hey gidi günler hey!
sıra beklerdik banka da,
postane de, hastane de.
beklemesine beklerdik ve birbirimizi yerdik.
ne sıraya koyan memur,
ne verilen numaralar,
engellemez nice çirkin kavgayı,
herkes mutsuz ve bitkin düşerdi.
‘’bekleeeee, bekleeee ‘’ daha sıran gelmedi.
hey anam hey!...
bir makine icat oldu dediler ya!
kavgası anlamsız,
görseli çirkin manzaralar kayboldu.
adı numaramatik ya da sıramatik,
her neyse…
bir güzel sıraya koymakta halkı.
ne kavga,
ne bağrışma,
ne sıkıntı.
sırasını beklemekte kuzu misali insanlar.
hayret ki hayret!
memurun,
müdürün,
görevlinin yapamadığı düzeni bir makine rahatlıkla yaptı ya!
hem de en iyisinden.
ne menem şeymiş bu makine?
neden gelmemiş yıllar öncesinden?
hiç uğruna çekmiş bunca çileyi insanlar.
iyide bu güzelim makinede keramet ne?
neden böyle sabırla ve huzurla bekler insanlar?
anlaşılması zor değil aslında.
ben anlatayım izninizle sizlere:
makine bu akıl yok akıl.
ne hile,
ne adam kayırma,
ne sırayı bozma,
ne de aradan kaynak olma.
bilemez ki böyle çirkinlikleri.
eşit davranmakta önüne gelene..
makineye uyan herkes razı olur hakkına.
işin aslı demek ki adaletli olmak,
haksızlığa meydan vermemekmiş.
aslanım makine,
adaletine kurban olayım,
sonsuz teşekkürler sana…
bakınız beyler,
dinleyin bayanlar,
bir şey daha diyeyim sizlere?
daha nerelerde kullansak acaba,
insandan daha adaletli davranan,
akılsız bu makineyi?
Mehmet Macit
15.10.1010
Güncelleme
29.11.2024
İzmir/Dikili