Emanet, "korunmak için birine ya da bir yere bırakılan eşya, insan, geri verilmek üzere alınan" gibi anlamları taşır.
Günlük yaşantılarımızda "emanet" ile iç içe yaşamakta olduğumuzun farkında değiliz.
Ama düşününce;
Genç anne yeni doğmuş bebeğine öyle bir özenle bakar ki, onu Yaradan tarafından kendisine ve ailesine emanet edilmiş bir lütuf olarak düşünüp çok sever, her türlü tehlikeye ve olumsuzluklara karşı korur.
Çocuklar emanettir anne ve babalara...
Torunlar sesli oynarlar bazen de yaptıkları gürültüyle anne ve babanın tepkisini çekerler bizim evde yaşandığı gibi, bu yüzden aralarında çatışmaya benzer bir durum oluşur. Denge görevindeki ben: "O bize Yaradan tarafından lütfedildi ve yedi yıl bekledik biz O'nu" derim ve asayiş berkemal :-))
Torunlar emanettir büyük anne ve büyük babalara...
Gelininizi çok seversiniz, kim bilir hangi uzak diyarlardan gelip ailenize dahil olmuşlardır. Soyadınızı alıp sizden biri olmuştur artık. Oğlunuza eş, torununuza anne sizin de kızınız olmuştur O.
Gönülden gönüle kurulmuş bir sevgi-saygı köprüsü üzerinde gidip gelmektesiniz artık düşüncelerinizin odağına "O bize emanet" fikri yerleşmiştir.
Gelinler emanettir kayın validelere...
Canı, bedeni hastalıklara veya olası tehlikelere karşı iyi korumalıyız. Bu can tamamen size ait mi sanırsınız? Bu can bize emanet edilmiştir Yaradan'ımız tarafından.
Sorunları çözemeyen bazı zayıf kişilikler çözümü intiharlarda aramaktadırlar. İntiharlar büyük günahlardandır. Kaldı ki o canı Allah vermiştir ve Allah alır...
Bu can bize emanettir...
Çoğumuz farkındayız, bizleri en iyi koruyan Yüce Mevlâ'dır o yüzden ayrılırken "Allah'a emanet olun" deriz.
Emanet, Osmanlıca "emin olmak, güvenilir olmak" kökünden türemiştir.
Çok eskiden, bankacılık kurumlarının henüz ihdas edilmediği zamanlarda kişiler, uzunca bir zaman kullanmayacağı para ve altınlarını şehrin en güvenilir kişisine emanet olarak verirlerdi. O kişi de kendisine bırakılan değeri, korur, talep ânında geri verirdi. Senet ve imza da yoktu var olan sadece "güven" idi. Bu ne kadar güzel bir şey...
Günümüze uyarlamak mümkün mü? Hadi canım sen de, gülmemek de elde değil :-)) Hepimizce şahit olunan olaylar varken.
Yasanmış bir "emanet" öyküsünü sizlerle paylaşmak istiyorum:
Aynı memleketten iki genç, uzak bir diyarda ve aynı yerde birlikte askerliklerini yaparlar. Bu süreçte çok samimi olmuşlardır ve teskereden sonra da arkadaşlıklarının devamına karar verirler.
Biri köyde diğeri ilçe merkezinde ikamet etmektedir.
Uzunca bir zaman geçer. Köydeki arkadaş kızını evlendirecektir. Düğüne az bir zaman kalmıştır ama köyün delikanlılardan birinin kızı kaçıracağı dedikodusu kız babasının kulağına kadar gelmiştir.
Böyle nahoş bir durumu engellemek isteyen baba, kızını asker arkadaşına götürür ve düğüne kadar misafir etmesini isteyerek onu arkadaşına "emanet" eder. Yengenin de rızası alınır.
15-20 gün çok bir zaman değil. Emin kişi olarak düşünülen kişi! farklı gözle bakmaya başlar ve çeşitli yöntemlerle fırsatı yakaladığı anda kızın, gerdek gecesinde damada sakladığı hediyeyi sıfıra indirir.
Kız babası güvenmiştir ama ev sahibi emanete hıyanet etmiştir.
Uzun süre yankılandı bu olay bizim çevrede o zamanlar...
Kızın köy tarafında neler olduğunu bilmedik ama bu tarafta adamın vefatı doğal ama çok acı oldu.
Dürüst ve güvenilir olmak, emanete hıyanet etmemek güzel insan özelliklerindendir. Son zamanlardaki dualarımda "Allah iyilerle karşılaştırsın" demekteyim.
Dilerim, sizler de dürüst ve güvenilir insanlarla karşılaşırsınız.
Selam ve sevgilerimle,
Yurdagül Alkan.