Ah ah nasıl anlatsam ki aşkın  hitabını,
Baykuşlar suskun iken, güle bülbül dillenmiş.
Hangi şair yazmış ki bu aşkın kitabını,
Bakın Mecnun Kerem'e, bunlar aşktan dellenmiş.

Koca taşın altına,küçük kalbler girince,
Sevgiyle filizlenip, budaklanıp dallanır
Salkım salkım gözlerin, umutları verince,
Ne hayâller ne düşler,şarap gibi yıllanır.
 
Ferhat yaslansın diye dağları direk vermiş,
Kör kazmayla sırtına vurup kazmak mı lazım?
ALLAH sev kulum diye her kula yürek vermiş,
Seviyorum deyince o na kızmak mı lazım?

Bilmem ben neredeydim, yürü ey kulum  derken,
Yürürken kaldırım da, düz yoldan sapıyorum. 
Çürütmüşüm sağ yanı, ağrıyor solum derken,
Kör olası resmini, ağlayıp  öpüyorum. 

Ne önce, ne sonrası, aşkın masalı bitmez,
Gönül kapımı açtım, gir içeri gez diye.
Aşkıma tarih yazsan, bundan sonra fark etmez,
Bu canı toprak ettim,bas üstüne ez diye.

Gündüzlerim yas tutar, karanlığa bürünür,
Hiç yoktan hâl hatrımı, sorup giden sağolsun.
Yürü desem yürümez, ayaklarım sürünür,
Namazım da bir selam , verip giden sağolsun.

HARUN YILDIRIM
( Baykuşlar Suskun başlıklı yazı Harun Yıldırım tarafından 2.02.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.