Dünya sürgününde cennet
Hiçlik tarlasına ekilen çiçek demet demet
Seher vakitlerinde kaynayıp fokur fokur akan tuzlu pınar
Çürümüş toprakta bile kök salıp büyüyen koca çınar
Damga, pusat ve sancak
Borç batağındaki yegane alacak
Elin, dilin, belin ve kalbin beraatı
Boğulmasına ramak kalanı kurtaran kıraatı
En Sevgili'nin sevdiği vakit
Yol, kapı, anahtar ve akit
Titremesi arz ile arşın
Öyle güçlü bir doğuş ki ardından batışın
Cana can veren su
Düşmana kurulan en tatlı pusu
Dilde pelesenk, gönülde huşu
Kaf Dağı'na götürecek Simurg kuşu
Sessizlik vadisinde çınlayan ses
Her isyanı bitiren ahenkli es
Sürekli tekamül gayretindeki kainat cildinin okuma formülü
En Sevgili'nin Sevgilisinin her gün geçtiği yetmiş kapının tülü
Günde beş kere yıkadığın hırkanın sökük tamiri
Vicdan kırbacıyla nefis zaliminin terbiyeci amiri
Yakamozların oynadığı mehtaplı bir deniz gibi kendini saf addeden nefsim
Vicdanımın çığlıklarına kulak kapatıp kendinin etrafında çaresiz dönüşünü bırak
Bir elinde isyan sancağı ne kadar biat edersen et ne fark eder
Çek kendini temiz bir kağıda özür dile yaptığın harf hatalarından
Sonra dolsun kendiliğinden testin en tatlı şerbet ile
Tövbe et, tövbe et, tövbe et ki adem* var olsun
Tövbe et, tövbe et, tövbe et ki varlar hiç olsun
Silik rakamlar, karmaşık işlemler,
Bir denklem var aklımda
Tövbe et ki hep elde kalan BİR olsun...
Mehmet Şahan...