HAZAN VURDU 

Karanlık yanların
Bulanıklaştırdı bakışımı, 
Eski aşina bir vazoda kurudu
Son gönderdiğin güller,
Hiç koklamadım güzel kokularını, dokunmadım kadife yapraklarına.
 
Büyüsü kaçmıştı son içtiğimiz kahvenin, 
Tatsız tuzsuz yemek yemiştik boğazımızdan inmeyen, 
Birde,
Korku inmişti kalbimize, ayrılık korkusu...

Sonrası...
Hazan mevsimi gibi...
Dalın da tutunamayan yaprak misali 
Sen çaresiz git dedin, 
Gittim ...

Geçmiş ve gelecek yitip gidiyordu ellerimizden,
Hükümsüzdü zaman
Verdiğimiz resim, an itibariyle anlamsız...

Kırgındın hayata, 
Uçurumlar çağırdı gel dedi,
Kuyulardan seslendi Yusuflar...
Ne duyan vardı ne anlayan 
Yorgun düştü yürekler fedakar kalpler 
Meçhuldü artık yarınlar hatta dünler
Anlayan çaresiz, anlatan çaresiz...
Herkez sustu, ayrılıklar konuştu 
Bir ben konuşamadım sana. 

Düğüm oldu sözler de açamadım, 
Bir mendilin içine sarıpta,
koyamadım avucuna...

Beni affet durduğum nokta karanlık, ufkum dar yollarım ırak, 

Benim kuyularım daha dipsiz daha zifiri gecelerim. 

Suçlamazsın bilirim beni. 

Şimdi 
Boşluğa söylediğim her söz
hükümsüz oysa,
Bildiğim, bilmediğim tek gerçek
gafletten ibaretim ben. 

Üzgünüm anlamadığım için...

( Hazan Vurdu başlıklı yazı reyyan-rukiye-cakir tarafından 30.11.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu