Yüksek mevkilerde uzun süre görev yapmış, tanıdığım değerli bir insana iltifat tarzında bir şiir yazmıştım. Geçen gün sürpriz yaparak kendisine okudum.

Şiirin sonunda adını okuduğumda, ellerini başının arasına alarak biraz düşündükten sonra; “içinizdeki güzellikler satırlarınıza yansımış, ancak anlattıklarınız ben değilim” diyerek bu şiiri almadı.

Aslında abartılı iltifatlarla dolu bir dil kullanmamıştım. Satırlarım ölçülü ve gerçekti. O saygıdeğer insanın, anlatılanlardan daha değerli olduğunu biliyordum. Yanımızda olanlar da biliyorlardı. Şiiri niçin almadığını anlamıştım. Kalbine kibir geleceğinden korkmuştu.

İster istemez toplum olarak şu andaki durumumuz aklıma geldi. Kendisinde, olmayan hasletlerle iltifat etmeyen personeli görevden uzaklaştıran, sicilini bozan, her fırsatta şahsını öven yöneticileri düşündüm.

Amirine, eksiğini söyleyemeyen, yüzüne karşı şaşaalı ifadeler kullanarak, arkasından dedikodusunu yapan memurları hatırladım. Gerçekleri söylediği için, “dokuz köyden kovulan”, işinden olanları, sevilmeyenleri gözümün önüne getirdim.

Oysa her sayfası örnek ve ibretlerle dolu bir neslin evlatlarıyız. Yeri geldiğinde kendileriyle gurur duyduğumuz ceddimizin, ibret veren davranışlarını, “mirasa konan hayırsız evlatlar misali” har vurup harman savurduk.

Geride; kin öfke, kıskançlık, dedikodu, haset, hoşgörüsüzlük vb. vasıflarla donanmış, saygı ve sevgiden yoksun tatsız tuzsuz bir yaşantı tortusu kaldı.

Oysa Çanakkale’de, yaralanmış, acı çeken İngiliz subayını, makineli tüfek yağmuru altında, ölümü göze alarak kucaklayıp mevziiye taşıyan bizdik.

 Dedikodusunu yapan komşusuna, bir tabak üzüm göndererek, “duyduk ki sevaplarını bana vermişsin” nüktesiyle nazikçe utandıran o bilge insan bizden biriydi.

En sevdiği cins atının ayağını kasten kırarak, “öfkelensin de bana haksızlık yapsın” diye düşünen kölesini, bu suçuna karşılık “azat eden” insan da kültürümüzden biriydi.

Peki ne oldu bize? Birbirini kırmamak, üzmemek için; “nezaketin, edebin, değer vermenin” inceliklerini ustaca kullan, aşağıda kendilerinden örnekler verdiğimiz; Yunus, Mevlana, Hacı Bektaş-ı Veli benzeri şairlerimiz, ediplerimiz, düşünürlerimiz, âlimlerimiz bizlere hiç mi insanlık adına iyilik ve güzellik kırıntısı bırakmadı.

“Bir kez gönül yıktın ise, kıldığın namaz değil,
Yetmiş iki millet dahi, elin yüzün yumaz değil.”
Yunus Emre

 

“Güzel günler sɑnɑ gelmez. Sen onlara yürüyeceksin.”

“Bir mum diğer bir mumu tutuşturmakla ışığından bir şey kaybetmez.”

“Gel, gel, gel, ne olursan ol yine gel, Bizim dergâhımız ümitsizlik dergahı değildir, Yüz bin kere tövbeni bozmuş olsan da yine gel...” Mevlana

 

“Daima iyiyi, güzeli, doğruyu öğrenebilmek için okuyunuz, okutunuz.”

“Karşısındaki insanın iyi olmasını isteyen, önce kendisi iyi olmalıdır.”

“Mürüvvet, hoş görme ve affetmektir.”   Hacı Bektaş-ı Veli

 

Neden birbirimize karşı acıtan, hor gören, rencide eden en uç söylemleri seçmekten, kullanmaktan haz almaktayız.

Geçmişte; sabrımızla, mütevazı tavırlarımızla, yardımseverliğimizle, merhametimizle, şefkatimizle, hoşgörümüzle, tebessümümüzle, sevgimizle vb. güzel hasletlerimizle, bizden olmayan kültürleri hayran bırakarak, gıpta ile; “biz yapan” yaşantımız, şimdi neden; kıran, üzen, hor gören, kıskanan, öfkelendiren vb. “ötekileştiren” tavırlara dönüştü.

Unutmamak gerekir ki, güzel olan her şey, kötülüklerin, çirkinliklerin, öfkenin, kinin, hoşgörüsüzlüğün, sevgisizliğin bulunduğu yerlerden göç eder.

Böyle olan ortamlarda hiç kimse, asla mutlu olamaz. Mutluluğun olmadığı yerlerde ise; acı, hüzün, gözyaşı ve nihayetinde mutsuzluk vardır.

 

Sevgiyle kalın…

( Tadımız Kalmadı başlıklı yazı KARAM-41 tarafından 16.10.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.