1 Nekahetsiz Bir Hastalık Bırakacaksın Belki De Elinde Olmadan...

NEKAHETSİZ BİR HASTALIK BIRAKACAKSIN BELKİ DE ELİNDE OLMADAN...

 

Hangi şehrin varoşundan süzülür hangi bahar 

Hangi çağ altın olur; nerde bulur ve taşır söyleyin hangi birey

İhtiyaç hissettikçe dağıtır azar azar

İçte huşuu kalple güle güler hangi bey

Hangi vasat duyguyla nakışlanmış sözleri

Yansıtacak hangi ayna gerçeğin perdesine acaba hangi sırla

***

 

Kim neden alınacak, neye kızacak... devam ederken yaşamaya

–İkilemler ikliminde eliyle yaptığına tazim ile yüz sürerken…-

 

Şu kısacık nefeslenmede kim; kime küsecek bilemedim

                                                                Dert değil...

 

 

Asl’olan şey gerçeği haykırmak olmalı

Anlam katmak amaçsa hayata...

“Söz” dökülsün hayır ile çağrışım yapsın yürek

Ben öldüm, öldüm ben… yaşayanlara deyin

Beni benle kararak arta kalanla yiyin

Nasılsa dilim lâl

Hakkım herkese helal

***

 

 

Ne çok d/ilenen var Rab’den ilkelliği şifa diye

Rastlarsak sözü em diye ısıtarak sürek

Dile bizden olsun hediye

 

 

Karışık duygular ki üst üste ve yan yana armonik

Bir düzenle istiflensin sinende

Gör ki farklı algılarla

Çekim merkezi olan şehir dolar ufkuna

Uzun yaşar iz bırakır senden sonraya...

Ölüme mahkûm edilmeden sen garip yargılamalarla

 

 

Torunlarına güleç

Ya bir aşk; platonik

Ya da çok şey ironik...

Nekahetsiz bir hastalık -ebedi dost- kronik

                                Bırakacaksın belki de elinde olmadan...

 

 

Kararında heyecan tavında bir sükûnet

Dileyen arzusuna vasıl olur...

Her yüzde fark edilir az da olsa bir gönenç

***

 

 

Kendisine en uygun en saf ortamı tesadüfen bulacak

İçten arzulayanlar kuşlar ile uçmayı

Balıklarla yüzmeyi

Rüzgâr ile gezmeyi...

...Nasılsa

“Göklerde göksel düzen, var”

Göklerde örülmez temelsiz duvar

Yok diyen var, inanma göklerin kapılarını açan kodu var

Mevcudatı okutan geçerli barkodu var

***

 

Belki bir gün gelecek anlatılar savaşsız,

Bolluk içinde geçen bir zaman diliminde

-Say masalda

Gün sayma salda giderken su üstünde sakince

Renkler, şekiller ile karışık hayaller kurarak

Ve susuz kalmış beyinlerde

Süngerimsi...

Sürüngenler gömlek değiştirecek kırsalda…

Ürkmeden –saf ve yalın bir halde uçanlar konup dinlenecek dalda

Dolacak her şehir

İkirciksiz donanımlı ustaları her yandan

Kendine çeker şehir

 

Her köşede bir şenlik meydanlar tıka-basa

Çocuklar var oynayan

Ve gençler ellerinde kitaplar beri yanda görsel

Gösterimde ne çok sa(lta)nat var

Ağaç dikmek yasak böyle diyor(muş) yasa

***

 

 

Ve bir tuval önünde dingin bir ressam

Eski dönemlerden kalma çeşmelerden gibi sanat fışkırır çağa yeni

Anlayışlar betimleyen ve gelecek aktaran

Mutlu, mesut insanlar var tuvalde bağdaş kurmuş…

 

 

Bir tuvali boyayla darbe darbe fırçala

Fırçalar çeşit çeşit

Bakma anlamaya koyulma çizgileri

Yaşarken doğaçlama yap

Kafa yorma sadece sözlerimi işit

 

 

Bulunduğun hal

Nereye baksan kaba dikitsel

Ki anıtsal olduğu söylenen şeylerle dolu mekânların

Garip, efsunlu, çok katmanlı,

Ve tin-karmaşık oluşu cezbetmesin seni

 

 

Sanma ki herkes egoist

De ki; insanlık hali “istekler pek doğaldır”

Kazan kaldır...

Konuş paldır-küldür bir gezi yap turistik

İçsel, dışsal, betimsel karmaşa ufkunda

Tanımlamalar olsa da agnostik

 

 

Dur biraz, düşün…

Heba olmadan umutların,

Hükmetmesin sana yalancı düşün

 

 

Ve aldırma esen yelin her yönden gelişine

Çizdiğin o büyücek resme dal

Şekil senden...

Çekil benden...

Yine karmaşaya bulanmış şehre kaç

Gör bak kimler neye, ne kadar da aç…

***

 

 

Şimdi acılar yüzeye vurdu ondan söylerim kurgusuz

Kış dondurdu yaz kavurdu

Her taraftan tutukluyum ah! Sorgusuz...  

Ve sualsiz dilim-gözüm bağlı halde gidiyorum rastgele

Atılan tekmelerin altında ödüyorum günahını insanlığın

Gam değil ruhum özgürlüğe aşina nasılsa...

 

 

Malum, altın suyuna batırılmış bir çakma çağ

Getirisi sarmal zeka yanıltmacılarıyla

Avunurken görmeyiz

Arka plan çok farklı

 

 

Övündüğümüz eskiyi yıkarken birer birer

Nemalanmak olmuş bizde kaçınılmaz gizli emel

Atılır bu zamanda ne çok alan ağaçsız koyulurken yerine bozuk temel

 

 

Görmez yeni kuşaklar bir kere dahi tatmaz

Hazzı ve yatmaz

Uzanmaz kurşuni deniz yansılı kıyılarda

İçinden gelen o saf o dingin duyguları

Özgür bırakmaz

 

 

Yoksa plansızlık ile bir çarpıklık mı sırıtacak

Bundan böyle şehirde

Sanat diye

 

Adı; cehalet...

  

 

 

(20.05.2013 / Elazığ)

Güneri Yıldız

 

( Nekahetsiz Bir Hastalık Bırakacaksın Belki De Elinde Olmadan... başlıklı yazı GüneriYILDIZ tarafından 1.08.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.