SARHOŞ...

 

Hava güzel, güneşliydi; çıktım evden neşe ile
Kuytu yerde biri vardı elinde bir şişe ile.

Kendi deyip gülüyordu; üstü yırtık ve sarhoştu
Çakır keyif, gam kedersiz; şivesi de hayli hoştu.

El kaldırıp selam verdi, ahbapmışız, dostuz gibi
"Sana güzel haberim var, dinle! " dedi, bu garibi.

Oyalanma, sen de koş git! Takip edip gelen sesi
Ucuzluk var az ötede; her ayın ilk pazartesi...

Pazar yeri tıklım tıklım; tezgâh dolu haslet ile
işler kesat, fiyat düşmüş; satılmıyor edep bile.

Esnaf basbas bağırıyor! "Var mı alaaan akıııl...akıl!
Kimi sessiz, vurdumduymaz, çoğu zaten bir kula kul.

Az ötede uzun kuyruk; herkes yiyor birbirini
Sebebini merak ettim; çektim kenara birini;

Sordum; dostum, göremedim, söyle, ne var o tezgâhta?
Neymiş böyle elzem olan "hayat" denen güzergâhta?

Sırasından çıktı diye, adam kızgın ve öfkeli
Baktı bön bön suratıma; dedi bana; be hey deli!

Bilmezmisin, bu devirde, makbul olan beş şey vardır
Bekledim ki ilim desin, irfan desin, ya da ardır.

Sanki mâlûm olmuş gibi; "yok...yok! " dedi, öyle değil
gözünü, bak çevrene! Neye rağbet, neye meyil?

Kaldı mı ki bilen bu dem, yol yordam ne, nedir usul?
Her sözünü zehre banıp, saydı tek tek, usul usul;

Kin ve nefret ilk ikisi, say ki yumurta ikizi
Gönüllere kök saldılar, gözde ve sözdedir izi.

"Kibir" gelir ardısıra, yanında da "yalan-dolan"
En değerli müşteridir, ikisinden hergün alan.

Geri kalan yüzde maske; o da riyâ için gerek
Bende eksik kin ve o’ydu", dedi, içini çekerek.

Gam çekmezdim, gül bahçemde açan güller hep solsaydı
Yeter ki, devir O devir, ASR-I SAADET olsaydı.

Silip gözden akan yaşı bir elinin tersi ile
"Çok direndim" dedi, amma, sonuç hüsran, hep nafile.

Şeytan güçlü, hilesi çok; günah tatlı, nefis azgın
Dedim "olsun", iraden var; bu değil ki senin yazgın.

Bir hışımla döndü geri, tezgahta mal kalmamıştı
Bu kez file bomboş idi, kin ve maske dolmamıştı.

Sevinse mi, üzülse mi, bilemez bir hal içinde
"Nasip" dedi, gülümsedi; ışık gördüm sevincinde.

Yankılandı minareden tam o anda gür bir sedâ
Davet vardı, "gel" diyordu, Rahman, Rahim olan Hüdâ.

"Bekle" dedi, hayli mahcûp, "koma beni bu dehlizde"
Çok günahkâr olsak dahi, iman ettik elbet biz de.

Sonra sustu...daldı...gitti; başı eğik, tefekkürde
Bir an baktım ağlıyordu; göz yaştaydı, dil şükürde.

Abdest ile dökülürken, hata, günah her ne varsa
"Elham" ile uyandırdı hoca bizi sarsa sarsa;

Hamd ve senâ O’na idi, O’ydu Rabbi Âlemlerin
Kâinâtın tek sahibi, ilâcı tüm elemlerin.

Hem Halıkdı hem de Malik; esirgeyen, bağışlayan
Kulluk yalnız O’na idi; kalpten geçen O’na âyan.

O’ndan diler, dileniriz; O’dur kula yardım eden
Emanettir her şey bize; en başta da can ve bu ten.

Bir vaveyla geldi önden; henüz namaz tam bitmeden
Selamladım, bir de baktım; iki büklüm, cansız beden.

Can kafesten çoktaan uçmuş; ne yapsalar artık boştu.
Son nefeste secdedeki üstü yırtık "O SARHOŞTU!"

Mecit AKTÜRK

( Sarhoş... başlıklı yazı Mecit Aktürk tarafından 20.11.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.