Günler, gecelerin içine düşmüş bir gölge gibi birbirine karışıyordu.
Zaman kavramı kaybolmuştu.
Sadece uykusuz gecelerin ardından gözlerinin altına inen mor halkalar, günlerin akıp geçtiğini hatırlatıyordu.
Her konuşma çabası boğazına düğümleniyor, kelimeler dudaklarının ucunda çırpınarak boğuluyordu.
Nefesi hep yarım kalıyor, içindeki ağırlık ciğerlerine saplanan görünmez bir taş gibi onu bastırıyordu.
İnsanların arasında bile yalnız hissediyordu; çünkü sözcükler artık ona ait değildi.
Bir gece, yorgun bedenini aynanın karşısında buldu.
Camın buğulu yüzeyinde yansımasına baktığında kendi gözlerinin içine bile yabancı gibiydi.
Dudaklarını araladı ama tek bir hece çıkmadı.
O an, boğazında dolaşan görünmez bir elin soğukluğunu hissetti.
Aynanın arkasından sızar gibi beliren gölge, yavaşça ona yaklaştı ve kulağına buz kesen bir fısıltı bıraktı:
Bitiremediğin her cümle seni bitirecek.
Kalbi sıkıştı, dizlerinin bağı çözüldü.
Aynanın yüzeyi bir anlığına çatlayacak gibi titredi.
Kendi siluetinin arkasındaki karaltı gözlerini içine çekiyordu.
Başını hızla çevirdi ama odada kimse yoktu.
Sadece defterin çekmeceden çıkmış hâlde masanın üzerinde onu beklediğini gördü.
Titreyen elleriyle sayfaları araladığında yıllar öncesine ait bir satır gözlerine çarptı
Beni yarım bırakma.
Dondu kaldı.
Ne zaman yazmıştı
O satır kime aitti
Kalbi birden hızlandı.
Kendi yazısıydı ama kendi kelimesi değildi.
Sanki defter, geçmişin karanlık bir yerinde onun unuttuğu sesi saklamıştı.
Sayfalardan yükselen kelimeler, kâğıttan taşarak odanın havasına karıştı.
Harfler soluduğu her nefese giriyor ciğerlerine doluyordu.
Nefes aldıkça kelimelerle şişiyor, nefes verdikçe suskunluğun boğucu karanlığına gömülüyordu.
İçindeki hava sözcüklere esir olmuştu artık.
Kalemini kavradı.
Yarım kalmış cümleyi tamamlamak için bütün gücünü topladı.
Ancak kalem parmaklarının arasından kayıp yere düştü ve bir çatırtıyla kırıldı.
O an ciğerlerindeki hava kesildi.
Sanki göğsünün içine görünmez bir ağırlık oturdu.
Dizlerinin üstüne çökerken, duvarlardan yankılanan uğursuz ses odanın her köşesini doldurdu
Tamamla ya da tüken.
Sözler, beyninin içinde çınladı, kalbine saplandı.
Nefesi kesilmiş, göğsü inip kalkmaz olmuştu.
Gözleri karanlığa gömülürken tek bildiği şey şuydu:
Satırlar hâlâ tamamlanmayı bekliyordu
İsmail Gökkuş
Devam Edecek
(
3. Bölüm – Yarım Kalan Nefes başlıklı yazı
duygunun.kalemi tarafından
28.09.2025 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.