Bir garip yolcuyum ömrüm çileli.

Nazlı yar gelmez yanıma yüreğim yaralı.

Aşkın damlası düşer mi yüreğine yar.

Bir diken gibi yüreğime batma yar gel de beni sar.

 

Hayalimde hep gülüşün kanatlanır gamzeli.

Gözlerim yaşlı ağlarım, esen hüznün yelinde çileli.

Gönül bahçemde daldım hayalinle engin denizlere.

Gelecek günlerin sessiz son yelkeninde yol alırken sensizliklere.

 

Esir eden aşkın yüreğinde ben sana tutkun.

Sana esaret yüreğim aşkın vuslatını bekler suskun.

Asude gözlerinin sahilinde gün sayarken vuslata,

bezgin hislerim aşkına tutkun.

Ruhumun hayatımın gönül perdesi sen, aralanırken sessizce,

küskün gönlüm kör tutsak ihtirasının derinliğinde, hortlayan bir canavar.

 

Nefret isyan gözlerle ben duyguların sahilinde isyan karanlığında kör.

Kara bahtlıların hazan rüzgârı eserken sinemde kor alev gel de halimi gör.

Cennet yamaçlarım ruhunun ekseninde efgan gözlerin vaveyla vaveyla.

Bundan sonra senden umut yok benim gibi sevene.

Sevmek haram olmasın bundan böyle sana ey gönlüm.

Bütün beklentileri boşa çıkmış ciddi bir ruh sefaleti içinde,

 inleyip duran ben var git gönlünce ağla.

 

 Sanki camiye sırtını dönmüş,

 kiliseden kabul alamamış aforoz olmuş gibi tökezlemişim.

 İlmin şemasına takılıp kalmış şaşkın kalmış, berzah âleminde arafda kalmışım.

Varlığını berzahta sürdüren,

mabedi bütün bütün cankeş edip devre dışı bırakılmışım.

 Bu canı cansız taşımada başka seçeneği olmayan adalet ve hakka değil,

beni şımarıklığa sevk etmiş ömrümün mahşeri vicdanın bedduasını almış,

bedbahtın ızdırabını yaşıyorum.

 

Karşılıksız sevmek ne cehennemmiş yaşayan bilir

Serazat olmayan gönlüm ah çakırkeyif olsaydı unutsaydı her şeyi

İğbirar ile geçen günlerim kanlı bir arenaya dönmese idi

 Gönlüm ifrat ile seni sevmese gönülden bağlanmasa idi

Aşk ummanında tefrit ile geride kalmadan saik olan ayrılığı yok etse idik

 

Ah ki ah  fantastik alafranga Saiklerin tesirine girmeden

Umursamazlığın derin derelerini aşırılığın korkunç uçurumları hâline getirmeden,

 akl-ı selime tutunarak, vicdanla beraberliğimizi sürdürse idik ne olurdu?

Onca emek onca önemsemek,

göz nuru düşünceyi de aşkı da içinde barındırmayan,

o korkunç levsiyata girmeyi bende denemek istercesine,

kendimi o kokuşmuş çamurun içine salıverdim sanki.

 

Biliyorum ki bu düşüncelerim sana yaban sen bunlardan habersiz

 Bense metrukâtın bıraktığı bekleyen insafsız gibi afakanında kıvranan

Buhran yörüngesinde kara deliğe düşen ızıdrabın buhranında pes eden aşık

Umarım zamana hakiki mana anlamı hakiki derinliği kazandıran aşk beni bulur

 Izdırap içinde kıvranan ruhum gönlüm her gün daha bir derinleşen,

 iştiyak ile beklentiler ile aşkın engin denizlerinde yüzer.

Umarım hayatım hep ukbâ buutlu ve öteler televvünlü  aşk ile cereyan eder

MEHMET ALUÇ

ANKARA-SİNCAN


Araf: İslam inancına göre cennet ile cehennem arasında bir yer

Serazat: Serbest ve özgür

İğbirar: Gücenme, güceniklik, kırgınlık

İfrat: Herhangi bir konuda çok ileri gitme, ölçüyü aşma, aşırı davranma, taşkınlık,

Tefrit: Herhangi bir konuda geride kalma, yeterli ölçüde olmama durumu

Saik: sebep

Levsiyata: kirli pis

Metrukât: Ölen birinin bıraktığı şeyler

Televvün: Renkten renge girme, renk değiştirme

( Kör Tutsak İhtirasının Derinliğinde başlıklı yazı kul mehmet tarafından 5.09.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.