Suzinak makamından tambur girişini dinliyorum
Sessizliğin iklimine çekilerek düşlerimle makulleşiyor ve içimi
çekiyorum
Ne kadar ah u zarım varsa, umut damlaları sabrımı zorlasa da,
hiç ses etmiyorum
Sanki bir başka mekân duygu dağlarının arasındayım, gözyaşlarımı
tutamıyorum
Sezai Karakoç geliyor aklıma, ne kadar imreniyorum
Nesir ve şiirlerini okurken, risalelerin zerk ettiği ibreti
solurken irkiliyorum
Mehmet Akif’in kanaati, heva ve heves karşısında ki edebi
nezaketiyle yoğruluyorum
Said’i Nursi hazretlerinin yamalıklı yorganı ve tiryakisi olduğu
çay ile cefaya feyz kattığına şaşıyorum
Âlimler ne eziyetler çekti, ilim için ceht etti
Derviş ve arifler himmet ve hizmet adına varlıklarından vazgeçip
erişti
Yolun istikameti belliydi, sevda kararmayan bir meşkti, aşk
zaten en aziz şerefti
Neden ve niçin gerekçeli, akıl ve vicdan nitelikli, gönül ihsan
ile mücehhez olması gerekirdi
Önyargılardan yürekler arınmalı, yeni sayfalar açılmalı
Korkuyu gönülde barındırmaktan kurtulmalı, hesap adına hakla barışık
olunmalı
Ne kadar kayıtsız katılırsak, hassasiyeti bırakırsak, ibadet
adet üzre olur, ihyası boştur
Aklın ve izanın ihtiyacı olan bilgi ve basiret zaruret olmalı,
kul, nefsi esaretten kurtulmalı
Mustafa CİLASUN