KAOTİK GEÇİŞLERDE AMORF TUTKULAR DOLAR ZAMANA...

 

Egzotik bir düzlem sanki -insan eli değmemiş

Çiğ doğalı sözler var anlatılarında cümle cümle uzayan

Ne azcık saf-

-lığı kalmış,

Ne letafet, ne zarafet..., ürküten davranışlarla

Taşa dönüşmüş insan etmez birazcık insaf

 

-Bize yabancı bu dünya üzerinde kimdir hükümran...

 

Saydam; varla yok gibi bir görünür-kaybolur matlaşmış algı

Yok yok rüyamsı çağrışımların oyalaması kesin bu

Çağcıl da denebilir yamyamca kılgı, belki düşsel erozyon...

“Yanılsama” dedim ben nihayet; iletken, eş zamanlı kayan

Işıklar üzerinde oynaşır...; de ki; füzyon...

İçine akar kaynar bir salgı

İlkesel olmayan ve öfkesel taşıl tortular

Hafif yükte kalıcı illetler taşır

 

Da/yan...

Dedim içimdeki işgalciye vakit geldi uyan

Sen, ey insan kılığında uyuyan

 

***

 

Ve ardından belleksel hatırlama

Ve ezoterik

Baskılar arasında sıkışan beynin yitirdiği

İşlevselliği geri getirmez bireyde hiçbir dürtü...

 

Yalan gerçeği yok etmez ebedi

Aksini gören var mı

 

 

Söylemleri aldatıcı olanların tarzıdır retorik

Ve alaycı

Her işte hep kolaycı…

Çoktan gitti gibi olur

Güzel şeyler... –biz; geride kalan hancı-

 

An, uçar ellerinden…

İnsandır doğar, ölür

Habersiz hayallerinden

 

 

***

 

Ve hayat, heyhat…

Çoğumuzda tepkisel yaklaşımdır görülene

Orantısal olmayan...

Çarpışmalar dağıtır nesneleri

Boşluk doğar uzaysal genleşme ardından

Kaotik geçişlerde amorf tutkular dolar zamana

Körelir anlak

 

 

İnsanda uyduruk ne çok maraz var kalp ritmini düşüren

Nitelikli tanımlamalara gereksinim duyan

 

 

Lafız- mana; İkisi de önemli...

Harfleri ve sesleri ve resimleri tekrar tekrar öğrenmenin

İnsana kattığı incelikleri

Görsel, dokunsal duyusal şölene çeviren

Merakı şişmanlatan soyut, boyut araçlar

Ve demli, hep görkemli bahçeler ki İremli

Mekânsal “boyut-aşkın” tasarımlar ertesinde

Gitmiş tamlar kahrederek yaşanana çok önce

Bize kalmış yarımlar…

 

***

 

Hani hazzı duyuran her yönüyle

Renk körü olanlara, nefes kesen, ...

Hani lâl, hani sağır, -milim milim ilerlerken a ğ ı r v a s ı t a- beden 

Aksak yürüyen ceylan bacaklı düşleri karıştıran

Ve bütün bireylere koşut imkân sağlayan

Sanat;

Resim, heykel... Gösteriler tiyatral

Uğraşılar esnasında yaşansın istirahat...

Ve kendisiyle her zaman barışık insanlarda

Yalnız saf yansımalardır ruhlara mirat…

 

 

Güneşe ve gerçeğe çamur at

Burun kıvır güzele

Hiç mi bitmez tezvirat

 

***

 

Sır dersin; o halde Yunus’a bak

-Görmeyen gözde çapak-

Gönle, ruha devamla o saf ki saf usa bak…

Tut aklını başında gönlünü sun gelene tabak tabak...

 

 

Neden sözler ağzından dökülürken itici

Neden aynadan yansır sahtelik cici, bici...

Suratın şer akarken…

 

***

 

Dal derine şeytani-gör ehveni- ey fani

İnsan olmak en evvel gerek anlamak için

Seni, beni, onları; cansızları, canları

Katıp karıştırıp yok eden bir güç var ani...

 

 

İlk peygambere “Âdem” denmesini de

Anlamaz mısın yani...

O halde kalk ayağa

Kımılda

Koş ileri

Gölgeni arkada koy

 

 

Al, “Elest’te tınmayan ruhunun” parsasını

Dünyadaki yansınla kendini bıçakla soy...

 

 

Siyah beyaz âlemi -görseli algılayan

Hangi yeti üstünde bu sayılan dünyanın

Daha net biçiminden

Daha çok anlam yükler zihne soyut ve tinsel...

 

***

 

Sonuç;

 

Günü tersten oku

Hadi, filmi başa sar

İhtirasını gizle, sihir yap acemice

Ve en etkili izi bırak belleklere sonra da sil her şeyi

Eşyayı ters gösterip

Yazıyı ters okutup

Nihayet tersliği doğruymuş diye algılat

Koy ruhunu mancınığa İbrahim’e fırlat…

İşte busun…; odun

Kimdir Nemrut…

Ve kimdir boşlukta hiçliğe tutunan ebedi madun?

 

 

Karşıtlık olsun amaç gerçeğe ve küslük

Bu çok renklilik

İçinde vuruşkan yığınlar tepişsin

Derinlik yok olsun ki ilkellik

Var ola senle birlikte

Ne malın var ne sözün pazarlayasın

O halde bana tabi olmalısın dayatmasıyla

Orta yolu siler…

Garibe, hastaya, yolcuya diş biler

Sen gibiler

Olan biteni anlamasa da kimseler

Gördük beri gel gizlenmenin faydası yok…

 

 

 

(18.05.2013 / Elazığ)

Güneri Yıldız

( Kaotik Geçişlerde Amorf Tutkular Dolar Zamana... başlıklı yazı GüneriYILDIZ tarafından 2.07.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.