geceydi
dua yağmur yağmurdu
dua tuzdu
hamurdu
ağlarken de, çağlarken de
dua anadan oğula
dua azdan çoğula
dua belalar defi
dua makamlar refiydi
Allah kulunu dinliyor gibiydi dua
sebiller suyuna inliyor gibiydi
dayanılmaz dertlerden
başa gelen fenalıklardan
sese hasret tenhalıklardandı
duası olmayanın ola mı umudu
duaya durmayanın kala mı sudu
duadan ayrılsa kul mu kalır
insan mı kalır
duadan özge eylül mü kalır
nisan mı kalır
annenin duasıydı ay aydın karanlıklardan
onun duasıydı yıldızlara karşı aydınlıklardan
duası yıldırım akışlıydı
duası cemale bakışlıydı
söylemesi imkansız bir şeyler içindi
hüzzamı hüzün dokuyan neyler içindi
annenin duası ölüm kadar özeldi
onun duası ölüm gibi güzeldi
*
çöl seccadesinde üç yolcu
hz. amine
şanlı evladı muhammed
ümmü eymen
medine de bir ay kaldıktan sonra
mekkeye dönmeye karar verdiler
akrabalarıyla vedalaşarak şehirden ayrıldılar
hepsinin de mana aleminde bir başkalık vardı
aziz anne ve şerefli evladının ruhlarını
dalga dalga dövüyordu
ayrılık ve hasret rüzgarı
genç yaşta henüz
ve evliliklerinin ilk aylarında
ebedi aleme yolcu ettiği kocasını hatırladı
hz. aminenin gözleri oluk oluk su akıtan
bir pınarı andırıyordu
peygamber efendimiz de
aziz annesinin bu gözyaşlarına dayanamıyor
ağlıyordu ışıl ışıl
damla damla akan gözyaşları
elbisesini ıslatıyordu rahmet yağmuru gibi
henüz yolu yarılamışlardı ki
hazret-i amine rahatsızlandı aniden
peygamberimiz (s.a.v.) ve ümmü eymeni bir telaş kapladı
ne yapabilirlerdi
gittikçe şiddetini arttıran hastalık karşısında
medinenin 23 mil güneyinde
ebva köyü yakınlarında
bir ağacın gölgesinde konaklamaktan başka
ellerinde çare yoktu
hazret-i aminenin dizlerinden güç kuvvet çekilmişti
kendisini tutamayarak aniden yere yıkılıverdi
örttüler üstünü
hastalığın şiddeti içinde ter döküyor hz. amine
sevgili peygamberimiz (s.a.v.) ise
onu kaybedeceği ve annesiz kalacağı endişesi içinde
gözyaşı akıtıyordu
her şey kendileriyle birlikte lal kesilmişti sanki
yerde ses yok
sükut hakimdi gökte
hz. amine halsiz bir şekilde
yatıyordu yerde
bir ara
kendini toparladı peygamberimiz (s.a.v.)
nasılsın anneciğim diye sordu
gönlü şefkat hazinesi anne
istemiyordu biricik yavrusunun üzülmesini
şiddetiyle kıvranıp durduğu hastalığının
ağır olduğu hissini uyandırmamak için
iyiyim canım oğlum
bir şeyim yok
diye cevap verdi
bu birkaç kelimelik konuşmadan sonra da
kendinden geçti
artık hastalık konuşacak takati
dudaklarından çekip almıştı
bir ara
su dediği işitildi
yaydan fırlayan ok hızıyla peygamber efendimiz
aziz annesine suyu yetiştirdi
hazret-i amine suyu içti
su kabı ile birlikte
ciğerparesinin yumuşacık ellerini de tuttu
açtı gözlerini
nur saçan simasına doya doya baktı efendimizin
bir anne şefkatiyle okşadı ellerini
bir ara kainatın efendisi
biraz doğrultup başını kucağına aldı annesini
gözlerinden akan mübarek yaşlar
nisan yağmuru gibi düşüyordu
annesinin omuzlarına
hazret-i aminenin ruh ve kalbinde feryatlar kopuyor
esiyordu fırtınalar
kocasını kaybediş ıztırabına
şimdi de oğluyla vedalaşma hasretini mi ekleyecekti
bu dayanılmaz bir ıztırap
çekilmez bir dertti
hz.amineyi yakalayan hastalıktan
daha çok
bu ayrılık onu yakıp kavuruyordu
ama ne yapabilirdi
değişmez hükmüydü
bu İlahi kaderin
hazret-i amine
kendisini yakalayan hastalıktan
kurtulamayacağını artık anlamıştı
son olarak
güneş gibi parlayan nur yavrusunun yüzüne
ayrılık ve hasretin verdiği duygu içinde baktı
doya doya kokladı onu
dilinden şu cümleler döküldü
ey dehşetli ölüm okundan
Allah'ın yardım ve ihsanı ile
yüz deve karşılığında kurtulan zatın oğlu
Allah, seni aziz ve devamlı kılsın
eğer rüyada gördüklerim doğru ise
sen celal ve bol ikram sahibi tarafından
ademoğullarına helal ve haramı bildirmek üzere
peygamber gönderileceksin
sen, ceddin ibrahimin dinini
tamamlamak için gönderileceksin
Allah seni milletlerle birlikte devam edip gelen putlardan
putperestlikten koruyacak
alıkoyacak..
her yaşayan ölür
her yeni eskir
yaşlanan herkes zeval bulur
her şey fanidir,
her şey gidicidir
evet, ben de öleceğim
fakat ismim ebedi yad edilecektir
çünkü, ter temiz bir evlat doğurdum
arkamda hayırlı bir yad edici bıraktım
acıklı…
adeta istikbalden haber veren bu sözlerinden sonra
hazret-i aminenin gözleri kaydı
ruhunu orada
Yüce Allah'a teslim etti
yer…
mekke ile medine arasında bulunan ebva köyü
tarih miladi 576
donakaldılar
sevgili peygamberimiz (s.a.v.) ile
ümmü eymen
dilleri tutuldu adeta
konuşan sadece kainatın efendisinin gözyaşlarıydı
ümmü eymen bir ara kendisini toparladı
ve aziz yavrunun gözyaşlarını sildi
sonra da bağrına basarak teselliye çalıştı
üzülme…
ağlama…
canım Muhammedim
İlahi kadere karşı boynumuz kıldan ince
can da O’nun
mal da O’nun
hepsi bize emanet
emaneti nasıl vermişse
öyle de alır
derin bir iç çektikten sonra
sevgili peygamberimiz (s.a.v.)
ben de biliyorum
O’nun hükmüne her zaman boyun eğerim
fakat anne yüzü unutulmayacak bir yüz
o yüzü tekrar göremem diye üzülüyorum
derhal kendini toparladı
ve gözyaşlarını silerek ümmü eymene
haydi…
anacığım emaneti sahibine teslim etti
biz de onun na’şını toprağa teslim edelim
rahat etsin
dünyanın en bahtiyar annesi
hazret-i aminenin cesedini orada
toprağın bağrına tevdi ettiler
ruhu ise
kainatın efendisini bağrından çıkardığı için
kim bilir, ne kadar yükseklerde
meleklerle bayram ediyordu
annesiz kalan dürr-i yetimi
mekkeye götürmek vazifesi
dadısı ümmü eymene düştü
yol boyunca ona
annesiz kaldığını hissettirmemek için
elinden gelen gayreti gösterdi
ahmedini öz evladıymış gibi bağrına bastı
teselliye çalıştı
efendimiz de adeta onu bir anne kabul ederek
anne, anne...diye çağırdı
daha sonraları da her gördüğünde
annemden sonra annem
iltifatında bulundu
nur yüzlü kainatın efendisi
artık babadan yetim
anneden öksüzdü
ancak onun hakiki muhafızı ve hamisi vardı
O’ Hafız
onu ömrü boyunca kusursuz muhafazası
eksiksiz murakabesi altında bulunduracak
her türlü tehlike ve sıkıntıdan kurtaracaktı.
"Rabbin seni yetim bulup da barındırmadı mı?"
peygamber efendimizin bu halini hatırlatır
kainatın efendisi yıllar sonra
hicretin altıncı yılında
hudeybiye umresi sırasında
yine ebvadan geçecekti
Allah'ın izniyle annesinin kabrini ziyaret edip
elleriyle düzeltecekti
ve sonra da teessüründen ağlayacaktı
onun mübarek gözlerinden
tahassür gözyaşları akıttığını gören sahabiler de
ağlayacaklar .
ya resulallah, niçin ağladınız
resul-i ekrem..
anamın, benim hakkımdaki
şefkat ve merhametini düşündüm de
onun için ağladım…
*
Hakk'a gidelim
mavi bir şeyler girsin hayallerimize
aklar ve yeşiller vursun düşlerimize
zaman ve mekanı bahşedelim süveydalarımıza
sevdalarımızı nakşedelim zamanlar ve mekanlarımıza
kabul olunmayacak duadan O'na sığınalım
düşelim yollarına görüşelim
varalım illerine yalvaralım
O’ vermek istemeseydi istemeyi vermezdi bize
O’ sevmemizi istemeseydi sevmeyi istetmezdi bize
sular canına kadar çekilenlere
feryadı mabet mabet dikilenlere
çığlıkları boğazlarına yürüyenlere
geceyi siyah siyah sürüyenlere
vatanında özgürlükten kovulanlara
kalbinden geçenleri nasip et Allah'ım
gözyaşlarında acıyla boğulanlara
can sermayesi yollarda bitenlere
cananı çöllerde yitenlere
sesi çığlık çığlık olanlara
gönüldeki istemlere
çaresaz ol çaresizlere
Allah'ım
gönlümüzde olanı hakkımızda
hakkımızda olanı gönlümüzde eyle
rahmetinden umut kestirme
Allah'ım
sevginden taşra fırtınalar estirme
zulme kimseyi giriftar tutma
zalim elinde kulunu unutma
duy kalbimden geçenleri
benim Sana layık en iyi parçam
kırık kalbim
Allah’ım
redfer