.




kendi saatime takılıp düştüm
üzerimde ince şal
çok bilinmeyenli üşüdüm bu sabah 
ellerin kadar


kedi gölgesi 
indi karanlık duvara
kolumdan çalınmış dövmesi çoktan
bir mecal 


çamurlu bir dere ki sorma iki
kimseye ait olmayan
arada kadın 
saçlarını okşadı bir anda, duymadın


açtıkça yüzünü anladım karanlık
ben beyaz 
bembeyaz kuşlar geçti gözünün ucundan
kapandı perde oldukça karışık
saat beş sularında yaklaşık


bir Elif boyunca dünya
kalem ile kâğıt işte
aşk ile ağıt nasılsa öyle
oysa en temiz sen kaldın içimde 


ağacın hükmünü sürdü yüzüne 
hakim rüzgar, kırıldı
kırıldık ince ince
bütün kaldırımlar koklar mı köpekleri
ve hüzün boyunca ulama sesleri


dans eden yaşlı kadınlar
gözü yaşlı adamlar onlar, yoktular


zamanla çiçek okuyup 
gazete topladım evden rengarenk
yığın ellerime bahar


bir çırpıda silinmez ki deprem enkazı
çıkılmayan merdiven 
inilmeyen uçurumlar


resim kitapları ve kurşun kalem
ağırlığı yol boyunca
sonra manevra kabiliyeti düşlerin
dirim
her şeyi yapabilirsin mesela 
aynada yalnız kaldığında


kopmuş terazinin adaleti ne çıkar
bağla zinciri gözlerine
ağla dudağına


boynuma borç sevişmeler yine
ödünç alınmış gün kesitleri falan
anlamsızca dövüşürler şehrin ışıkları 
gecenin iğne ucunda


biraz umut besledik aslında
gün ışığından 
biraz daha faydalanmak için
hazır uyanmışken kesif uykudan


bütün olup biten bu işte
yaşamı yeniden sever gibi sundu elime
simidini ikiye böldü çocuk
yedik afiyetle
bir açık bir demli çay
sevdim onu, büyük mutluluk




.

( Takma Yürekler Sergisi başlıklı yazı NeclaKezbanT tarafından 7.07.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.