Bir önceki bölüm finali
- Salyalının, bu bitmez tükenmez kini, öfkesi ve düşmanlığının sebebi
Ne idi, nereden geliyordu? -
Aşkı iliklerine kadar yaşayan ve yaşatan bir yiğit
Yiğitlikte, mertlikte, cesarette nam yapmış bir çılgın
Çılgın olduğu kadar sevecen, insancıl, mütevazi bir erkek
Erkeğin hası, erkekliğin nirvanası bir şahsiyet
Şahsiyeti, duruşu, bilgisi, yetenekleriyle herkesi büyüleyen bir efsane
"Efsaneler asla ölmez" sloganını hayatıyla gösteren mümtaz bir kişilik
Kişiliğiyle, salyalı gibi kişiliksizlerin, kimliksizlerin kabusu olan bir figür
Figür olmanın ötesinde anlatılmaz bir adam
Adamın dibi
Canoğlan.
"Beni istediğin kadar, istediğin şekilde sevebilirsin"diyordu canoğlan, Leydi'ye
"Ama bunu her yerde, her ortamda söyleyip, deklere etme
Sevgini, sevdiğini, bana olan sonsuz aşkını
Bensiz yaşayamayacağını bu kadar belli etme
Hem, aşk yoksunu, sevgiye aç, bir merhaba için kırk takla atan salyalı
Kıskançlığından uyuz ve kuduz itler gibi saldırmasın
Hem de bu eşine benzerine az rastlanır, emsalsiz, misilsiz aşk nazar almasın"
Ama Leydi için, bu hiç de kolay bir şey değildi
Canoğlan'a olan sonsuz aşkını, bağımlılığını, bağlılığını ve sadakatini göstermek için
Adeta salyalının gözünün içine sokarcasına, onu kudurturcasına
"Yürü len ezik, sen kim aşk kim, sen önce önce adam olmayı, erkek olmayı öğren"
Dercesine, bir yığın platformda ona tutku dolu şiirler yazıyor
Kendine sümük gibi yapışıp, parazit gibi, asalak gibi, tenya gibi emmeye çalışan
Salyalıyı istemediğini, iplemediğini, biplemediğini, adam yerine koymadığını
Her ortamda bas bas bağırıyor ve haykırıyordu.
Misal
Salyalı, seni seviyorum dediğinde "evet ben de hayvanları severim"
Lütfen beni bırakma dediğinde "ne zaman tuttum ki?"
Sevgine açım dediğinde "mamanı ye o zaman"
Seni istiyorum dediğinde "abi sahile nereden çıkabilirim"
Seni özlüyorum dediğinde " nasılsın kardeşim, herkes ablasını özler"
Şeklinde cevaplarla, onu her seferinde itin mabadına sokuyor, dalgasını geçiyordu.
Ama tüm bunlar kimin umurundaydı?
Yüzsüzlükte zirve yapmış, utanmazlıktaki ünü ülke sınırlarını aşmış
Durdan, çüşten, hoşttan, piştten, defoldan, gitden anlamayan
Yüzüne tükürüldüğünde onursuzca gülebilen
Yedi ceddine sövüldüğünde bile "acımadı kii" deyip
Pişmiş kelle gibi sırıtabilen salyalıya bunlar koyar mıydı?
Aslında o da her şeyin farkındaydı
Sabahlara kadar yalvarsa da, üstünü başını parçalasa da
Onursuzluğun dibine vurup karı gibi ciyak ciyak ağlasa da
Her gün, her platformda sular seller içinde yüzlerce şiir yazsa da
Erkekliğinin beş para etmediğini bildiği için, mütemadiyen karı suretinde yaklaşsa da
Çakal gibi ulusa, it gibi havlasa, ayı gibi homurdansa, eşek gibi anırsa da
Canoğlan'a deliler gibi aşık, onu ölürcesine seven Leydi'yi
Bu büyük, sonsuz, sınırsız aşkından asla vazgeçiremeyeceğini biliyordu
İşi tamamen çirkefliğe vurup
"Benim olmazsa kimseye yar etmem" sloganından yola çıkarak
Ona tehditler savurmaya, şantaj yapmaya, yer yer aşağılamaya
Ve onu taciz etmeye devam ediyordu.
Ama güzel türkçemizde, halk arasında sıklıkla kulanılan
İt ürür kervan yürür
İt'e bak yattığı yere bak
Ateş olsan cürmün kadar yer yakarsın
Aslanlar meydana inince sırtlanlar kaçacak yer ararmış
Yüzüne bakan da adam zanneder
Anlayana sivrisinek saz
Yürü de ense tıraşını görelim
Suyundan da koy da tiradına banalım
Lafın tamamı deliye söylenir
Edeceğin varsa göreceğin de var
Bulgar parasıyla beş leva etmezsin
Eceli gelen kelp cami duvarına bevl edermiş
Bahtsız sıçan kediye adres sorarmış
Hop hop salyalı top salyalı tencere popolu kıl salyalı
Gibi deyimlerden ve atasözlerinden, belli ki habersizdi.
Nerede kalmıştık !
Ha tamam, sanırım hiç gelmeyecek !
O! SON! 'a yaklaşmıştık...
Deniz manzaralı ofisinde, sakince kıyıya çarpan dalgaları seyreden canoğlan
Arkasına yaslanıp bir sigara yaktı
Önce kahvesinden bir yudum aldı
Sonra masasının üstünde duran Leydi'nin gülümseyen fotoğrafına bakıp
Tatlı bir tebessümle şöyle dedi
"Ben de seni seviyorum Leydim, hem de ölesiye
Hiçbir güç bizi ayıramaz
Kendi kendine gelin güvey olan, yancı, dilenci, sefil, ezik salyalı bile" ,
Devam edecek...
