KALİTELİ
YAŞAM POLYANNACILIKTAN ÇOK FARKLIDIR…
Kaliteli
yaşam, insanın hayatı boyunca sağlıklı, mutlu, huzurlu, keyifli ve sevgi yüklü
olmasıyla birlikte; okuyan, öğrenen, çalışan, danışan, modelleyen, paylaşan,
üreten, odaklanan, katkı sunan, destek veren ve değişimlere stratejik bir
esneklikle uyum sağlayabilen olmasını işaret eder.
Polyannacılık
ise, hayatın en büyük zorluklarını dahi pembe gözlük takarak tii ye almaktır.
Bardağın boş tarafından ziyade, dolu tarafını görerek, mevcut durumdan hoşnut
olmak ve hep iyi tarafına bakarak keyifli olmaya çalışmaktır.
Gelmiş
ve gelecek olan sorunların ve tehlikelerin sebeplerini ve doğuracağı olumsuz
sonuçların analizi ve tedbir alınması yerine; polyannacılıkta harekete geçmeden
mevcut durumun iyi yönlerine odaklanarak avunmak vardır.
Halbuki,
kaliteli yaşamın sahibine yüklediği muazzam sorumluluklar ve yükümlülükler söz
konusudur. Kaliteli yaşamın bedeli ağırdır. Sadece pembe gözlükler takarak,
hayatı ciddiye almadan mutlu olmaya çalışmak, polyannacılık olsa da, kısa süre
sonra kaliteyi darmadağın edeceği için, kaliteli yaşamın ilkelerinin dışında
kalır.
Kaliteli
yaşamda okuyarak, öğrenerek, danışarak, araştırarak, geliştirerek, paylaşarak,
sinerji ve enerji üreterek, pozitif emek ve ter akıtılarak; geçmişten dersler
alarak, geleceği planlayarak günü en iyi, verimli ve etkin bir şekilde yaşamak
varadır. Hatta akıtılan her ter de mübarek değildir. Hırsızlar da çok nitelikli
terler akıtırlar ama, kalite ölçek değerleri sıfırdır.
Polyannacılıkta,
zamanında harekete geçmemekten, gerekli tedbir ve önlemleri almamaktan ve
ihmalkarlıktan kaynaklanan bir çok problemin çözümü yerine; pembe gözlükleri
takarak, “inşallah bun da da vardır bir hayır”, “sabreden derviş muradına
erermiş”, “kaderin vardır bir bildiği” gibi, durağanlığı ve sorunlardan kaçmayı
işaret eden bir eylemsizlik mevcuttur. Pislikler halının altına süpürülme ile,
temizlik oldu sayılmaz. Var olan problemin aslında çıkarılmaması gerekirken,
çıktıktan sonra alternatiflerle çözümüne odaklanmak yerine, onu yok sayarak
keyifleri bozmamaya çalışmak, asla bir hüner değildir.
Hayatımızda
karşılaştığımız problemlerden birçoğu, kalitesiz davranış ve eylemlerimizden
kaynaklanan, kendi ellerimizle ürettiğimiz sorunlardır. Tembellik, ihmalkarlık,
sebepsiz geciktirme, duyarsız kalma, önemsememe, atalet, kötümserlik,
ümitsizlik gibi kaliteli yaşam hırsızları, kalitemizi elimizden çalmak için
sürekli pusuda bekliyorlar. Bu hırsızların panzehirleri, çalışmak, okumak,
öğrenmek, zamanında yapmak, harekete geçmek, önemsemek, iyimser yaklaşmak,
ümitvar olmak gibi kaliteli yaşam unsurlarıdır.
Kaliteli
yaşamda 50 yıl sonrasında gelmesi muhtemel bir sevimsiz hastalık için, bugünden
tedbirler almak, gerekli hassasiyeti göstermek, koruyucu ve önleyici yaşam
ilkeleri ile kucaklaşmak ve onlarla kucak kucağa yaşamak vardır.
Keyifli,
mutlu, huzurlu ve eğlenceli yaşamak da, kaliteli insan olmanın ihtiyaç duyduğu
olmazsa olmaz ilkelerdendir. Ancak bu ilkelerin yerinin zamanının, dengesinin
ve ölçüsünün çok iyi ayarlanması gerekir. Hafta sonu tatilini bir eğlence ve
işten uzaklaşma fırsatı olarak değerlendirip kantarın topuzunu kaçırarak,
pazartesi gibi güzel bir güne “sendrom” adını yüklemek, kaliteli yaşama göre
cinayettir. Bunun sebebi eğlence, keyif, dinlenme lehine ölçü ve dengeyi
kaçırıp, farkında olarak veya olmayarak, kaliteli yaşamın ilkelerinden
kaçmaktır. Pazartesi günü tekrar kalite ile yüzleşmeye geldiğimizde, kaliteli
yaşam bize çoktan küsmüş olmaktadır.
Kaliteli
yaşamda ölçü ve dengeyi kaçırmamak şartıyla, çalışma ve dinamizme verilen
kaliteli aralar ve dinlenmeler amacına uygun bir şekilde kullanıldığı zaman, kaliteli
yaşamın birer önemli unsurlarıdır. Ne zaman eğlence ve dinlenmeden geri dönmeyi
unuttuğumuz zaman veya canımız polyannacılık adına öyle istediği zaman,
kaliteli yaşam tırtıklanmaya başladı demektir.
Kaliteli
yaşamda sorunları tii ye almak yerine, onların ortaya çıkmamaları için gerekli
tedbir ve çalışmaları zamanında yapmak, kendi ellerimizle suni problemler
üretilmesini engellemek, bizim dışımızda üretilen problemlere ise, çözüm odaklı
yaklaşarak alternatifler üretmek vardır.
Kaliteli
yaşamın sorunlara yaklaşımı şöyledir:
-
Hayat bir mücadele ve sonun çözme
sürecidir. Sorunlar bilerek veya bilmeyerek sürekli üretilecektir. Onlar
kaliteli yaşam tarafından rasyonel ve etkin bir şekilde çözülerek, bilgelik
yolunun merdiven basamaklarında ilerlememiz için birer sebeptir.
-
Problemler asla stres üreterek bizleri
depresyona sürüklememelidir. Problemleri kendimiz dikkatsizliğimiz ve
eylemsizliğimizden dolayı üretmez isek, hayatın getirdiği problemleri rasyonel
bir şekilde çözümlemek, kaliteli yaşamın olmazsa olmazlarındandır.
-
Problemleri hem üretmek, hem onlardan
kaçmak ve saklanmak, görmezden gelmek, umursamazlık göstermek, onların iyi
yanlarını çoğaltmaya çalışmak, yüksek kaliteli! bahanelere ve mazeretler
üretmek, pollyannacılığın konusunu teşkil etse de, kaliteli yaşamda asla
yerleri yoktur.
-
Önemli işlerin zamanında önemsenmeyerek
gereğinin yapılmaması, (zira tembellik, atalet, cahillik, ego, kibir, bilmişlik
taslama, bahane üretme, gereksiz erteleme, bunların en yakın arkadaşlarıdır)
halinde ortaya çıkacak çok önemli problemlerin acı intikamını polyannacılık
oyunu asla ortadan kaldıramaz.
-
Sevdiğimiz bir arkadaşımıza veya
özlediğimiz bir eyleme kavuşmak gibi beklediğimiz dış etken sorunlarını çözmek
amacıyla, probleme iyi tarafından bakmak, ümitvar olmak, pozitif düşünmek,
enerji toplamak, sinerji üretmek, danışmak, paylaşmak gibi pozitif içerikli
eylemler, polyannacılık gibi görünse de, aslında kaliteli yaşamın dinamizm ve
esnekliğine işaret etmektedir.
-
Kaliteli yaşamda eğlenerek, dinlenerek,
egzersiz yaparak, müzikle ve sanatla uğraşarak, “baltayı bileyleme” yani
kendini ve ruhunu yenileyerek, daha aktif ve anlamlı eylemlere girişebilme
yakıtı olarak kullanmak vardır.
-
Baltayı bileyleme çok uzun sürmemelidir.
Aşırı bileyleme baltayı keskinlikten körlüğe götüreceği gibi, kantarın
topuzunun kaçırıldığı eğlenme, dinlenme ve lay lay lomun vereceği zararları,
polyannacılık dahi asla kurtaramaz.
-
Dinlenme ve eğlenme, işkolikliği
dengeleme, durağanlığı ortadan kaldırma, vücuda endorfin hormonları ürettirme,
rollerimiz arasındaki dengeleri koruma amacını gütmelidir.
-
Zamanında görmemezlikten gelerek, önemsemeyerek,
yok sayarak, korkarak, ciddiye almayarak, sebepsiz erteleyerek, bahane ve
mazeretler üreterek, suçlu arayarak, kendi ellerimizle besleyip büyüttüğümüz
problemlerin çözümü imkansıza yaklaştığı gibi, yüksek kaliteli yaşamımızı da
tarumar ettiği bir gerçektir.
Kaliteli
yaşam kolay değildir. Yüksek kaliteli bir bedeli vardır. Özü dinamizm, öğrenme
ve çalışmaya dayalıdır. Elbette eğlenme, dinlenme ve keyife de ihtiyaç duyar.
Bunları polyannacılık oynamak için değil, kaliteli yaşamın çimentosu olarak
kullanır. Asla lay lay lomda çakılıp kalmaz. Gerekli enerji ve yenilenmeyi
sağladıktan sonra, en kısa zamanda asli görevi ve vizyonu olan “kaliteli yaşam”a
geri döner.
Rahatına
düşkün olup, tembelliği ve durağanlığı alışkanlık haline getirenlerin, zamanla
kaliteli yaşamın hırsızlarına esir olduklarının farkında olmalıdırlar.
Polyannacı yaklaşım, kaliteli bir insanın en büyük zorluklarda dahi ümidini
kaybetmemesi, yılmaması, korkmaması, geri çekilmemesi, başarısızlığı
beslememesi gibi kutsal eylemlerine ancak katık olabilir. Bu katığın ölçüsü
kaçarsa, katkı vermekten çıkar ve problem olmaya başlar ki, ahmaklıktan ve
polyannacı yaklaşımdan kaynaklanan sorunlar kaliteli yaşamın konusuna
girmemelidir.
Selam,
sevgi ve dualarımla. 19 Kasım 2013. Saat:
14.00. Antalya
Allah’a
emanet olunuz…
Yrd.Doç.Dr.
Süleyman COŞKUNER