Rüyalar ıslanır saçlarından
Kandan ve terden arınır geceler
Varoluşun uçlarına yürür insan
Mahreçsiz Fatihalar üfler uzaklığın pasına
Ve bölündükçe hırçınlaşır heceler
Çarmıhta bulunur kanlı bir idrak
Yağmurlar toplar diri gözyaşlarını
Çölün uçurumundan salınır ipsiz balonlar
Sabahın zarif elleriyle okşanır düşlerin mavisi
Ve virane zamana üfler baykuşlar
Çiçeklerin gözyaşını emer toprak
İyileşir dünyanın bağrındaki yaralar
Şalteri iner iblis kahkahaların
Ve göz kapaklarından sıyrılır rüyalar
Başlar dolunayın sancısı
Yırtılır yüzlere gerilen peçeler
Uyuşuk avazlar şahlanır ses tellerinde
Ve kırılır kelepçeler
Yamalı yerinden kanar hayat
Göz taşları dökülür göğ(s)ümdeki falezlerden
Bilinmez kaç pikseldir bakışın gizi
Libasını giyer ebabiller
Ve meçhule gömülür siyahın izi
Masum ironilerin gölgesi düşer akıllara
Zaferden sonra unutulur adaklar
Kibirli omurlarda şaklar ihanetin kırbacı
Ve balansını bulur sokaklar
.
.
.
.
.