Mürekkebi bitmiş tükenmez kalem
değilim,
çünkü;
Geçmişi yaşadığım dünlerde
Tükenmeyen göz yaşlarım var benim.
Yüreğime italik harflerle dizdiğim
satırlarımın acısı olacak
İsteyipte silemediğim.
Her kelime hançer olup saplanacak
bel ki,
Biliyorum ki kanamayacak yüreğim.
Karaladığım yapraklarda da
titremeyecek ellerim,
Kurutulmuş, gül kokan cümleler yazacak
kara kalem.
El değmeyip tozlansa da raflarda,
Sevgimi saklayacağım satır aralarına.
Sana kızmıyorum kendince haklı olabilirsin
bel ki
Anlayamadım senin dilinden
Senin dilinden sevemedim.
Bir günlük bir şeydi, duygu, yada adı her
neyse,
Ne dersen de işte!
Çok sorular var sana dair cevapsız kalan,
Muammaydın öğrenemedim
Çözmeye çalıştıkça kendime dolandığım bir yumaktın.
Çıkmazlar içinde haps olduğum,
Geçiş dönemi ve Med cezirler.
Masamda yaprakları sararmış bir
defter,
Anılarımla aynı renkte solgun
dokunamıyorum…
Dokunsam dökülecek gözlerimden.
Nereden başlasam?
Olmayan hangi güzelliklerden devam etsem?
Çık çıkabilirsen içinden!
Yazdığım her kelimede,
Satırlara karışacak göz yaşlarımın şelalesi
Boğulup gideceğim bu çağlayanda.
Devrik cümlelerin altında ezileceğim bel
ki
Anlam yükleyemediğim,
Boş kelimeler kuracağım sana dair,
Noktası olmayan havada kalmış.
Yazmaya bile değmeyecek anısın eskilerden,
Siyah beyaz resimsin elimden yere düşen.
Sevgime layık biri değildin,
Belkide ben büyüttüm seni gözlerimde…
Hangimiz gideceğiz bu evden diyordun,
Sen keyfini bozma!
Ben güzel olan her şeyi sana bırakır,
Anamdan kalan eski taş plak,
Bir saksı mormenekşe onu da alır
çıkarım
Ve asla bakmam gözlerine,
Son kez…
İki kelam etmeden yüzümü çevirir giderim.
Dinle ya da dinleme,
Unuttuklarım olursa sende kalsın sakın getirme!
Görmek istemem seni
Duymak istemem sesini,
Bir peronda ya da iskelede
karşılaşırsak
Tanıma beni…
Gamze YAĞMUR