- Evet kızım, tahtada da gördüğün üzere konumuz Dış Kuvvetler.
Coğrafya öğretmenimiz İlyas Hoca her zaman ki gibi sesli ve esprili bir şekilde ders anlatıyordu. Tabi yapı olarak öğrencilerle uğraşmakta üstüne yoktu, en azından ben öyle gözlemlemiştim. Sınıfa ilk girdiğinde benim de ilk olduğumu görünce rahat tavrından ödün vermemişti. Sanki her zaman buradaymışım gibi, bir yılımı verdiğim Egemden, gözümden bile sakındığım Lütfi Ege'm, okulumu hiç tanımamışım gibi sanki..
Anılar zihnimden bir düşünce değil film gibi geçiyordu.
" Kahretsin! "
Boğazım düğümlenmişti, nefes almakta bile zorluk çekiyordum. Gözlerim buğulanmaya başlamıştı. Belki de ilk günler olduğu içindi.
" İlk gündendir, ilk gündendir, ilk gündendir. Geçecek, geçecek, geçecek. Herşey yoluna girecek, herşey yoluna girecek, herşey yoluna girecek... "
Madem derse odaklanamıyordum o zaman kafamı başka şeylerle meşgul etmek zorundaydım. Defteri kalemi çıkarıp yazı yazmaya halim yoktu, ilhamım da gelmemişti zaten. Kafamı sıraya usulca yan yatırdım, başımı kollarımın arasına aldım. Kollarım başıma tam yastık konumuna gelinceye kadar yerleştirmeye devam ettim ve doğru pozisyonu buldum. Ardından gözlerimi kapattım ve gelecek hayallerimi tekrar hayal etmeye başladım, her zamanki gibi..
...
Yaklaşık yarım saattir aynanın karşısında gömleğinin son düğmesini iliklemeye çalışıyordu. Saçlarıyla verdiği yarım saatlik mücadele sonrası sıra kıyafete gelmişti. O da hem seçme olarak hem de giyme olarak başlı başına bir savaş demekti!
- Rüya! Kanka saç kurutma makinesini nereye koydun ya!?
Esma ile lise birden beri çok yakın arkadaşlardı. Hatta arkadaştan da öte kardeştiler, birbirlerini hep "Kardeşim" diye tanırlardı ve tanıtırlardı. Esma çocukluğundan beri yurt dışında yaşamak istiyordu ve bu yüzden Ege'de, İzmir'de okumak onun için en büyük avantaj olabilirdi. Kardeşi Rüya ile yıllardır aynı üniversitede olma hayalleri de kurunca beraber okumakla birlikte beraber yaşamayı da göze aldılar. Bundan asla pişman olmamışlardı, her zaman birlikte vakit geçiriyor ve birlikte ders çalışıyorlardı. Geceleri birlikte uyuyup ev işlerini beraber yürütüyotlardı. Ailelerinin desteği ve güveni ise onları asla şaşırtmamıştı. Üniversiteye kadar korkunç bir hayat geçirmelerine rağmen sonunda aynı evde refaha kavuşmak ikisinin de hakkıydı:
- Yatağımın üstüne bıraktım tatlım, orada!
Rüya bir yandan da sürme çekmeye çalışıyordu. Ama her zamanki gibi beceremiyor ve taşırıyordu. Yatak odasının dikiz aynasından onu izleyen Esma seri adımlarla ona söylenmeye başladı:
- Üff geç geç!
Omzunu yakaladığı gibi onu kendine çevirdi ve sürme kalemini elinden bir hışımla kaptı. Çenesini tuttu ve sürmeyi çekmeye başladı:
- Bundan sonra ben süreceğim sana. Sen beceremiyorsun bir türlü.
- Yahu ne yapayım? Denemeye çalışıyorum işte. Hem ben seviyorum sürmeyi, sen neden kızıyorsun ki bana şimdi?
Esma bir yandan da sol gözünü bitirip sağ gözüne geçmişti:
- Evet sana aşırı yakışıyor ama güzel sürmek de önemli. Sen sürmeyi süreceğim diye sürmeyi sıvıyorsun resmen.
Kıkırdadı. Haklıydı, Rüya kendini her işte sakar gördüğü gibi makyajda da sakar görüyordu. Yaklaşık beş dakika boyunca hareketsiz kaldıktan sonra Esma nihayet geri çekildi ve gözleri gözlerine hayranlıkla bakmaya başladı:
- Ayyy
Yüzüne tükürür gibi yaptı, kulak memesine dokunup bir yandan da öpücük sesi çıkardı ve hemen yanındaki masaya vurdu:
- Maşallah benim güzelime.
Beline kadar uzanan saçlarını arkaya attı, açıklardı çünkü imza günü için nasıl bir saç stili yapacağıma hala karar verememişti.
- Sahi gerçekten de bana yakışıyor mu?
Dudağını ısırdı:
- Hem de nasıl. Özellikle hafif yaşardıklarında yeşile çalıyorlar ya. Daha iri ve güzel görünüyorlar.
Küçükken annesi ne zaman ağlasa veya yorgun olsa gözlerine bakardı. Çünkü üzgün bir haldeyken göz rengi değişir ve göz kapakları belirginleşirdi. Esmay'la tanıştıklarından beri o da gözlerime hayrandı, bu yüzden lise son sınıfında mezuniyet gecesinde sürme çekmesi için Rüyay'la kavgaya girmişti. Bir de fotoğraf istemişti hem de tehditle! O gece de annesine çektirmişti. Hey gidi günler hey!...
Rüya saçlarını eliyle toplayıp düzgün bir topuz yaptı. Bir kaç küçük toka ile de iyice sabitledikten sonra siyah saten gömleğini düzenledi. Altındaki koyu gri kot pantolonu ile mükemmel kombin olmuşlardı. Son olarak siyah küçük askılı çantasını alıp kapıya yöneldi:
- Esma! Hadi ben çıkıyorum.
Esma alelacele mutfağı topluyordu:
- Boşver gelince toplarız.
- Sen aşağı in arabada bekle. Ben geliyorum.
- İyi bari çok geç kalma.
Merdivenleri inerken heyecanla atan kalbini dinlemeye başladı. O kadar heyecanla atıyordu ki bir an yerinden fırlayacak sanmıştı. Bugünki imza günü Denizli'de, Merkezefendi Belediye salonunda olacaktı. Bir yandan da eski okulunda ilinin en ünlü yazarı olarak konferans vereceği için ayrı bir mutluydu.
Bugünki imza günü Denizli'de, Merkezefendi Belediye salonunda olacaktı. Bir yandan da eski okulunda ilinin en ünlü yazarı olarak konferans vereceği için ayrı bir mutluydu.
Yaklaşık beş dakika sonra Esma da evden çıkınca arabalarına bindiler ve rotaya doğru ilerlemeye başladılar..
...
- Pişt! Ebesi güzel.
Hocan'ın gür sesiyle beraber ürküp kalkmam bir oldu. Yorgun ve uykulu gözlerle etrafa bakındım. Tahtayı işaret etti:
- Dinle burayı, uyuma.
Başımla onayladım.
" Tüh be, olayı tam da bizim Edebiyatevi ekibine getiriyordum. Ne güzel onlarla buluşacak imza verecektim. Önce Sami Hoca var tabi, ne de olsa o ilk tanıdıklarımdan ve büyük destekçilerimden biri. "
Derin bir iç çektim.
" Keşke Sami Hoca gerçek dedem olsaydı. Bana Edebiyat hayatımda en azından o destek olabilirdi. Beraber çalışırdık belki, şiirlerimi onunla yazardım. En azından bana "o" destek olurdu. Bütün gün evinde, etrafında dolanır, kafasında kuş gibi öter bir türlü rahat bırakmazdım. Elbette sadece yazı yazmak için değil muhabbeti için de vakit geçirmeyi çok isterdim. Güzel bir Türkçe, imla kurallarına dikkatli, güzel bir ses tonu ve en önemlisi ortak yönüm çok fazla! Onunla hele de yazı üzerine vakit geçirmek benim için en büyük nimetlerden biri olabilirdi.. "
Ailem yazı yazmamdan hiç hazetmiyorlardı. Sadece derslerimi düşünmem gerektiğini söyleyip bu işin bana bir fayda sağlamayacağını deyip duruyorlardı. Ama ben inatla siteden de çıkmayıp gizli gizli yazmaya devam ediyordum. Destek desem koskoca sülalede yazı yazan, şiirle edebiyatla ilgilenen sadece bendim. Onun dışında beni gerçek manada destekleyen bir Allah'ın kulu yoktu.
Düşüncelerden kopmaya çalışarak derse yöneldim. Herhangi bir faydası olacağını hiç sanmıyordum ama denemekten bir zarar gelmezdi...
Rüya