KALİTELİ
YAŞAMDA “KURBAN ROLÜ OYNAMA”NIN YERİ
Kurban
rolü oynamak, kişinin bilerek veya bilmeyerek yapmış olduğu bir hata sonucunda
kendisini çevresini cezalandırmasıdır. Söz konusu cezalandırmanın birçok çeşidi
vardır. “Ben bu hatayı yapmamalıydım, nasıl yaptım, bir türlü anlamıyorum”.
“Kendimi asla affetmeyeceğim”. “Yaptığım hatanın cezasını mutlaka çekmeliyim”. “Bu
hatama sebep olanları bulup cezalandırılmalarını sağlamalıyım”. Gibi sözlü
olumsuz düşünceler beslenebileceği gibi; “kafayı duvara vurarak”, “cama yumruk
atarak”, “çevreye zararlar vererek”, “başkalarına saldırarak”, olumsuz fiili
eylemlere de başvurulabilir.
Kaliteli
yaşamda kurban rolü oynamanın yeri yoktur. Zira kurban rolü oynamak kaliteli
insan olmayı sağlayan faktörleri dümura uğratır. Bu çeşit olumsuz eylemler,
kaliteli yaşama zarar verdiği gibi, insanın bireysel kalitesini de hızlı bir
şekilde aşağıya doğru çeker.
Kurban
rolü oynamaya sebep olan hataları iyice analiz edersek, hatasız kulun olmadığı,
herkesin irili ufaklı hata yapabileceği, hatadan münezzeh tek Allah’ü Teala’nın
olduğu gerçeğini, idrak etmemiz yerinde olacaktır. Üstelik, hiçbir kimsenin
hata yapmadan öğrenemeyeceğini de iyi bilmemiz gerekir.
Herhangi
bir işe yeni başlayanlar, o işi hakkıyla öğrenene kadar, sayısız hatalar
yaparlar. Daha doğrusu, makul hatalar yapmak, öğrenme ve ustalaşma sürecinin
olmazsa olmazlarındandır. Önemli olan, hatanın fütursuzca tekrarlanmamasıdır.
Eğer,
hatalar yeterince bilgi toplamamaktan, gerektiği yerlere danışmamaktan,
tembellikten, ihmalkarlıktan, sebepsiz ertelemekten, gönülsüz ve isteksiz iş
yapmaktan, işe direnmekten, kasıttan, acemilikten ve beceriksizlikte ısrardan
kaynaklanıyorsa; hata yapma özgürlüğümüzü hovardaca kullanıyoruz demektir.
Evvel
emirde hata yapmamak için gerekli tedbir, dikkat ve özenin gösterilmesi
gerekmektedir. Konu ile ilgili gerekli bilgiler en iyi bir şekilde zamanında
toplanmalı ve öğrenilmeli, danışılacak olan usta ve bilgili kişilere zamanında
danışılmalı, gerekli alet ve edevat sağlanmalı, etkin ve yeterli süre
ayarlanmalı, iş esnasında azami dikkat ve özen gösterilmelidir. Yani çalışan
ustalaşmak ve profesyonelleşmek için üzerine düşen sorumlulukları zamanında
yerine getirmelidir.
Zamanında gerekli tedbirler alınıp, azami
özen ve dikkat gösterildikten sonra, işin özünden ve kompleksliğinden
kaynaklanan hatalar yine de olabilecektir. Hele hele işin doğası gereği, icat
ve buluşlar için yapılması gereken sayısız deneyler ise, asla hata olarak
değerlendirilmemeli, buluş ve öğrenme sürecinin bir gereği olarak ele
alınmalıdır.
Her türlü
dikkat, tedbir ve özene rağmen yine de bilerek veya bilmeyerek hatalar
olabilecektir. Özellikle işin tam çıkması ve sonuca ulaşılmasının beklendiği
anlardaki son olumsuzluklar, kişiyi kurban rolü oynamaya daha çok cezbedebilir.
Her ne sebeple
olursa olsun, kurban rolü oynayarak, olumsuz bir moda girme, kendine ve çevreye
maddi ve manevi zararlar verme, güç-cesaret-heyecan ve odaklanmayı bertaraf
etme, kaliteli bir insanın yapacağı eylemler değildir.
Olan olmuştur,
olmasa daha iyiydi… Her türlü özene rağmen yine de hata ve kusur ortaya
çıktıysa, yapılması gereken asla kurban rolü oynayarak, sürece ket vurmak
değildir.
-
Öğrenme ve ustalaşma sürecinde mutlaka
hataların olabileceği.
-
Önceki ustaların bu hale gelinceye kadar
birçok hataları yaptıkları.
-
Makul hataların öğrenme ve
profesyonelleşmenin merdiven basamakları olduğu.
-
Hatasız hiçbir kulun olamayacağı.
Gerçekleri göz
önüne alınarak; “bunda da vardır bir hayır” diyerek, “sizin şer
zannettiklerinizde dahi hayır vardır, siz bilemezsiniz” dini düsturunun
ışığında, hatalardan dersler çıkarılarak, hiçbir yere maddi ve manevi zarar
vermeden, bilgeleşme yoluna devam etmek gerekir.
Kurban rolü
oynamak ile affetme ve hoş görme güzellikleri arasında sıkı bir ilişki vardır.
Şöyle ki, affetme ve hoş görmenin olmadığı, sert ve cezalandırıcı bir yönetim
şeklinin olduğu sistemlerde, hata yapan ceza görme, horlanma ve aşağılanma korkusundan
dolayı, kurban rolü oynamayı tercih ederek, kendi cezasını amirinden önce
vermeye kalkmaktadır. Halbuki, şeffaf yönetimi uygulayan, makul hataları
affeden, hataları öğrenme ve gelişme sürecinin bir gereği olarak gören yönetim
sistemlerinde, hata yapanı korkutmak, ürkütme ve cezalandırmak yoktur.
Korku üzerine
kurulu bir yönetimde, çalışanlar üzerinde ilave bir baskı unsuru olacağı için,
kişiler hata yapıp yapmamaktan ziyade, hata yaparlarsa uğrayacakları sertliği
düşündüklerinden, hata yapma ihtimalleri de o derece artacaktır.
Yapılan her
hatanın cezalandırıldığı sistemlerde ise, hata yapma korkusu ve gerginliği,
çalışma sükunetini ve huzurunu ortadan kaldıracak ve ilave hatalara davetiye
çıkaracaktır.
Çalışanların
veya herhangi bir sistemin üyelerinin hataları neticesinde kurban rolü oynamalarının
önüne geçmek için; affedici, yardım edici, yol gösterici, cesaretlendirici,
motive edici, sevgi ve saygıya dayanan, paylaşımcı ve katılımcı bir yönetim
anlayışının uygulanması kaçınılmazdır.
Her ne şekilde
olursa olsun bir hata ile karşılaşıldığı zaman, karşımıza çözümlenmesi gereken
bir problem çıktı demektir. İki yanı keskin bir bıçakla karşı karşıyayız. Hem
beklediğimiz ve olması gereken iş, yapılan hatadan dolayı ortaya çıkmadı, hem
de, hata bizi kurban rolü oynamaya veya bu rolden sağlıklı bir şekilde çıkmaya
mecbur kıldı. İşte şimdi kurban rolü oynayarak, kendimize ve çevremize maddi ve
manevi zararlar vermek, mevcut enerji ve sinerjimizi de alıp götürecek,
moralimizi sıfıra indirecek ve sorunları amip gibi çoğaltacaktır. Gerek
kendimize vereceğimiz zararlar, gerekse çevremize vereceğimiz negatif sunumlar,
mevcut problemi arttırmaktan başka hiçbir işe yaramayacaktır.
Halbuki zaman, sakin,
sabırlı, sükunetli, dikkatli ve etkin olmak zamanıdır. Hatamızı telafi ederek,
süreci durağanlıktan kurtarmak ve problemi çözmek için, sahip olduğumuzdan daha
fazla enerji, sinerji, güç, sükunet ve akıla ihtiyacımız vardır. Kurban rolü
oynamak ise, sahip olduğumuz enerji ve imkanları dahi elimizden alıp götürerek
sayısız zararlar verebilecektir.
Ahmakça
tekrarlanmayan hatalar, azami dikkati gösterdikten sonra ortaya çıkan
olumsuzluklar, öğrenme, ustalaşma, profesyonelleşme ve bilgelik yolunun
merdiven basamakları olduğu asla unutulmamalıdır. Hatalar bizi yıldırmamalı,
geriye döndürmemeli, ertelettirmemeli, işleri biriktirtmemeli, caydırmamalı,
ümitsizleştirmemeli ve karamsarlığa düşürmemelidir.
Affetme ve hoş görme,
yüksek kaliteli bir yaşamın ve kaliteli bir insan olmanın en önemli
faktörlerindendir. Bunların zıddı, korkutma, cezalandırma ve intikam almadır.
Bunlar ise yüksek kaliteli bir yaşamın en büyük hırsızlarındandır.
Bireylere
çalışma hayatlarında ve günlük yaşamlarında kurban rolü oynamaya sebebiyet
verecek negatif uygulamalarda bulunulmamalıdır. Öğrenmeye, gelişmeye,
paylaşmaya, öğretmeye, destek vermeye, dayanışmaya, affetmeye, hoş görmeye,
odaklanmaya dayalı bir pozitif atmosfer sunulmalıdır. Kurban rolü oynandığı zaman,
öncelikle kişinin kendisine, çalışma
ortamına, iş arkadaşlarına, patrona, iç ve dış çevreye hesap edilmesi zor
zararlar vereceği asla unutulmamalıdır.
Selam, sevgi ve
dualarımla… Allah’a emanet olunuz…
26 Aralık
Perşembe. Saat: 18.00. Antalya
Yrd.Doç.Dr.
Süleyman COŞKUNER