SiZ KENDiNiZI NASIL BiLiRSiNiZ ( ESASTAN YÜZLESMELERE )
456 izlenme
182 yorum
11 Nisan 2024 Perşembe - 17:28
SIZ KENDINIZI NASIL BiLiRSiNiZ ( ESASTAN YÜZLESMELERE )
Dünya yükünü ve yorgunlugunu sürükleyip getiren toplanmis kalabaliklarin cevabi bastan belli son kez ve usulen sorusunun SALACALARLA muhatap olup merasimlenen sizi baskalarindan duymaya mahal ve meydan yerinde degil de, siz hayattayken, yalansiz, kaypaksiz, kaytarmasiz, kivirtmasiz, kacamaksiz, sirincilik etmeden, usulü kaideye etiketleyip yaftalamadan...bütün dogrulugu dürüstlügü cesareti ahlaki onuru samimiyeti kendisine kefil süssüz püssüz üstlenebilen ACIK YÜREKlILIKLE kendi kendinizi sorgulayip yüzlesseydiniz, siz sizi kendinizden NASIL BiLIRDINIZ..?
Yorum Yaz
Eveeeet yazin ki tanisalim kimsiniz necisiniz nesiniz, yazmazsaniz da hiiic mesele degildir, buraya gelip ugradikca, ben sizin yerinize de yazarim.
Kendini tanidigi kadar dürüstce mertce kivirtmadan dolaysiz süzsüz samimi ve gercegiyle salacaya teslim etmeden daha yüzlesebilmenin insani onurlu itibarli kilan degerdeki takdirinedir..taniddigi kadarindan tanitarak tanismak..
Dil ki...yazildigi gibi okunabilen, okundugu gibi anlasilabilen, anladigi gibi yorumlayip yasayabilenlere..
kimliginde hickimsenin hickimsesi yazilmak gibisi..
Hani....fiziksel teoremi de var bunun `isinan cisimler gevser bolarir süner kopar izden hizadan kaybolur cinsinden kesat vasat bir kabiz döngüydü nihai sonucuyla böylesi..
Tasiyacak inanci gücü onuru itibari kimligi ve kisiligi kalmayalarsa zaten yitikler harabinda hayatin elemine ettigi yoklugun hickimsesiydi...sicak suda bulasip yapistikca sürtünme erozyonuna dayanamayip sabun ve deterjan baloncuklari gibi, varligi esamesinden bi haberlige mahsus hickimsenin hic kimsesi
Elbetteki kimliginin altinda dogum ana baba din ve öteki alt basliklarin yazili olduguyla bütün etnik ayrintilari yurttaslasan TÜRKSE, Türk kimligini...! Degil mi ha, degil mi...!
Portekizli Portekiz...Brezilyali Brezilya....kimligini..degil mi ha...! Degil mi..!
Onurla tasidiklari ve her inanci topraginda tasiyabilen gücteki, adidiyet duygusuyla bagli olduklari ülke vatanlarinin adlandigi kimlikleri..degil mi ha...! Degil mi...!
Kimliginizi gösterin dendiginde dinlerin kitaplarini göstermiyor insanlar ve toplumlar..degil mi...ha ! Degil mi..?
Bu bakimdan tarihsel sürecte toplumlar pek cok inanc öbeklerinden gelip gecebilirler. Inanclari degistgi halde ÖZDE kalandir üst baslikta esas olarak kalan kisiye ve topluma özdes degismez köklü ve karakterlesmis KiMLiK.
Soydan bütün tarihsel dokumalari deneyimleri birikimleri miraslari birikimleri koruyarak kendisiyle beraber getirdikleri ASIL KIMLIGiN üst basligidir.
Yani insanlar inandiklari mensupla kimligi ön pilana cikan degildir.
Alt basliginda siralananlar arasinda din dahil her bir konu, ÜSTBASLIKTA YAZAN kökten soydan beri gelen KiMLIGiN soruldugu zaman tarif olunanidir.
Balyalar üstüste binerse, DEGISIM DENEN islev ve TASIMAK denen kavram cöker cürür küflenir , koflastiginin ezikligi altinda kimligi ve kitabesi kaybolur dünya denen esyanin ve insan denen varligin.
Yazınızda belirttiğiniz gibi kişi önce kendisiyle yüzleşmeli, kendini dev aynasında görmemelidir. Kişi özveri sahibiyse, hep kendini düşünmüyor, başkalarına yardım edebiliyor, onlarla empati kurabiliyorsa iyidir, hatalarını görüp düzeltebilir.
Evvveeet, kimsiniz nasil bilirsiniz kendinizi, yarin birgün salacada sorulmada, yazin ki bilip tanisalim. Yazmazsaniz da hiiiic mesele degildir, ben buraya gelip ugradikca, sizin yerinize de yazarim.
Hal böyle olunca da hafizasi toplumu bilinci bellegi dili anlami kökü olmayanlariyla TANIMADIGI herseye, hic tanimadigi KENDiNi pazarlayan tezgahlarda soyut kafeslerin tutsagi olarak IYILiK GÜZELLiK poz fiyaka kostüm ve dekorculugunu döküp sacan ZÜGÜRT zavalliliga düskünlükte rekor kirar morglasan trvma.
Kök toplumu olmadikca dilden harap, iletisimden saygidan sohbetten uddan ihtiyattan viran...Ordan da artik kaybettigi hatir hafiya bilinc bellekte sekizgenle özdesmis cikarimin BAL PETEGI oldugunu bilip bulacak kadar his dil haysiyet ve hassasiyetini tamamen yiririp kaybetmisti cümle evre cevre ve devremiz.
Bu bakimdan ebe dede dayi ana baba...yani KÖK TOPLULUGU yoktuysa, intiharini gerceklestirmis TOPLU mezarlikti insanlik..
Saglikli karakteristik anlam ve ifadelerde bulunamayan KÖKLER olmadiginda cöllesmeye kizil kiyametleserek saglikli gövdeler ve dallar da yoktu. Saglikli dünler olmadiginda saglikli gelecekler de yoktu. Saglikli anlamli harfiyen bozulmamis kokusmamis insanlar ve bireyler yoktuysa saglikli kendine yabancilasmamis ve ASiMiLE olmamis Diller de yoktu toplumlarda yoktu.
Öyledir ki ve ondandir ki, dikili taslarla insanlik deneyimlerle kazandigi yanini yöresini tanimlayip isaretlerken kelimelerin adlandirdigi bilesiklere ve bilesenlere kendi ilmini inancini güvenligini ve nicesini yapti yordu yazdi ve kaydetti. Sekillerle tasvir ettigini kelimelerle adlandirarak; birlikte dayanismanin getirdigi beraberce irdeleyip danismanin ördügü TOPLUMSAL HAFIZA ve ORTAK BiLINNC buradan oldu eristi türedi ve yerlesti. ( ALMALI GÖL , AKDAGLAR, ULU CINARLAR vs vs gibi..)
Kökler, hayat denen devinimin topragina CAN SUYUNU ( yasama sevinci , hevesi, hakkaniyeti, hazzi, heyecani, meraki, mutu, umudu, mutlulugu....ve nicesini katarak ) SÜRDÜRÜLEBiLiR DEVAMLILIGI tohumlasmanin karakteristik kodlarindan baska hic bir seyle degistirilemez olani...yani boy beden büyüten asla vazgecilmesi mümkünsüz SACAKLANISI`dir KÖKLER degil mi..?
Tabiki de KÖK`lerdi degil mi..?!
Ekleri cekimleri tamlamalri ve sira dizinilerini söküp ayikladiktan sonra arta ve geriye kalan ANLAMLI özlü deger neydi...?
Evveeet, Salacaya varmadan, deyin söyleyin yazin ki kimsiniz nesiniz necisiniz, kendinizi tanidiginiz yerden bilelim ve tanisalim. Yazmazsaniz da hiiic mesele degildir, buraya gelip ugradikca, sizin yerinize de ben yazarim.
Iste taaa ordan beri kamastiran ESYALASMALARIN kulu kölesi olarak, CAGIRAN HER sese , dürtüye, dokunusa, agriya, sanciya, mahrum muhtac olarak, kelimelerin DIZI MEZARLIGINDA pisikopat ve siddetsever manyakliklara tetikcilik ettigi yozlasmalarla giydirildigi ilgisiz iletisimsiz piyasa tarzi kostümlerin dekor umunesi oldugundan sebep; konusmasini yitirmis terketmis azaplari icinde, rengin bozuldugu ve kuru gürültüerin geldigi tarafa dönüp dolasan IFLAS malzeme MÜLKÜDÜR artik ses soluk harf rakkam ilim isaret hece cümle ve lambali lambasiz izdiham...
MENFAATE düstügünden beridir de kötürümlerin mezarcisi tabutluklarda kizismis köpürmüs yarislarin gösterislerin abartilarin acimasizliklarin vicdansiz liyakatsizligine CÖPLESMIS POSETLIKTI zaten
DUYABILDIGI kadar kör yitik edilgen soyut silik kayip sagirdir artik...
Bir öbür yana, bir beriki ucuruma, kuru kütükler ve cansiz yapraklar gibi sökün edip sürüklenmeyi cagirir seslenirken dengesini DiLiNi düzenini ve dört diyarini eskitmis cürütmüs ETRAFLICA insan
Dipten sökülüp devrilmeye yakin saglam esintileri ve ECEL konvoyunu bekleyen ordan ötelerden usuulca ilismeyen hickimsesizligin takilip kaldigi tek tük bir zamana..
Vucudu zangur zungur, tepeden tirnaga birbirinden ilgisini alakasini kesmisligin cogu yerlerine kan ve nefes dolasimini saglayamayan copur cürüklerle iskelet haline yakin bir zaman..
Hal böyle olunca buraliysaniz eger yazin ki paravansiz perdesiz son salaca hazir kalip sorusuna kacip göcmeden kendinizi taniyin. Nasil biliyor taniyorsunuza da, kendinizi yazin ki tanisalim. Yazmazsaniz da hiiiic mesele degildir, varip geldikce ben sizin yerinize de yazarim.
Bu yüzden yerli yerince kullanilacak olan dilin akil fikir cesaret onur itibar hak hukuk özgürlük ve özgüveni gözeten harflerinden hecelenen, sifattan zamirden ve tüm digerlenden yapilandirilanla hecelendikce cümleleri insanlik kitabina anlamli ve degerli kilan; ve `tüm bunlar NIYE `sorusunun karsiliginda dünyayi olaylari iliskileri ve insanligini yapmaciksiz yapaysiz dolaysiz ertelemesiz ve aracisiz bilip tanidigi kendini tanistiran samimiyetin SECiCI dilini yazip konusmalidir ortak yasama kopmaz ayriismaz aidiyeti olan her insan.
Acindirarak zavallilik endüstrüsünü kurumsallastiran ve her türlü istismarin kullanisli hammaddesi olan - satilik kiralik her yol ve damardan ilim bilim sanak edebiyat araciligiyla tezgahi kurulup pazar piyasasi borsalanan - kötüyü aciyi kederi cileyi sonsuz sabri ve kitlik kanaatliligini kaullenmis kaniksamis sabikali cürüm de ayni zehirlenmenin insanlik ölümünü katlayip kundaklayan intihar girisimciligidir.
Elbetteki sonsuz sorgulamasiz kliplasmis süslemelerle KÖR BAKAN iYIMSERLIK, hayat gercekliginden kopmus tükenmis kendi kendini parlatip kamastiran ZEHiRLENMELERe dogurganlik ettigi gibi..
HIZINA yetisilmeyen tüketim bagimliliginin kulu kölesi olarak derinligi olmayan sahteliklerin kumlarinda yatiyor, gösterisli profillerde yunup yikaniyor, adalarda modalarda gezip tozup modelleniyor, üstünden inmedigi araclarla hizlica gelip geciyor, fakat buyruldugu kukla köleligi ne soruyor, ne OKUYOR, ne yaziyor, ne düsünüyor ne de sorguluyor..
Cünkü artik kendine vakit ayiracak kadar ne özgürlügü ne özgüveni ne dili ne alfabesi ne kökü ne sakinligi ne dinginligi ne huzuru ne ilgisi ne itibari ne cevresi ne toplumu ne de kökeni vardi, `tüm bunlar niye `temel sorusunu ibadet hanelerin avlusunda bile aklina getirip sormayan insandan sonraya kalan mefta.
Tedavülden kaldirilan insanlik degerliligi yerine aciya, eziyete, karanliga, cehalete, zavalliliga, kötülüge, tükenmislige, hantalliga, yilginliga, umutsuzluga, kötümserlige bin türlü mutsuzluktan mutluluk paydasi cikaran saplanmis kaybolmuslugun müptelasi carsi bazar budalaligi buradan üretilip ihtiyac yogunluguna göre piyasaya sunuldu.
Edep, sanat, siyaset, inanc, ahlak, saygi, özgürlük, özgüven, dayanisma, baris, güvenlik, bilim, ilim, söz, yazi, dil, dagarcik, hukuk, hak, egitim, iletisim kültür...hepsi ve hepsi aidiyetini ve duyarliligini kaybetmis insanlik molozunun kayitsiz ilgisizligine kul kurbat gitti.
bilinen insansa hayati karartilanlar arasinda esyalasip maddeleserek, alip satanlarini TANRISI bildigi bütün yabancilastirici ve yozlastirici kokusmus cürümüslügün özenti talibi ve bagimli müsterisi oldu.
Duyarlilik itibar erdemlilik gibi DÜSÜNCE deryasinin ve FELSEFE dünyasinin insan akli fikri ve kalbi, kaldirildigi serbest rekabetci tüketim piyasasi MORG rafinda, böylece kitabi hic okunmayanlar listesi arizasinda can cekiserek öldü öldü dirildi.
Magaradan ciktiktan sonra imar, iskan, altyapi, üst otorite, yan kurulus, orta direk derken, hep bir üst ve üstün deger KAZANMA ve YARATMA ugruna alfabenin tüm kitaplari sayfalaini artik mutlak yüksek getiri esasina dayali PARAMETRIK eksenlere dünyayi ve insanligi kaydirarak, mega -giga kentler mezarligina hersey matametik hesap kitapndiliyle insan ölctü bicti tartti aldi satti ve konustu.
Taaa ki magaradan disariya cikincaya degin bu böyleydi..
Cünkü etrafinda olup bitenlerden kesfettigi evreni olgulari ve olaylari tanidigi kadar, kendi varliginin tutulan niyetle erisilen son araligindaki dahlini, degerini, islevini ve icerigini tanitip duyurmak ve her canli türü gibi yeryüzü ortakliginda hic bir seyin bozulmadigi bütünlükte SÜRDÜRÜLEBiLiR DEVAMLILIGINI soyuna sürgün veren saglamak istiyordu insanlik.
Magaraya girdikten sonra devir devran degisti, rengi bicimi sekli tarzi örtüler ve kaliplar altnda saklanip mukayet ( sahiplenme ) olunan biriktirme isine girisip yapisti ciradan cira yakan ve rüzgarin cevirdigi sayfalardan yaprak örtünen insanlik. Doyup kandikca hüner sahipleri MESLEK ERBABI oldu. Doyup kandikca güvenligin verdigi huzurla kendinden artan fazlaliklariyla dogadan tasvir ettiklerinden kendini ARSIVLEMEYE gitti insanlik. Söz ve sanat, duvarlara resmedilip islendi.
Avlayip topladiklarini tabiat kadar aracisiz kalpazansiz pazarliksiz tezgahsiz istifsiz ve israfsiz gün bulup günübirlik yasiyor ve tüketiyordu.
Hic kuskusuz magaraya girinceye kadar yildirimlarin atesledigi kivilcimlarda görünüyor kayboluyordu, hic birseye inanci güvenci dili sözü yazisi alfabesi kaydi kültürü alfabesi ve KÜTÜP HANESI olmayan insanlik.
`gelip gctigi dünyada ne ariyordu, neyi buldu, neyi bildi, ne ögrendi, neyi unuttu.....`gibilerin ardi sirasina tüm bunlarin hepsi niye...? Sorusu..
Ki ...bu soru ayni zamanda merak ettigi evreni ve iliski aglarini adlandirip anlamlandirmaya calismayi bilip bulmaya calisan; ezelden bugüne kadar büyüyüp geliserek cagdasliga güncellendigi DÜSÜNCE kavraminin ve FELSEFE dosyasinin en temel cilingir anahtaridir.
Hayat denen sahnesi muazzam sanata sormadan edimiyordur insan...tüm bunlar niye diye..?
Ya da bilemedin tirenden, oto yolundan, ucaktan, vapurdan gemiden aktarmali veya aktarmasiz yolculuklar sonrasinda palmiyeli bulvarli sahilleri surlari körfezleri ve koylari gezip görülen yerler arasinda listelemenin ardindan ugrak verilen soluklanip dinlenilen ÖREN YERLERINDE bu günün hikayesini gelmis gecmis bütün izlerden ve kalintilardan danisip sorarken..
Veya kaplayip kusatan bütün gürültü koparan hengameleri avlunun disinda birakan mabetlerde, mezarliklarda, dik yokuslu merdivenlerde yahut rüzgarli teraslarda sirrini bilmedigi fisiltilarin getirip götürdügü dinginlige dokunup söylesirken...
Cevreleyen ucsuz bucaksizliga halim olan uzakliklari dolduran cümle varliklarin ve göz alabildgince bosluklarin sessizligini duyumsayan ruhuna doyurup sindirirken..
Bayir yamac gezip dolastigi dünyada yol üstü daglarin ucunda veya tepelerin sirtinda yalniz agaclarin gölgeleyen serinliginde yorgunlugunu dinlendirmeye koyuldugu etraflari bakar seyrederken..
Evvvet...salaca kalabalgi önünde cevabi belli ve bilindik törenselligin terkine kendinizi birakmadan, yazin ki tanisalim kimsiniz, necisiniz, meram maksatta hangi dil, nasil bir hayat, ne gibi niyet maksat ve insana dair..Yazmazsaniz da hiiiic mesele degildir, ben buraya gelip ugradikca sizin yerinize de irdeler yazar eklerim.
Böylelikle uzun ve bilimsel makalelerden tut ki, felsefe egitim hukuk salik matematik sanat ve sirrini hikmetini yazan kalem sahibinden siir ve Edebiyat diline varincaya kadar hic bir cürümeye kokusmaya yozlasmaya ihmale ve ihanete terketmeksizin bütün ara ve ana myapi taslarini kullanarak öznesiyle yüklemizle tümleciyle basitten siralisina ALFABELERDEN yola cikip CÜMLENiN her türlüsünde ehillesip ustalasan LEHCE -LISANA islerlik, canlilik, saglamlik, kaynaklik saglamanin degismez ve eskimez ilkesi...tanidigi kendine SAHTEKARLIK etmeksizin tanismanin yolunu dilini hal ve vakitte insan kilmaktir. Tüm diger denge düzenlerse bunun üzerine kurulur. Degilse bozulur.
Köklere inildiginde hem isim hem de fiil soylu kelime ortakliklari da ( gül, yol, kat, ...) tasidigi anlam kadar konusma düsünme yazma ve iletisim diline akiskanlik saglarken buldugu ve bildigi degerlilige insanligi yüklenir tasinir.
morumsu, bademsi, acimsi, ...gibilerin irili ufakli beyanda bulunan sifatlariyla beraber OLDUKCA sözcügü...hem Fiilimsi, hem zarf ( iken, ca, arak ,en, unca...ekleriyle zarflasan fiil ) ama ayni zamanda Miktar belirtimi bakimindan zarf kumasiyla giyinir ve görünür.
SIFATLAR ki..tek basina ikiye ayrildiklari ana ödevlenme yüküyle varliklarin rengini bicimini ...niteleyip belirtirlerken sayi soru belirsizlik ve isaret sifatlari olarak omzunda tasidiklari dilin TÜRKCESi`ne lehcelenip lisan yazdirirlar. Tek basina binlerce zarf dersen aynisiyla yine...
Bu sürekliligi sonsuzlukla dengeli bütünlesmisligin catisini binasini omurgasini evini yurdunu toplumunu ve Dil hal yol vakit dünyasini yapan edatlar baglaclar ve ötekiler, tugla ve kiremit araliklarini ören karan yoguran ve dolduran vazgecilmez tamamlayiciligin sihirli yapi taslaridirlar..
Kullanilip konusulan dilse ayni nitelik karakter deger ve cevher zenginligiyle özgün insanin aidiyetliligine KILAVUZDUR.
O sayede INSAN konusup kullandigi diline KILAVUZKEN...
DIL baglamli edatlar zamirler ve ötekiler, kurdugu yordugu yüklendigi insanlik iliski ve iletisimine sosyallestikce UYGARLIGIN ve CAGDASLIGIN ekmegi suyu topragi gibi, bitmez tükenmez kaynagin dönüm dolasim yeri ve beslendigi kaynaklara kendini tohumlayip cogaltan harman -hasat ihtiyac teminatidirlar..
Böylece SIFATLAR zamirler zarflar ve digerleri öbürleriyle söz yazi ve konusma dilinin emek zahmet ve yükünü tasirlarken..
Kendinizi baskasinin MEFTALIK SALACASINDA kaliplasmis hazir cevapliliga sonlandirmaksizin, sizce kimsiniz, necisiniz, nasil bilir tanir ve yasarsiniz...yazin ki tanisalim. Yazmazsaniz da hiiiic mesele degildir buraya gelip ugradikca, ben, sizin yerinize de yazarim.
Evvela kendini tanimakla ve tanimlamakla baslayan AKIL fikir zihin bellek ve bilinc birikiminden; ve konustugu dilin özgür ve özgün liyakatlisi oldukca ancak, kendiliginden dizilip siralanarak insandan insana seslenir, duyar, dinler tanir ve tanisir hayatin evini yolunu yurdunu yuvasini islevini ve iletisimini kurmakla ait ve sorumlu her kisi.
Bu yüzden karsilikli haberlesen konusmayla siralanan cümleler, üc gün bekledikten sonra muhatabiyla satranc oynar gibi beklemeye birakilarak sürdürülebilir bir olgu degildir.
Konusup anlamanin temel ilkeselligiyse, elbetteki harflerle olusan; kelime öbekleriyle siralanip aklin fikrn bellegin ve bilincin ZIHIN kabindaki birikimleri MANTIK ÖNERMELERIYLE ölcüp tartarak saniye farki bile sektelemeye yahut bekletmeye tökezitmeksizin karsilikli kurulabilen iletisim gücüyle olan biten büyümüs gelismisligin becerisiyle mümkündür.
Konusup anlamasini ve dinlemesini bilen iletisim zenginligi ürettikce dünün yarinlari ele güne muhtac olmamaya UYGARLIK basligi altinda büyüdü ve zenginlesti.
DOGADAKI FIGÜRLERI taklit ve tasvir ederek INSANLIK ÖYKÜSÜNÜN ve DÜNYA HAYATININ hikayesini yazan ALFABEYLE bütünlesip birlesiverince, lehceler lisanlara, lisanlar insandan insana ...yol aldi, temellere dayandi, topluluklara ve toplumlara sirayet etti, diger seylere farki olanlarin farkindaligini yaratti, kültür yumagi bundan ve buradan oldu ve olustu.
Ve böylece DOGADAKi SES taklitleriyle hikayesi olusan INSAN ZiHNI ve BELLEGi..
Düsünce ilmekleriyle örülü ve sorgulama damlaciklariyla beslenen verimliligin topyekün hasilatini saglayan sihirli sey ise, düzgün ham hoyrat girintili dik yatay kavisli copur oyuk delik cikintili yüksek engin...ZARF ve SIFAT tür ve cesitliliginde ne varsa tek basina genelde hic bir anlam ifade etmeyen Edatlari ve Baglaclari dahi calisir isler kilarak yoran ve yorumlayan merkez; MANTIGIN bilinci ve dil dagarciklarin BELLEK hazinesidir.
Bu farkliligiyla tüm diger canli cansizlardan farklilik yaratir.
Insan tüm diger seylere giderken kendini götürür, ordan gelirken herseyi kendi bildigi ve bulduklarina getirir. Buranin ismi cismi ZIHiN ALGILAMASI ve HAFIZA BELLEGi´dir.
Ucurumdan yuvarlanirken veya cöllere kum tanesinin hikayesini götürürken karisip kayboldugu serüveni kendi degerince tasiyarak saatin suyun yolun devranin yürüdügü yere götürürken taslar kayalar insana konusmaz ama, kendini duyuran seslilikleri vardir.
Isigini bulan gecenin konum koordinat ve navigasyon muhtacligini doyurup giderdikten sonra ancak ilini yolunu yurdunu yuvasini sokagini ve evini bulabilecegi, her varligin kendine özgün anlatim dili, ses tonu, karakteristik disa vuran ifade bicimi ve kendini tanimlayan telafuzu vardir.
Lehceler lisana, lisanlar insandan insana ...yürüyüp giden yol ve akip giden su gibidir.
Evet yapmaciksiz yapaysiz kendini tanimakla basliyor, sonsuz sinirsiz evrenle tanimak ve tanismak. Yazin ki tanisalim. Yazmazsaniz da hiiiic mesele degil, buraya geip ugradikca ben sizin yerinize de yazarim.
Seve seve, sevine senine...ortalik sakine erdikten sonra saatin ücü müydü neydi, nasil ne gibi tesekkür edecegimin karsiligini INSAN GÜZELLiGiNiN alfabesi ve diliyle hem bana kapisini acan insanlara hem de onlardan sonraki kendimle basbasaligin sinirsiz sonsuz evrenine eve varincaya kadar ve evden sonra halen dahi, sayikladim ve söylendim.
istem disi tir tir titremelerin peltek halini yalpalamaktayim, erkegin daha fazla sormasina aldirmadan boy pos endami güzel kadin, ` yaz yagdiran sel sagnak gürültüsü bu birazdan diner, o vakte kadar isterseniz iceri buyurun kahve iceriz birlikte `dedigine...
Ihtiyatli ve titrek sesle sorup sorusturduklarina baktilar gördüler anladilar ki gürüldeyip yandikca simsekler..
Baktilar gidecegim yok. Hirli mi hirsiz mi dercesine bir müddet sonra kapiyi gicirdattilar..
Ormanin bitiminde tek basina büyükce bir evin garaj girisine zar zor attim kendimi. Sinyalli lamba yandi. Icerden birileri don pijame ve gecelikle camin perdesini aralayip bakindi.
Dursam bir türlü gitsem yagan silsileden göz gözü görmedigi gibi cakan simsekler arabanin önünü yanini delip geciyordu.
...ve öyle bir sakirdayip parliyordu ki simsiyah olan gecenin rengi, ormanlari ve her yeri kaybldugu yerden ardi arkasi kesilmeyen muazzam isiklandirmalarla ortaya cikarip gösterirken, yer gök birbirine giriyor silecekler iri damlalara yetisemiyordu..
Günlerdir yagmur yoktu. Yaz ki katran kaynatan sicaklikta bunaltici yagdi yagacaklarin aksamdan simsiyah bulutlari kaplayarak her yeri zindana cevirdigi belli ki gök yarilip yikilip yere patlayacakti. Yol boyunca kivrimli derelerden ormanlardan göllerden gectim. Evlerden uzakta öyle bir indi öyle bir gürledi ki...
Simsekten cok korkarim demistim ya.....birgün oturdigum yerden yaklasik yüz kilometre uzaktaki muhasebeci esmere hovardaliga gitmistim. Ikinci günden sonra bir yerde cok kalamadigim aliskanligim üzere yedik ictik kucaklastik evin yolunu tuttum.
Özgür ifadeli gercek sahsiyete aitliligin ÖZGÜN yazi diliniyse alfabenin ve kelime öbeklerin hakkini helallesebilen sahtesiz özentisiz ve samimiyete dayanarak kendi akil fikir emek zahmetiyle konusan yazan cesaretin hüner marifetidir.
Akil fikir düz mantik ters önermeli her türlü makaleler de neredeyse ALINTI YAPMAKSIZIN ele aldigi konuya derinlik yahur ifade edebilirlik kazndiramayan; ve ikinci satirinda kendilerini hemen ele veren toplama cikarma METiNCiLIGiDir.
Bu yüzden siirimiz ünlü sairlerin gerek dogudan gerek batidan cevirdiklerine hayran kaldikleri ; ve onlardan ASILANDIKLARIYLA kurak damarlarin ILHAM kaynakligini terbiye ettikleri esinlenmelerden ibaret ve ibretlik ADAPTASYONDAN öteyi gecmeyen vasatlarin tekraridir.
Zayif, hazirliksiz, birikimsiz, üretimsiz kolay teslimiyetciligin yapilandirdigi GÜDÜMLÜ topluma EMPOZE ettigi zarar ziyan, Etkilendiginden etkilenen insan tipini her türlü iradesiz tepkisiz özendigine benzesme uyusuma alistirip yapay ve yüzeysel BASMAKALIPLI bicimsellikler koklatmaktir.
Sonsuz Sinirsiz yabancilasmadan CEVRILENLERiN sinemasi resimi mimarisi müzigi ve pek coklarinda oldugu gibi, gerek DOGUDAN gerekse BATIDAN ARANJESI yapilanlara ve bakip seyrettigine TÜRKCEYi cekip cevirenlerin kendisi oyuncusu senaristi sairi yazari olur cikar.
Metinler makaleler düz yazilar siirler söylesiler konferanslar sipikerler diziciler oynayan oynamayan herkes sayesinde her katilimcinin Dil ve Kültür yozlasmasina kiralik katillik niteliginde suc ve sabika dosyasi ofisledigi bu bulantili kusnukta..
Üretmeden kendi haline birakirsa, hayatin her alaninda oldugu gibi dil de kullanilmadigi ihanetin öksüzlük vesikasi olarak deger ve anlamindan düser, üretenlerin ASIMILASYONUNA ve EROZYONUNA ugrayarak sahte dilli, yapay formatli, üstün gelene ÖZENDIRILEREK kendini degersizlestirenlerin baskalasmayi kutsal bilip inandigi yöreli yarali AGIZ YALAMASINA dönüsür.
...Cünkü dil, sadece secilmislerden pürüzsüz, sevimli, sempatik, cici, süslü, dekor ve depo abidelerinden toplama kelime haznesi veya alfabe deposu degildir. Her dilde oldugu gibi, iyilere anlam verenler kadar kötülerin de adlari isimleri ve cisimleri vardir. Kimi sözlüklerin alip kapsayamadigi kadar da coktur. Insan üretip paylastikca aidiyetinde olan her deger gibi dil de kendini bu kelime öbeklerinden artirir cogaltir .
Fakat bütün bunlar böyle olmakla birlikte verniklenip cilalandiktan sonra firinlanmaya verilmis porselen balyalari veya kalibina üflenerek sekil verilen CAM kristalleri degildir edatlar zarflar zamirler...ve diger..
Baglaclar, Edatlar, Ünlemler derkeeeeen..dilin akiciligi ve ihtiyac duydugu bu SEKIZ YAPI TASIYLA örüp dokudugu ilkeli kuralli saglam temellilikte Türk toplum dilini imar eder ve imar ettigi yapisal dokunun pürüzsüz ve kalici degerliligine islerlik kazandirirlar.
Zarflar...yer yön zaman durum miktar konum soru ...topluluguydu mesela. Zamirler kendileri isim olmaiklari halde ismin yerine vekalet eden kelime gruplariydi, sifatlar renk sekil bicim isaret...toplulugu ve öbekleriydiler.
Isim`lerse varliklara AD olan gruptandi.
Nedir ki...Filler bir is bir olus bir eylem...tarifinde anlam ve karsiligini bulanlardi.
Kelimenin Isim veya Fiil soylu olup olmadigi, ekleri ve tamamlamalari cikardiktan sonra artik bölünemeyen faket bir anlam ifade edebilen en dip köküne bakilir ve anlasilir...
Kelime gruplari da, ÖN TAKIYA veya yan yedekcilige ihtiyac duymaksizin TÜRKCE`yi anlayan, yazan, konusan, fikreden, düsünen ve kurgulayan yapisal özelligiyle SEKiZ`dir..
Bizde Alfabenin sayisi yirmi dokuz..
Baska dillerde toplumuna göre daha cok veya az Alfabe anlamada yahut ifade etmede insan iliskilerini karsilayip dengelerken ve baska toplumlarda daha cok veya azken kelime öbekleri ve guruplari...
Bizim TÜRKCE`mize fonlayan ve tonlayanlar olarak karakteristik kumastan YirMiDoKUZ`unu yeterli ve kafi gören sonsuz sinirsizligin dil ve dagarcigina topraklik eden.
ISiM ve Fiil soylu kelimeler toplami olan büyülü bilmeceyi cözmenin tükenmezlik cevheri degil midir..?
Varolasin, icinden geldigi gibi duygusal serpintilerle seslenip cagirdigin kiymetli satirlarla bir nebze olsun seni senden anlatanlarla tanismis olmanin sevincidir, ömrün seni hep degerli insanligiyin saglam yerden konusup yazan silinmez alfabelerin aidiyetiyle onurlandirsin sevgili MESUT kardesim.
Gözlerim, bir kuyu gibi, içime doğru derinleşiyor. Her bakışımda, karanlık ve boşlukla karşılaşıyorum. Gözlerim, umutsuzluğu ve yalnızlığı yansıtıyor, içimdeki yangını söndüremiyor, sadece daha da kör ediyor.
Kalbim, bir buzul gibi, içimde donmuş, duyarsız bir şekilde atıyor. Sevgiye ve şefkate olan ihtiyacım, buzlarla kaplanmış, eriyip yok olmuş gibi. Kalbim, hissizleşmiş, ölmüş bir organ gibi, varlığımı sorgulamama neden oluyor.
Dudaklarım, bir mezar gibi, içimdeki sözcükleri boğuyor. Ne kadar çırpınsam da, ne kadar haykırsam da, kendime olan nefretimle boğuluyorum. Dudaklarım, sessizliği ve ölümü yansıtıyor, içimdeki çığlıkları duyamıyor, sadece daha da derinlere gömüyor.
Ve ben, bir hayalet gibi, kendi varlığımdan şüphe duyuyorum. Kendimi bulmaya çalışırken, sadece daha da kayboluyorum. Kendimi sevmeye çalışırken, sadece daha da yabancılaşıyorum. Her adımda, daha da derinlere çekiliyorum, hiçliğe doğru kayboluyorum.
Kendinizi Nasil Bilirsiniz..? Yazin ki tanisalim. Yazmazsaniz da hiiiic mesele degil, sizin yerinize ugradikca geldikce, ben yazarim.
Elma topluyorlardi avrupanin bagbahcelerinde bizim insanlar. Cifci dil bilmeyen kadinlara stopladiklari elmalari büyük sandiklara bosaltirken elleriyle fazlaca bastirdiklari icin ezdiklerini, yövmiyelerini bu yüzden hafta boyunca alamayacaklarini küfürlü bagirtilarla sayip sövüyordu. Dayanamadim adamin yakasina yapistim. Adam gitti cifligin lüks evinden tüfegini kapti geldi. Icine mermileri sürerken ben de arabadaki tornavidaya kostum. Tornavidayi alamadan bizim insanlarimiz hepsi birden üstüme cullandi, araya girdi, elimdeki aleti aldilar. Cifcinin oglu da babasini aldi eve soktu. Biz de tasi taragi hep birlikte tolayip bize gittik. ...Haksizliga hassas yürektendi ya mesele...
Haksizliga da ugradiysam son haddine ve nefesine kadar acik yüreklilikle dayanir direnir karsi cikar tepki ve savasimini veririm.
Sana uyar miyim, ben kimim diye de kimseye sartlanmis formatlar budalaligina talip ayarlatip kendimi düüzeltsin veya düzenlesinlere sorgulatmam. Deneyimlerin birikerek büyüttügü ve kimseye haksizlik yalan hilevriya dolap dümen vicdansizlik etmemeyen özenli kisiligimde karakterlesmis ne varsa ona göre durus tavir tepki titizlik kabul sergileyerek ayiklayip elediklerimden cikarimladiklarimin onurlu sahsiyeti olmaya cabalar cirpinirim.
Tüm bunlara göserdigim ve cirpindigim titizlikten dolayi okur yazar konusur dinler sohbetlenir dünya gezerim. Beni kim nasil biliyor görüyor durumuysa ne umrumdur, ne de ilk veya son tercihim. Bu yüzden Edebiyat karistirir kurcalarken, yazdiklarimi - binde bir cok az düzeltmelerle belki- bütün harf hatasi kusuru eksigiyle oldugu gibi birakirim. Benden olup biterken sonramin muhasebesini coktam yapmisimdir cünkü.
Borcum annemedir. Babama, dedeme, ebeme, köyüme, kentime sevgili ülkeme Türklüge ve güzeller güzeli Türkiyemedir. Bunun üstündeki degerde baska alacak verecek ne bilirim ne de tanrim.
Kimsenin hakkini ziyan ve zeval etmemeye titrer cirpinirim. Insansa kusurundan ötürü sevgili ve güzeldir. Etmissem kusur büyük bir onurla telafi edemezsem en kisa yolundan ilk firsatta özür dilemeyi borc bilirim.
Sevsinler begensinlerin TAKMA KAFASINDA degilimdir hic bir sartta ve hicbir zaman. Türklügü de öyle dogdugum gibi öyle büyüttüm öyle yasiyorum öyle de yasatmaya ve yasatmaya devam edecegim.
Bu yüzden hersey beni okur, benden sorulur, bana dokunur, benimle Türklükte kendimi bulur.
ödüncü takasi kiraligi yoktur sahici ve kalici kimliklerin. Türklügünse hic yoktur. Kendi degerini bilmekle, agaclar kuslar arilar dünya zenginligini yasadigi hayatin en az digerleri kadariyla vazgecilmez yücelikte zenginlikleri bilen saglam bellek ve bilincle baskasini kendine esdeger gören...ve kimseyi ne üstün ne düskün görmeyen insanligin bizden olan kendisidir TÜRKLüK.
Bu bakimdan her türlü davranis bozuklugunu bütün ilkesel ve bilimsellik kozasinda yoran ve yoguran olarak Türklügün en temel degerlerinden olan aklin fikrin vicdanin hakkaniyetin merhametin yoigitligin dürüstlügün liyakatin emegin paylasimin barisin sayginin sevginin kisiyi kendisiyle tanismaktan baslatarak tanidigi kimlikle dünya ile tanismayi mükellef kilan onurlu ve gururlu temsil hakkiyla, ÖZGÜR IRADE ve ÖZGÜVENLi kimlik ve kisilik sahibi olma hassasiyeti, insanlik icat oldugundan beri her Türk`te vardir, mevcuttur, bende de oldugu gibi.
Sürü bagisikliginin ic güdüsel sartlandirilmalari veya kosullandirilmalari her kimligi bozdugu gibi Türklügü de bozar dagitir azaltir ve cürütür.
Bu sebeple birgün herkes burayi terk edip imrendiginin ahmagi budalasi zibil artigi yahut tükrük kusnugu kulu kölesi olsa dahi Türklük, bende ölümsüz ve sonsuz olandir.
Sadece nufus kagidinda yazili olanlarla gösterim geciskenligi yaparak kendini iskalayan tanitima sunmaktan ibaret degildir kendini tanimataki kasit. Tam tersi nufista yazili olanlarla her harfinin bedelini hayatiyla ve varligiyla ödesmeyi gerektiren özverili ve ÖZGÜVENLiLiGIN kimlik sahibi olmakla anca mümkün olandir.
Ve TÜRKLÜGÜN alt damarlarini besleyen kültür inanc ahlak görgü gelenek gibiler TÜRKLÜKTEN sonra gelen ve hic kimsenin siyasi kelepiri, din kostümlü ortam yapma bicim uydurma durum kotarma gedik örtme girdap savusturma yahut istismar serveti degildir bu kutsiyete kaynaklik eden karakteristik yapi taslari.
Bütün seceneklerden sonra elde kalanlarin en sonuncusu degildir bu kutsal kimligin adiyla saniyla TÜRKLük olan bendeki.
Karacoglan`da, Dertli`de, Emrah`larda, Seyrani`de, Yunus`da yahut Pir Sultan`larda ne vardiysa ....bende de vardir.
Ses soluk sohbet muhabbet itibarina ve ikrarina gerek divanda, gerek sedirde, gerek yolda, gerek asiklar katinda gerekse sufiler tasavvufcular itibarinda telli vurgulu nefesli yayli sazin perdenin insan dili ve toplumun bilincine kilavuzluk ettigi...
Insanlik icat oldu olali Atila`da , Alparslan`da, Osman Bey`de ve Atatürk`te ne vardiysa bende de vardir.
Insanlik icat oldu olali Mete`de ne vardiysa bende de vardir.
Insanlik icat oldu olali OGUZ´da ne vardiysa bende de aynisi vardir.
Insanlik icat oldugundan beri hic birseyle degismesi takasi ihmali veya ihaneti mümkün olmayan, ben olmadikca asla baskalasmis yabanciligin kostüm kumasinda yasayamayip diri diri can verecegime, TÜRKÜM ben..
Aksine sekillere bicimlere kostümlere sakallara biyiklara örtülere kumaslara bakmaksizin herkesi sorgulayabildigi cesaretli yüregiyle kendini de katiksiz dolaysiz kemsiz kümsüz aklin fikrin mantigin sorumlulugun ahlakin vicdanin INANDIGI GiBi yasamak esasli hesaba cekmekten gecen sapa saglam yerdir damlayi derya ile ayni degerin öznesi yahut nesnesinden bilip tanimak ve tanismak.
ben yaparim ederim agzindan üfürülüp dökülen ince kagitlara sarilmis ve BILINC ALTINI tamir ederek asimile ettigi bosluga herseyi dolduran avunup uyusmalarin baskalasmis yalniz yabancilik zavalililigina cakmak yakarak kafa dengini ve karanligin yolunu bulacagini dumanlandiran kelimeler degildir insani damla ile derya tartisinda ayni agirlikla kiymet degere saymak..
Evet öyledir ve bunda damla ile deryanin yüklendigi büyüklük deger aynidir.
Kendini tanimakla baslar diyorduk degil mi, dil devran insan ask sevgi hayat ve nicesiyle karsilikli deger dengesinde MERAK ile yol isik meydan ve menzil bulup, ilim itibar huzur dirlik toplum düzen ve ustaligi cirakliktan bilip ögrenen tanismalar ..?!
Yazmayan olursa, hiiic de mesele degil ben hepinizin yerine ugradikcea gittikce, booool bol ziyadesiyleden yazarim.
Evet...tanismak, kendini tanimakla baslayan ilklerdendir. Kimse size hayatinizin son defasina `NASIL BiLiRDiNiZ `i sormadan, yazin ki tanisalim, kimsiniz veya degil...
Takim tutmam ama, on dakka her hangi bir karsilasmayi seyrettikten sonra, macin sonucunu hemen hemen neredeyse bilir tanirim. Bunu da yillarca toz toprakta ac susuz, patlayan yerine yama yaparak bisiklet ompasiyla sisirdigimiz topun ardinca gün sicaginda yahut buz tutturan ayazda bütün gün boyunu caminin kurnasindan su icip..sinirsiz sonsuz sevincin futbol gecmisimden bilir tanirim...
Bu bakimdan somut gercekci tarafsiz özgür ve özgün bakis acisidir , sanattan siyasete, edebiyattan ilime kisiyi kendisiyle kimlik sahibi yapip karakterlestiren ana damar.
Hele de herseyin paraya söhrete hirsa ihtirasa öldürüp kanatmadik hic bir sag yerini birakmaksizin en üstün gelme yarislariyla DÖGÜSTÜRÜP BOGUSTURAN ahlakin onurun sayginin ilginin itibarin en AHLAKSIZ sekilde alinip satildigi azgin SAPKINLIKTA..eger halen dirilecek umudu varsa, etrafinda kim olup olmadigina bakmaksizin insanligini beden koyacak olan LiYAKATTiR insanligin sicilinde kayitli güc ve kuvvet.
LIYAKAT NEYSE ehlini uygulayandir hayati insanla dengeleyip degerli kilan tilsim. Bu bakimdan hic bir takim kuyrukcusu olmayip, geregini kuralini en zengin sanatsal yaniyla isleyip dokuyan hayat sipordan siyasete sanattan sahtelikten yapayliktan ve istismardan uzak iletisime her ilgilisini ve gönül sevdalisini sarsin donatsin ve geregini yerine getirsin derim.
Tüm bu sebeplerle kalabaliga karisan hic kimse olmamanin tezgahinda bogulur bunalirim. Alisveriste dahi ne ve nicin istedigini bilerek insan YUTAN giris cikislardan fazla duramam, kendimi isim biter bitmez havaya suya serine gölgeye ormana daga denize kuslara ve cümle cihan dünyasina atarim.
Kisinin agzindan dökülüp bosalanlari degil, hayatta gercek varligiyla yasayan halidir beni de kapsamina alan hayat sanat ve insanligin ölcüsü degeri dengi ve ayari.
Insan yasadigi dünyayi yanimda yöremde kim var kim yoklara bakmaksizin sorgulayip hic kimsenin sabloncu DOGMALARINA kendini rezil rüsva etmeden DÜSÜNEREK DAVRANMASI gerekir. Dil tarih cografya felsefe EDEBIYAT özgür iradeli kisiyi onurlandiran insanlik mirasiyla en az banka hesaplari da yapabilen matematik kadar önemlidir.
Hic bir takim ekip olusup parti taraftari degilim. Beyaz tebesir kara tahta siyah önlük beyaz yakalikla cocuklugumu akla fikre ilime vicdana ögrenci eden askla, Atatürk ve Türkiye Cumhuriyeti sevdalisiyim.
Bu bakimdan da böbürlenerek yüksek perdeden her hangi yolla olursa olsun elde ettigi görgüsüzlük sultasinda sürekli mal mülk serveetten dem vurup insanligini yitiren , kendi disinda herkesi asagilayan, kücümseyen, horlayan, dislayan yaratiklasmalari asla kabullenip mesru görmedim.
YASAYARAK ilim irfan sahibi olmaya TÜRKLÜGÜN karakteristik kodlarinda vardi köklerine bagli, dünyanin neresine gider gelir döner dolasirsa dolassin herkesin acta acikta kalmasina razi gelmeyen tarafinda olarak, merhameti, sefkati, sevgiyi, onuru, cesareti, adaleti, hakki , hukuku, ürettigi hayattan paylasmaya kavim kardes bilen ATA MiRASI ve insanlik serveti.
Kökten atadan beri Türküm..Ve biliyor inaniyorum ki Mevlana ilk kesfeden degildi ayaginin biri bir yerde sabit, digeri acik pergelli dünyanin her yerinde gezginlige meselesine..
Bu yüzden hic bir ekip takim taraf parti olusum girisim tespit tesisat tesis veya tayinlerin hazir kaliplastirilmis budalasi veya her kosulda takibe müsait pesisira kuyrukcusu degilimdir.
Üstü gizli kapalilik sebebiyle olsa gerektir, yuttugu ugultulu belirsizliklerle kendimin olmayan provasi bol calisilmis SALONVARi sahnelerde dekor, kostüm, figüran, sadik hizmetkar veya uslu uyumlu üdümlülügün öznesini asla giyinip yüklenmem.
Eeee, yazarsaniz tanisiriz, kimsiniz yahut degil..!
bu yüzden zamani, insanligimi , günü, toplumu ve dünyayi erteleyip ISTIFLEMEKSiZiN gecmiste yolda yürürken ezdigim karincalara ve ürküttügüm kuslra ve ayrilirken üzdügüm sevgililere büyük bir özen göstererek ve ciceklerin dahi hergün huzurunda ne büyük ve sonsuz deger olduklarinin önünde egilerel dolu dolu ve doya doya ; deyim yerindeyse hic bir dikili agacim olmaksizin özgün ve özgür bir ASKLA yasayip gidiyorum..TANISMAK kendisiyle basliyor ya sonsuz ve tükenmez olanlara..
mal mülk ve bugünü yarina erteleyerek kendine hic ugramayan ZAMAN istifleyiciligini hic sevmedim, hic sevmiyorum , hic de sevmeyecegim. Diyojen`in avuclariyla su iceni gördükten sonra elindeki son kirik dökük tasi da kaldirip kötelemesi kadar degil belki ama, ERDEMLI olmanin yollarinin hirs tamah ihtirasla kirlenip cürüdügüne KAFASI CATLAK`tan sayilan ve düsüncenin sorumlulugunu alarak dünyayi ve hatta kainati agirlik darasinda bütün celiskileriyle dengeleyenlerin kiymetli ve degerli oldugunu biliyorum.
saf temiz yumusak hosgörülü kalbim ve aklim oldugunu ismim kadar ben kendimden biliyorum Bu yüzden acisini gösteren veya can yakiniyim diyen herkes beni kolayca kandirip aldatabilir. Sayisiz tecribeyle deneyimlerin sahibiyim..fakat ezen üzen soyan sömüren insanlik disi her mahlukluga karsi da demir gibidir aklim fikrim, kalbimse dayanikli direncli sertlikle celiklesir. Korku nedir neresidir tanimam.
diler isterim ki yeryüzüne gelmis bütün insanlik, bana uzak yakinligi hic farketmeksizin ayni kardesligin ortak ailesindendir ve her insan evladi hic bir aci gözyasi kahir matem lanet esareti yasamaksizin diledigi hasretin hic kimsenin kulu köpegi olmadan özgür özgün doymus kanmis dünya güzeli hayatlarin emsali ve timsali olsun. Bu benim temel yasam felsefem, özgür inancim ve özgün hic bir sartta ugrunda ölümler olsa dahi sevincimdir.
gruplara takilip arada siliklesmeyi hic sevmem, cok gezerim, sevgilim kadin kiz haricinde hic kimseyle veya hic bir kalabalikla yol yürümem
oda koridor yahut alt üst kat lambarini dahi sigortanin sartelini indirmeden degistiremem..
yilanlarda da cok korkarim, yükseklik gittikce seviye artirirsa kenar korkuluklari olmayan damlardan veya kulelerden veya baska konumlardan kesinlikle asagilara bakamam. Ulm Katedrali`nde, Eyfel`de ve pek cok yerde dizlerim titreyerek ancak orta katlara ecel teri dökmüstüm mesela.
ki ben... simsekten cok korkarim mesela..
AHLAK, KÜLTÜR ve tüm diger toplumsal degerlerin odaklandigi cevrim carkinin da temel önergesinde yalansiz sahtesiz insan öznesinin sorumlu ve bilincli yüklemleri vardir. Buradan ayar bozmussa insan, her sey oldugundan farkli gösterme kabuk ve örtüleri altinda sonsuz kokusmus cürümüslügü besleyen hirsin kibirin kahrin lanetin bencilligin ve ihtirasin keyfiyet hükmünde kiyametler kiskirtir koparir.
ve böylece hic cekinip gocunmadan korkularini kaygilarini becerilerini tutkularini cekingelerini kaygilarini dileklerini hayallerini reddettiklerini ve kabul ettiklerini kendine güvenen ( ÖZGÜVEN ESASIYLA ) bütün acik yürekliligiyle ortaya koyabilen insanla baslar herkesce devamliligi ve sürdürülebilirligi olan iyilik güzellik birey ve toplumsal ÖRGÜ. Cünkü kendini tanimakla baslar kimligi dokuyan kisilik örgüsü. Aydin cagdas istikrarli ve itibarli toplumsa kendini bilip tanimlayabilen saygin bilgin onurlu ahlakli vicdanli ve liyakatli degerlerle ösdes, karakterlesmis kisiliklerle baslar.
Insanin kendini tanidigi gerceklik ve yakinliktan her AIDIYET toplumsalligina tanitip tanistirdigi saglam ve saglikli iletisim AGI, karsilikli degerlilik ilkesiyle sorgularken, esneme reddetme uzlasma veya anlasabilme payi ve paydasiyla akil düsünce hak hukuk vicdan gibi herkesi kapsayi hic kimseyi özel ayricalikli üstün düskün dislayan veya kayiran ihmal vihanet ve istismarlara rehin vermeyen temel degerler üzeredir.
BIRLIKTE YASAMIN temel alfabesi sayilacaak degerdeki bu saglam zeminin bireysel, yalniz, tek ve bir basina insanla cogalarak sayisi bilinmezlerin ortak yasamini cekip ceviren SOSYALLESME; birbirine hic bir yapayliga merak ve meyil salmaksizin herkesin herkesi OLDUGU GIBI tabiatindan tanidigi en yakin gelen IMECE yasamlarla mümkün olan saglamadir.
Bu ayirdimin en nitelikli belirleyen kistasi kibir böbürlenis gösteris sahtelik ve oldugundan farkli gösteren kusursuz hatasiz muntazam seckin üstün mükemmelmis gibi ilahlastirma yapayligina gitmeden eksik ve fazlalariyla insanin kendini TANIDIGI KADAR tanimlayabildigi kabulden insan icine karistirmasi gerekir.
COK KiMLIKLi olmakla COK KISILiKLI olmak arasinda derin ayirdimi olan bu kabullenis, cok kimliklilikte soy sop meslek cinsiyet grup inanc kültür ve pek coklarini bir kiside degismez karakterin zenginligi olarak artirip cogaltirken, cok kisiliklilikse ihmal ihanet istismar...her yolun yolculugunu cikar ganimet keyfiyet ve menfaat önceligine göre kiside azaltir kücültür bozar degersiz alcak ve düskün kilar.
YERGIYLe ÖVGÜ araligindaki bütün celiskileri karsilikli sorgulamalar bilinciyle süzümleyerek bir araya getirip hayatin devamini ve insanligin sürekliligini saglayarak bütünlestiren sonsuz devinimin temel yapi tasinda YÜZLESEREK kendini taniyan insanin hic bir IHANET ve ISTISMARA yer vermeksizin öznesi oldugu bütün sorumluluklara ve yüklemlere duyarlilik göstermesi, ayni kendi özgür ve özgün varligini kabullenisin kimlik bildirimidir.
Hic kimsenin olmadigi kendisiyle basbasa kalmalarin halinde durumunda dahi kendini yüzlesebilecegi akla fikre cesarete ve samimiyete yoklamasi yapilmaksizin SIGAYA cekmek, aslinda kisinin kendisiyle tanismasinin ilk adimi ve sonsuza giden ön basamagidir.
Nasil ki bembeyaz görünen hersey her sartta ön kabulün yansittigi gibi her zaman ari duru pak dogru düzgün saf ve temiz degildir, askiliklara mandallanmis elbiseler , örtüler, carsaflar, bezler, bürüncekler, havlular da, kirini pasini kendinden bütün samimiyetliligi ve gercekligiyle arindirmadikca yunup arindigini sanan insan görünümlü sentetik kumasliliktan yapmacik carsi gözdesinden baskasi degildir.
Sartlar nerden hangi yöne ve güne degisirse degissin, gerek hayirda gerek serde hic kimseyi kendi yerime ödüncüne yahut idareligine emanet etmemisimdir... ( uzunca mevzuya simdilik bu kadar )
Agladigim da cok olmustur, güldügümse agladigimin kat be kat misli. Kavurgayla kuru yemislerle, bazan yayan yapildak bazan rüzgarla koldas yoldas bura senin ora benim nerde aksam orda sabahlarla deli divaneleri üstüme giydiren hizli motorlar üstünde..
Bostanlar yolmusumdur kacak ve habersiz. Kabak bahcesinden kestiklerimle yalinayak tozlu yollarda köyden kasabaya kendi kendimi depeleyip sürmüsümdür cildirasiya bir sevinci doyurup avutmaya..
Nice ISLIKLAR calip cagirmisimdir, tek basina ve solo karsiki pencerelere ve sedirlere, gökyüzündeki dolunaydan baska sesime cigligima serili sofrasini toplayip sessizligin öte tarafina cekip giden..
Nice toprak damlarda hingilim halay sekmisimdir, ev halki tandir sonrasi soguyan külde kestane kavurup patates közlerken..
Nice basladigim yolun ucunu sonuna vardiramadan köprü yikilmis duvarlar cökmüs insanlar gelmis göcmüstür, kalan ben, giden garlar sehirler ve terminallerde.
Sahsen sevap günah hayir ser hersey dahil, hepsi birbirine bagli ve bütünlükte nice karincalari ezmisimdir yol yürürken, bayir cikarken, bag dag gezerken, nice sercelere kus ürküten lastik sapanlarla yerinden yuvasindan etmisimdir, nice gönül kirdigim olmustur ardindan üzülsem bile nafileden eder kiymeti olmayan..
Yorum Yaz
