Sorma bir
senliğim tuttu ki, ifadeye kudretim yetmez.
Bir sevmişliğim
var ki alem örnek alsın.
Sana diyorum
akıllım!
Say ki aklının
alamayacağı kadar seviyorum seni.
Mantığın
ötesinde...
Tut ki dünya
kadar, derya!
Senliğim
tuttu yine, hoşuma gidiyor bu senli halim.
Sensiz
halimi daha yazmıyorum. Noktayı koyuyorum sensizliğin alnının çatısına,
yokluğunu alıp atıyorum üzerimden kapkara bir çarşaf gibi, ne varsa hüzne dair
pazar malı yapıp satıyorum. Mecnun arıyorum dertlerime!
Artık tutamazsın beni, yüreğimin lav lav sana akışını...
Gönlümün buz buz sana kayışını...
Saçlarına ak olmak istemiyorum kızdırarak seni. Artık yarının hesabını kitabını yaparak da sevmiyorum seni, bil ilan ediyorum sana bunu. Seni anlık seviyorum, bu anlık dediğim bütün anların içine sığdığı bir andır. Öyle bir sevimlik, bir esimlik değil! Bir ömürlük mesela boynuna astığın bir kolyeye Kaptan yazılı diye.
Bana Kaptan
de, Kaptanım de, aşkım de, sevdiğim de!
De ki
kanatlanıp uçayım yeryüzünden sana!
De ki
dalgalanıp durulayım okyanustan kollarına!
De ki mavi olup
döküleyim semadan yüreğine!
Ya ben sana doyamıyorum ki!
Bu ne sen açlığıdır, sen obezi olacağım. Sen
şişmanı, seve seve kilo alacağım.
Sana en orijinal
sözcüklerle ve süslü cümlelerle geliyorum. Dört nala seviyorum seni, nefes
nefese kalırcasına, nefessizlikten çatlarcasına, boyun damarlarım şişe şişe,
boyun damarlarımı jiletleye jiletleye...
Yok bunun
çaresi, yaram fitil tutmaz, merhem sarmaz, gecelerce sarıldığım ve öptüğümsün.
"Önemli olan dokunmadan hissedebilmek
ve yüreğinde sevebilmek..." diyorsun ya! Kendimi daha bir sana ait hissediyorum. Tapumu
al! Sana verimli toprak olurum. Papatyana tarla olurum. Bire bin veririm. Beni
al!
Seni
dokunmadan seviyorum ya! Bir dokunsam kalbimden korkuyorum.
Yüreğim
elimde sana gelsem ve 'Bak desem şu et
parçasına... Yer var mı Allah aşkına başkasına?' desem! O zaman inanır
mısın bana?
"Yüreğimden sevdim, hem de hiç görmeden seni koklamadan, dokunmadan... Duy
bunu ve not et yüreğine! Sen rabbimden sonra görmeden sevdiğimsin."
Yanımda
olsan ve 'Dile benden ne dilersen!'
desen...
Başımı eğsem
ve 'Kollarında uyumak istiyorum sonsuza
değin.' desem...
Ben sana masumum.
-Tam da şu an mutlu musun? dedim o yare.
-Mutluyum, dedi 'tam şu an' dedi. Ne kadar mutlu oldum, ne kadar sevindim. Dönüp de baktığımda son yıla ilk defa bu kadar mutlu ve huzurlu olduğumu gördüm.
'Senin bir gülüşüne bin takla atarım.' dedim zıplayarak havaya, sevinç
naraları atarak, ortalığı ayağa kaldırarak...
Gören deli var zannediyordu, aklını kaçırmış biri gibi bakıyorlardı bana.
Oysa sendin bütün şenliğim. İstediğim sendin.
Masumdum sana kurnaz hiç değil!