Eski zamanların ezgisiymiş gibi
Lanetler okuyarak
kaybolduğun kentin çıkmaz sokaklarında
Kara gecenin hüzün kaplı karasında
En deruni halimle
Ümitsiz yalvarışların
kuytusundayım
İntihar çiçekleri boy verirken dudaklarında
Korku dolu düşlerin
uykusundayım
Vardığın sahilde
Bütün gemileri yakıp
gittin
Bir mum gibi tükendin
gönlümde
Bittin bittin
Münzevi bir derviş
edasıyla
Asırlarca terk
edilmiş mabetlerde umut güderken
Sessizliğin koynunda
Onulmaz sensizlik
yaşarım
Sarhoş bulutların
kirli beyazında
Gidişin bütün
ümitlerimi yerle yeksan ederken
Her dem vurgun yerim
sabahın deli ayazında
Vardığın sahilde
Bütün gemileri yakıp
gittin
Tükenmez ümittin
içimde
Bittin bittin
Yaralı bir kuş misali
Deniz yine çırpınıp
durur mevsim kış ertesi
Ağaran saçlarım,
kirli sakalımla
Ben burada kırık bir
sal gibi yaşayacağım
Sevda denen tiyatroda
Mutlu hayallerin
kapalıyken perdesi
Yalnızlığı apolet
gibi ruhumda taşıyacağım
Vardığın sahilde
Bütün gemileri yakıp
gittin
Tükenmez ümittin
içimde
Bittin bittin
Gidişinle sararan sayfalardan
Mülteci şiirlerdi
ruhumu tutsak eden
Çizgi çizgi satırlar
toplama kampıydı kelimelerime
Azat beklemeden
burada böylece duracağım
En kadim kilitleri
vururken lal dudaklarıma
Adının hiçbir harfini
dillendirmeden
Sana dair şiirlere
darağaçları kuracağım
Muhammed Mehmet Gül