Günün cazibesi ayartmasın seni.
Ne gülşende gör gülü,
Ne dalında bülbülü!
Saksıda bile olsa,
Çiçeklere bakma.
Kelebeğin kanadındaki desenler,
Gök kuşağındaki renkler,
Musikideki ahenkler,
Şiirlerdeki içli dizeler,
O gözler, 
o sözler 
ve o gülüşler,
Aldatmasın seni.
Bir güzellik gördüğünde;
Ya takılma,
Ya da bir çirkinlik ara;
Bulursun mutlaka…
Odaklan işine,
Sorunlarla boğuş, çözüm ara.
Yorulup çalışmaya verdiğinde ara,
Sarıl demli bir çaya.
Hele yanında bir sigara!
Boş ver; sağlığına tehditmiş güya!
Olsa olsa ciğerlerin mahvolur.
Sonumuz zaten ölüm;
Biraz erkenci ise ne olur?
Akşamüzeri batarken güneş,
Yanılıp da bakma denize.
Alev rengi dalgalar ayartmasın seni.
Mümkünse evine git, bir dizi izle.
Vurdulu kırdılı bir şeyler olsun.
Yoksa da, tartışma programları var ya!
Balkona çıkmak ya da sahilde dolaşmak gibi,
Kötü alışkanlıklara kapılma.
Ayın şavkı vurmuş muş,  sana ne?
Rüzgâr fısıldarmış; duyman mı gerek?
Yıldızlar göz kırparmış, görmen mi gerek?
Gir yatağına, çek yorganı!
Uyku tutmazsa koyunları say.
Olmadı ılık bir süt iç.
Daha da olmadı,
Yutuver uyku hapı…
Ya da herkes gibi sen de,
Kapıl hayatın seline.
Kim kime ne demiş,
Kim kiminleymiş.
Pazarda da fiyatlar amma uçmuş ha!
Ne olacak bu gidiş?
Trafik desen felaket.
Hükümet düşer mi acep?
Çankaya’ya kim çıkar dersin?..
Ne o? Hafif mi kaldı?
Doğru ya; sen ağır adamsındır!
Öyle ise Suriye’yi konuşuver.
İşid denen şu örgüt de neyin nesi?
Mısır’daki dramla ilgilen.
Pakistan’da bombalar patlamış.
Yine yol kesmiş PekeKe.
Ne olacak azizim böyle?
Arada ahkam kesmeyi de unutma!
Ya da boş ver be!
Bu sene evi boyatmak lazım değil mi?
Ne renk olmalı dersin?
Önemli bir konu, iyi araştırmalı.
Salondaki sehpaları değiştirmek gerekmez mi?
Bu arada tatili de atlamayalım.
Nereye gitmeli dersin?
Bak, anlamsız bulma bunları.
Bu konularla uğraş, didin.
Zamanın nasıl geçtiğini bile anlamazsın.
Benden sana nasihat.
Yabana atma!
Sonra hayat sana bir tokat atar ki,
Ne olduğunu bile anlamazsın.
Öyle bir sızlatır ki yüreğini,
Dizindeki sızıyı bile ararsın.
Hasret kalırsın uykuya.
Ne günün geçmek bilir,  ne gecelerin.
Her şey yitirir anlamını,
Hayat bile.
Kapanırsın bir dehlize.
Kendi ellerinle kazdığın bir mezar gibi.
Bedenin kalabalıklar içinde,
Sense bu karanlık izbede.
Ağlamak ister de, ağlayamazsın.
Öyle bir yaradır ki içindeki,
Dağlamak ister, dağlayamazsın.
Koparsın tüm gerçeklerden de,
Bağlamak ister, bağlayamazsın.
Hesap üstüne hesap yapar da,
Sağlamasını alır, sağlayamazsın.
Bir şeyler takılır boğazına, konuşamazsın.
Konuşmayı bırak, bazen,
Nefes bile alamazsın.
Hatıralar o kadar uzaklaşır ki, dalamazsın.
Hele hayal denilen o oyun yok mu?
Kurmak istesen de kuramazsın.
Okuduklarına, dinlediklerine, gördüklerine,
Güvenme onca bildiklerine.
Ne kadar çok şey bilsen de,
Çaresizlik nedir bilemezsin.
Eğer çok geç ise bu nasihat,
İş işten geçmiş ise,
Düşmüşsen o labirentin içine,
Çıkış arama boşuna.
Mecalsiz dizlerini zorlama.
Ne bir çıkış var, ne de bir çare!
Ancak, mucize eseri bulursan eğer,
Bana da söyle…

( Sakın Ha! başlıklı yazı halisi tarafından 9/12/2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu