Şehir ağlar da silmez kimse gözyaşlarını.
gece her defasında bir hıçkırık sesiyle uzanır sabaha ve hiç kırıklarım var bakışıyla dillenir sorana.Hikaye bu ya güneş üzerine doğmamıştır aslında karanlığın... Öyle Mahsundur karanlık güneşi görmeyecek kadar mahsun...



ifşa ettim yalnızlığı 
ve yalnızlığın kaybolduğu sokaktayım şimdi.
kimsesiz kalmasın diye
kimseyi unutmadan yürüdüm adım adım.


Karanlığın en koyu haliydi
nefes nefese kalan kaldırımları okşadım bir bir
sokak lambalarının sıraya girdiği yolda
dokundukça sırlar döküldü aydınlandığım mahalle arasında.


sıcak mevsimin soğuk saatlerinde
dokunamıyordum kalbine tinerci çocukların
anladım ki
bir köprü kadar anaç olamadım onlara
saramadım hiç birini
silemedim göz yaşlarını


hikayenin acıklı hali bu ya
sıksan şöyle dünyanın boğazından
hangimiz daha fazla alacak edasıyla
kovalarla dururuz damlayan suların altında
dünya dedim ya
o kadar büyük
o kadar değerli
o kadar değeri bitik aslında...


O değil de
sabah olmak üzere yine
kör oldum sağır oldum uyandım
yine gecenin sağır sultanı oldum.
Duydum işittim
kimseye dillendiremedim.


yitiik kentin
bencil yosununa sarılmış zavallılarız hepimiz.
o kadar işte.
Baksan koskoca deryayız
hadi oradan!


AnKA
(A)yşe(N)ur(K)aya(A)ydoğan
( Girdab Dolu Gecenin Sinsi Yüzü başlıklı yazı Ayşenur... tarafından 8/11/2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu