sevda yanılgısından yeni çıkıyordu mecnun heykeli

kaba saba şehirlerin iskeletine tüneyen akbaba
dışkı boyunu ölçüyordu hatıralarının

büyük laf et ama
büyük konuşma diyordu
cilalı aşk devrine..

henüz paşa olmamıştı
tatlı sert rüzgâr estiğinde
ahh haydar derdi annem
dönüşsüz tren çığlığında doğmuştu hafız burhan
kimliğini arıyordu dramının ahşap sahnesinde
karagöz'lü afife jale
geçmişti gelecek
ironik yapılanmanın mimikleri bulundu
dümbüllü kartvizitinde
ve uzayıp gitti tren yolları..

esrik burçlarında ândım hisarı
düşlerime sakladım erguvanı
eğdi çiğdem sarısını hasret şarkıları
mehtapla gece mavisine daldı boğazın suları

aslında batık bir gemiydi kız kulesi
rotası aşk olan martıların güvertesi
ince ince süzülürdü gözlerinden
yosun tutmuş vedaların hüzün bilgisi

sızlıyordu heykelin parmakları 
sayılmıyor eski muhit adları
yanmıştı sahillerin kara sevda külliyatı 
yalnızca bir semboldü kapı'larda 
vuslatın çatlamış dudakları 
inanıyordu nazara nevi aşkın mısraları
şiirle şehir arasına yıkıldı bizansın esmer surları 

din/lendi istanbul

yaşıyorsam sebebi var dı...

( Şiir Çorbasına Bir Kent Düştü başlıklı yazı tutsak yelve tarafından 28.04.2014 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.