“KAFESTEKİ
KALP”İ OKUYUN,
KADINLARI
DAHA İYİ ANLAYACAKSINIZ
Bu
yazımda ne siyasetten, ne bir filmden, ne de herhangi bir dünya sorunundan
bahsedeceğim. Yazanların işi gücü ne olur? Tabi ki kitaplar… Kendi adıma
dünyamı dolduran, onunla keyifli bir yolculuğa çıkan ve onsuz yapamayanlardan
birisi olarak sizlere bir solukta ve severek okuduğum Kezban Şahin TAYSUN’un “Kafesteki Kalp” adlı kitabından
bahsedeceğim.
İsterseniz üzerinde kalplerle işlenmiş kitabı tanıtmadan
önce yazarından kısaca bahsedeyim. Kitabının sonunda kendisine destek verenlere
teşekkür ettikten sonra ilk kitabının 224. Sayfasının son satırlarında yazar, 1967
yılında Eskişehir’de doğduğunu, Yüksek Ziraat Mühendisi olarak görev yaptığını,
birçok öykü dalında ödüllerinin olduğunu söylerken evli ve Kardelen adında bir
kızının olduğunu da ekliyor.
Taysun’un kitabına geçmeden önce şunu samimi olarak ifade
edeyim ki, Türkiye iyi bir kadın yazarı kazanma yolunda olduğunu belirtmeden
geçemeyeceğim. “Kafesti Kalp”i okurken, her satırıyla okurunu kurgularının içine
çekmeyi sade diliyle başarmış. İlk kitap yazar için çok önemlidir. Bir bebek
gibidir. Onu okuruna sunarken itinayla
işler. En ufak ayrıntıyı kaçırmamak ve her satırın anlam kazanması için
gecesini gündüzüne katarak göz damarları çatlayıncaya kadar her satırını oya
gibi işler.
Evet, kadınlarımız… Onlara her
platformda önem verdiğimizi söyler, ancak onları siyasetimizle,
magandalığımızla zaman zaman hor görür ve demir parmaklılar ardındaki
pencerelere gizlerken o güzel değerleri, saçından ayakuçlarına kadar hep bizim
zannederiz. Oysaki tanrı onları ve doğurduklarını bize yalnızca korumak ve
kollamak için emanet vermiştir. İşte kitabın yazarı Kezban hanımefendi sizi Gülşen’in
evliliğe adım atışından ikinci evliliğine giden süreçteki yaşamı Ankara ve
Antalya günlüklerinde çok değer verdiği üç büyüğü ile öylesine kurgu yapmış ki,
kitabı ilk satırlarından itibaren elinizden bırakamayacaksınız! Yazar kitabın
kahramanlarından Gülşen için derki: “… Oysa sıcak bir el dokunsa omuzlarına dağılacaktı
bulutları ya da samimi bir bakış eritecekti içindeki buz dağlarını. Şimdi
haziran sıcağında yüreği üşüyen bir gelindi o…” Kim bilir günümüzde kaç
kadın donuk bir heykel gibi yaşamın girdaplarında boğuluyordur… Ve kim bilir
kaç gelin hangi kaba bir elin yanaklarında patlayacağını ve ucuz bir kurşunun
sıcaklığında yavrularını öksüz bırakacağını nereden bilebilirdi?
Kitabın içinde üç değerli kişiyi
tanıyacaksınız. Cemal Amca, Meriç ve Emine Teyze… Bunların konuşmaları içinizi
ısıtıp, belki de yalpalayan yaşantınıza ilaç olacaktır. Bakınız Cemal Amca
neler diyor: “… Kızım insan ilişkileri çeşmeye benzer. Bize sevgilerini akıtan,
insanlara aynı içtenlikle yanıt vermeliyiz. Yoksa çeşmenin suyu kesiliverir.
Eğer biri seni çeşme yerine koyuyorsa ve akıttığın suyun değerini bilmiyorsa
kapat kurnayı, akmasın boş yere…”
Kafesteki Kalp’i okurken zaman zaman hüzünlenecek,
zaman zamanda gülümseyeceksiniz. Kitapta Hacı Ferit Amca var ki, bakın onu
nasıl kandırıyorlar. Not aldığım bölümü aynen veriyorum: “Hacı Ferit Amca çok dindardı.
Torununun sinemaya gitmesine asla müsaade etmezdi. Ama olayı çözmüşlerdi bir
şekilde filmin gerçek adı sayesinde.
“Dede biz çok güzel bir filme
gideceğiz arkadaşımla
“Ne filmi böyle gızım
“Müslüman filmi”
“Kim oynuyor?”
“Orhan Gencebay dede!”
“Filmin adı ne?”
“Yarabbim!”
“Tamam, o zaman gidin yavrum sevaba
girin”
Taysun’un kitabını okuduktan sonra
tekrar kitabın kapağına bakıp: “Türkiye’de
Kadının adı var mı?” diye sistemi yargılayacaksınız. “Kadın neden tek
başına özgürce dışarı çıkamaz, eğlenemez ve toplumca baskı yer?” diye dudak
bükeceksiniz!
Gelin Gülşen’in kızına yazdıklarından
sonra kitabı tanıtmaya son vereyim ve en kısa zamanda edinerek okumanızı
şiddetle tavsiye ediyorum. Yazarı bir kez daha tebrik ediyor, birçok eseriyle
edebiyatımızın seçkin bir yerinde yıllar boyu iz bırakacağına da şimdiden
inanıyorum.
Gülşen’den kızına: “… Ben
mutlu olmayı geç de olsa öğrendim kızım. Beni tüm katmanlarımla seven insanlar
sayesinde. Sonra yakaladığım değerleri kaybetmemek için hep çaba içinde oldum.
Sevdiklerime özen gösterdim. Kötülerimle ise harcı kendi doğrularım olan bir
duvar ördüm. Mutluluğun hammaddesi birkaç güzel davranıştır. İçinde sevgi,
saygı, hoşgörü, özveri ve güven olan. İşte bu yüzden bunları bulduğun insanda
dur; fakat sahtesinden ayırt etmek için sabırlı ol”
Keyifli okumalar diliyorum.
Ertuğrul
Erdoğan
Aralık
2013/Bursa
www.erdoganlaedebiyat.com