milyonuncu kez… 

Mikrofonu karıncanın ağzına dayamış… 

Aman Allah!

… 

… 

Ve Aman Allah! 


Karınca demiş ‘baba!’

Adam şaşkın… 

Ne şaşkın hem… 

Ama biliyor… 

Biliyor… 

Bunu başkalarına ispatlamazsa, hiçbir anlamı yok bunun… 

“ Haydi karınca, bir de ispatlattırırsan bana bunu…vallahi iyileştiririm eşini…” demiş… 

Karıncaya anladıysan bunu, ‘evet’ demeye çalış…demiş… 

Karınca demiş ‘evet!’ çoşkun bir edayla…  

Üstelik daha güzel, daha anlaşılır bir söyleyişle… 

Bu ikinci kelimeden sonra… 

Başardığına inanamakla birlikte..

Sahip… 

Heyecanını bastıramaz olmuş artık! 


Gün gelmiş! 

Adam televizyonlar karşısına çıkarmış, karıncasını…

Dünya, bu gelişmeye epeyi şaşkınmış… 

Kimse, onun nasıl oldu da bir karıncayı bu derece ileri düzeyde eğittiğini anlayamıyormuş… 


Ve sahne onlar için açılmış… 

Gözler önünde biraz muhabbet etmişler 

Karınca ile sahip… 

Hiçkimse gözlerine inanamaz tabi…  

Ve herkes konuşmak ister karıncayla… 


Sonra… 

Karınca… 

Der ki : 

“ Şimdi susun, 

           ve 

Can kulağıyla beni dinleyin… 

Derdi var bu karıncanın… 

Karısının hali hal değil… 

Derdi var bu karıncanın… 

Onca yıllar vefasızca unutulur değil… 

Ben bu yüzden konuştum işte… 

O’nu, iyileştirirsiniz belki diye… 

O’nu, iyileştirirsiniz umuduyla… 

    


Ve… 

Araştırmalar ile çalışmalar başlamış… 

Hatun Karıncayı iyileştirmek adına… 

—————————



————————————

Ve yine 

bir güzel muradına varmış işte 

‘O’ karınca… 

Tüm işler güçler çözülmüş biraz konuşunca… 

Kıyamet alametiymiş ya bu çoklarınca! 

“Yine de 

ben 

görsem 

bir karıncanın konuştuğunu… 

Kıyameti hiç düşünemem! 

Alametini hiç bulamam! 

… 

…   “



Alametifarikası nedir bu satırların dersen… 

Derim : 

‘ 

Hava hayli kararınca 

Ya da 

Bulutlar kabarınca… 

Ya da 

Zaman daralınca… 

Ya da 

İşler zorlaşınca 

Ya da 

Canın acıyınca 

Ya da 

Ağlayınca hatta

Ya da 

Bir fırsatını bulunca…

Hatırla ki, o karınca… 

Sevdiği için konuşunca… 

İmkansızı, imkan yapınca… 

Bak nasıl da dönmüş talihi tersine! 

Yani… 

Yani… 

Yani yine de sevmeli insan hakkıyla!

Yine de sevmeli can hakkıyla! 

Hakkıyla! 



24 Eylül 2024 



( 8 - Mucize Karınca -2- başlıklı yazı DEDAKİVE tarafından 24.09.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu