1 Kadının Fendi

 (Gülce/Bahçe)

Kadının Fendi

 

Bu mesele aslında tarihte eskidendi

Kadın fendi neslinde bir cini bile yendi

 

Bu öykü gerçek midir orasını bilemem  

Bir huysuz kadın varmış kimselere dilemem 

Başına gelen olsa ağlarım da gülemem 

Bu mesele aslında tarihte eskidendi

 

Sabah akşam dırdırda kocasını didikler 

Söyleyecek söz yoksa tavuk gibi gıdaklar

Makinalı tüfekmiş silah gibi dudaklar

Kadın fendi neslinde bir cini bile yendi

 

Adam dağlarda Çoban

Çoban garip sessizmiş

Sessizmiş çıkmaz sesi

Sesi zürafa gibi; duyulmazmış nefesi

Nefesi de kesilmiş gelince eve gelin

Gelin görün kadını anlatmağa örnek yok

Yoktan-vardan anlamaz açgözlüymüş üstelik

Üstelik bir de şirret acı sözlüymüş dilden

Dilden-dile yayılmış adamın vaziyeti

Vaziyeti anlatmış el açıp da Rabbine

Rabbine sunmuş derdi çektiği eziyeti

 

Aziz Rabbim görensin

Kaderleri örensin

Ya kurtar bu garibi

Ya da güç ver dirensin

 

Dua-dua üstüne

Yıllar geçmiş aradan

Devam etmiş kastına

İllet etmiş karıdan

 

Zavallı hali naçar Çoban koyun güderken

Başka bir yayla seçer burda ot azdır derken

Çok da uzak bir yermiş gitmezmiş kimsecikler 

Varınca kilim sermiş dinlenmiş yemek yerken

 

Demiş ki suyum yetmez bir sıkıntı takınmış

Yorgunluk biter bitmez etrafına bakınmış

Bir de görmüş yamaçta bir kuyu onu bekler

Su bulmak var amaçta zaten çok da yakınmış

 

Bir koşuda varmış kuyuya:

 

Üstü kapalı kuyu yassı bir taş kapakla

Atakla çekmiş taşı alayım demiş suyu

Kuyu dibi parıldar örtüyü kaldırınca

Doldurunca kapamış terbiyelidir huyu

                

Çoban eve dönünce hadiseyi anlatmış

Çınlatmış ortalığı karısı aç gözüyle

Sözüyle de kuyuda hazine vardır demiş

Yemiş-yemiş çobanın başını dara komuş

 

Karısının aklına kuyu etmiş çıbanı

Çobanı katmış öne düşmüşler dağa-yola

Yola-yola adamın aklını almış baştan

Baştan söylemiştim ya bu kadın gelmez yola

 

Derken

Varmışlar kuyunun başına:

 

Kuyuya indirirken beline ip bağlamış

Kadın aşağı inmiş hem de en dibe kadar

Çoban tutmuş ucundan Eşe yardım sağlamış

İp birden kaçmış elden işte bu olmuş kader

 

Çoban etmiş illallah karısını paylayıp

Yeter senden çektiğim kal da geber inşallah

Örter kapağı birden işte böyle söyleyip

Dönüp de gelir eve ağzı sıkı maşallah

 

Günleri böyle geçer huzurluymuş sofrası

Kurtulmuş ya köylüler Cadı zaten hakirmiş

Komşular da sormamış kimsenin çıkmaz sesi

Uzun lafın kısası İçten-içe şükürmüş...

                                                                      

Aradan çok uzunca bir süre geçti derken

Yine de meraktadır aklı kuyuda bazen

Yerken içini şüphe kurtulsa da karıdan

Yazan kader olunca bir kurt düşmüş beyine

 

Uyanmış uykusundan gecenin bir yarısı

Yaman bir düşüncede gitmeğe karar vermiş

Karısı ne durumda üzerini giyinmiş

Durmuş yola koyulmuş hiç geçirmeden zaman

 

Sabah gün ışırken varmış kuyuya

Kuyunun üzerindeki taşı hafifçe

Yana iterek içeriye bakmağa çalışırken

                                       

Kuyudan bir cin çıkar Allah şükür diyerek

Taşı iter süratle kuyuyu hemen kapar

Eğerek başcağzını selam verir koyudan

Öper çobanı sarıp akıtıp sevinç yaşı

 

Öylesine kalır çoban çıkaramaz bir mana

Şaşkınca bir bakışla süzer cinin halini

Sana ne yaptım da sevindin söylesene

Selini akıtırsın gözlerinden taşkınca

 

Diyerek bir sual edince

Cin:

                                        

Yıllar yılı burada saklanmıştım günahtan

Ermek için murada bahşedilen felahtan

Geldi bir cadı kadın altı ay kadar önce

Dedim çare nerede beter çıktı her ahtan

 

Tövbemi tuttum yine sabır ile sakındım

Dert ile yandı sine çaresizce bakındım

Yemin ettim kim gelip bu kapağı ınca

Ne dese kendisine bahşetmeği çok andım

 

İşte durum bu senin için yapmamı istediğin bir şey varsa emrin olur

Dile benden ne dilersen demiş

 

                                        Ben bir garip çobanım baharım geçti gitti

                                        Sürerim bu dönemde şu ömrümün yazını

                                        Bizim memlekette varlı bir sultan yaşar  

                                        Gelin almak isterim işte onun kızını

 

Baharım naçar geçti nasıl oldu hiç sorma

Mutlu sürmek isterim hayatımın güzünü

Sakın ha soru sorma bu da sana bir şartım

Umarım mert birisin ve tutarsın sözünü

 

                                        Cin demiş ki kolaydır alırız prensesi

                                        Bir ince oyun yapar kırarız her nazını

                                        Ben onu hasta eder cinletirim dellenir

                                        Sen gelip sağ edersin olur nikâh izini

 

Bir şey anlamaz garip

Çok şaşırır bu lafa

Sualle cevap verip

Der ki anlat bu safa

 

Avcı avını kollar

Olmasın sakın tuzak

Zaten haram bu yollar

Cincilik bana uzak

 

                            Gülümsemiş Cin ona demiş bak anlasana

                            Ben kızı delirtirim kolaydır bu iş bana

                            Kimseler derman olmaz Allah’ın izni ile

                             Babası çare desin kızına yana yana

Hekimler türlü yolu denesinler nafile

Biraz sabır ederek sıranı sakla sona

Sultana şart söylersin nikâhı ödül ile

Dersin sağlık bulunca ben talibim kızına

                            Seni gelmiş görünce giderim ben rızayla

                            Yeter diye fısılda ikiletmem hiç sana

                            Mademki dostuz dedik bana şu sözü söyle

                            Kızı aldıktan sonra herkes kendi yoluna

Bir yerlerde duyarsan bir cin olayı böyle

Sakın ha gelmeyesin bil sebep benim buna

 

Çoban söz verir candan

Der ki dürüst herifim

Duysam gelmem arkandan

Ahde sadık şerifim

 

Oyunu uygulamaya koyarlar Prenses cinlenmiştir, Ülkenin dört bir yanından

Cinciler sihirbazlar hekimler gelir fakat kızı kimseler Sağlığına kavuşturamaz... En sonunda çoban saraya gelir Padişaha şartını ileri sürer Padişah böyle bir derde dermen olacak olan kişiye kızımı seve seve veririm der

Anlaşma yaptıkları gibi Çoban Cin'e fısıldar

 

                       İşte geldim ey dostum

                       Hadi bırak git kızı

                       Sana olmaz bir kastım

                       Tutarım verdim sözü

 

                       Yolların açık olsun

                       Çokça razıyım senden

                       Ömrün neşeyle dolsun

                       Bir arzun var mı benden

 

Cin cevap verir

 

Dostluğun baki bende

Arzum dürüst kalasın

Güvenim vardır sende

Bunu böyle bilesin

 

    Prenses iyileşir.

    O şaşalı düğünlerden biri yapılır. Çoban artık sarayda prens olmuştur. Mesut bahtiyar yaşamaktadır. Son derece iyi huylu olan bu çobandan olma prensten herkes memnundur.. Bu mesele dört bir yanda duyulmuştur

Bu arada, komşu ülkeden elçi gelir, komşu ülkenin Prensesi de cinlenmiştir

Kimseler onu iyileştirememiş, dahası O ülkenin Padişahı Prens'i kızını tedavi için davet etmektedir Padişah komşu ülkenin sultanı ile çok iyi dosttur

Prens'e bu işi halletmesi için ricada bulunur ancak Çoban-Prens olmaz yapamam diye tutturunca karısı bunu sebebini sorar Çoban önce anlatmak istemez Kadın bu ya o meşhur tabir ile Kocasının altından girer üstünden çıkar

ve de meseleyi anlattırır Prens her ne anlatırsa anlatsın kendisini boşamayacağına ve bu anlattıklarını kimseye anlatmayacağına söz alarak

Olanları anlatır

 

Sözümü nasıl yerim

Gitsem Cin'e ne derim

İşte böyle vaziyet

Budur benim kederim

 

Karısı biraz düşünür

Der ki sen merak etme Cin'e varınca

Böyle söyle diyerek bir akıl verir

 

Bu mesele aslında tarihte eskidendi

Kadın fendi neslinde bir cini bile yendi

 

Prens varır Ülkeye Cin içerler dostuna

Namert mi çıktın yoksa varamadım kastına

Böyle deyip prense bir azarlar üstüne

Bu mesele aslında tarihte eskidendi

 

 

Prens demiş sakin ol bir haberim var sana

Kurtulmuş kuyudaki o felaket curcuna

Haber almış yerini gelmektedir bu yana

Bu mesele aslında tarihte eskidendi

 

Cin bunları duyunca terk etmiş o diyarı  

Yine başka bir kadın vermiş ona ayarı

Hanım deyip geçmeyin bu da olsun uyarı

Kadın fendi neslinde bir cini bile yendi

 

                                       Aykıri-Cahit Telkök 21-04-2012-Belçika

 

( Kadının Fendi başlıklı yazı Aykırİ tarafından 9.10.2014 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.