Bahar bir saat gecikmeyle gelmişti. Onu gördüğüm an beklerken ki mızmızlanmam çoktan geçmişti. Öyle güzel görünüyordu ki özür dilediğinin farkında bile değildim. Şoku atlattıktan sonra sarhoşluğun etkisinden sıyrılıp ''Hoş Geldin''diyebildim sonunda. Baharsa gülüyordu'' Hoş Bulduk Sanırım seni yine heyecandan ter bastı.''dedi. Haklıydı. Sessiz ve hızlı adımlarla okulun yolunu tuttuk. Sokaktan geçen herkesin dönüp bir daha bakacağı güzellikteydi Bahar. Bir kaç kişiyi Bahar'a bakarken görüp azarladım. Bahar tatlı sert yapıyordu.'' Ya sen niye başkalarıyla tartışıyorsun.''dedi. Bende '' Ben sevdiğim kadını koruyup kollamak istiyorum'' dedim. oda '' Benim korumaya ihtiyacım yok''dedi. O an derin bir sessizlik oldu. Bahar da''Ya tamam özür dilerim. Kabalık etmek istemezdim.''dedi. Yanağıma koyduğu buseyle gönlümü aldı.


Konser için okulun bahçesini sahneye dönüştürdük. Sandalyeler dizdik. İkram da içecek olarak; kola, meyve suyu, soda vardı. Yiyecek olarak da; Karışık çerez vardı. Gelen davetliler halinden memnundu. Açıkcası bende böylesine kısa sürede okul bahçesinin bir stüdyo sahnesi gibi hazırlanacağına inanmıyordum. Ali İle Kerem bir masaya geçmiş oturmuş bizi bekliyordu.  Bahar ile gelen konukları selamlayıp masaya geçtik. Bir kaç arkadaşım gitar eşliğinde  parçalar okuyordu. Bende onlara eşlik ediyordum iç sesimle. Birden müzik kesildi. Hasan mikrafonu eline aldı.'' Öncelikle hepiniz hoş geldiniz'' dedi. Herkes alkışladı. Hasan'' Bu günü düzenleyen arkadaşım Kaan'a teşekkür ediyorum. Ve eğer izni olursa onu sahneye davet edip bir şarkı okumasını istiyorum''dedi. Herkesin bakışları bana yönelmişti. Kalkıp bir şarkı söylemekten başka şansım yoktu...


Sahneye çıktığım gibi herkeste alkış kıyamet. Daha önce arkadaşlarla gittiğimiz gezilerde şarkılar okumuştum. Sesimi beğenmesem de herkes çok güzel şarkı söylüyorsun demişti. Bende arkadaşları kırmayıp arada şarkılar okuyordum. Lakin böylesine bir sahne de şarkı söyleyeceğim aklımın ucundan bile geçmemişti.  Günü düzünleyen olsam da bana da sürpriz olmuştu. Bahar'a baktım. Bana bakıp gülümsüyor. Bende Özdemir Erdoğandan ''Bana Ellerini Ver'' Parçasını okumaya başladım. Herkes eşlik ediyordu. Öyle ki nakarat bölümünde mikrafonu onlara doğru yöneltiyordum.


''Bana ellerini ver.
Hayat seni sevince güzel.
Yoluna adadım ömrümü ben.
Gel  kaçma güzel.

Bana ellerini ver.
Hayat seni sevince güzel.
Sana gönlümü verdim  nazlı güzel
Seni almazsam gözlerim açık gider''


Şarkı bittiğinde yerime geçmek üzereydim ki,  alkışlar eşliğinde ''Bir daha Bir daha'' sesleriyle yeni bir şarkı okudum. Normal bir günde olsaydı kabul etmezdim. Günü ayarlayan olunca kimseyi kıramıyordum. Mikrafonu elime alıp yeni bir parça okumaya geçtim. Selami Şahinden '' Seninle Başım Dertte'' okudum. Buna ise bir kaç kişi eşlik edebildi. İçlerinde Bahar da vardı. 


''Bilmiyorum seninle sonumuz ne olacak. 
Belki bu aşk ölümsüz belki yarım kalacak.

Her gün değişiyorsun avutuyorsun beni. 
Bir bilmece gibisin çözemedim ben seni. 
Seninle başım dertte ne yapsam bilmiyorum. 
Canımdan bir parçasın söküp atamıyorum. 

Bazı gün darılırsın bazı gün barışırsın.
Bazı günde kaybolur hasrete karışırsın.
Her gün değişiyorsun avutuyorsun beni. 
Bir bilmece gibisin çözemedim ben seni. 

Seninle başım dertte ne yapsam bilmiyorum. 
Canımdan bir parçasın söküp atamıyorum.


Şarkıyı bitirdiğimde yerime geçtim. Ali ile Kerem beni tebrik etti. Bahar da öyle. Elimi sıktı ya içim bir hoş olmuştu. 


Mustafa Ceceli gelmişti. Alkışlar içinde sahneye çıkmıştı. Bugün hiç bitmese keşke. Ya da bitse ama yapacağım teklifi Bahar kabul etse... Mustafa Ceceliye daha önceden haber verilmiş olmalıydı. Şarkı faslı bittiğinde veda faslına geçtiği sırada ''Kaan arkadaşımı sahneye davet ediyorum. Şiir okuması için.'' dedi. Böyle bir anonsu kendisinden beklemiyordum. Sunucuya bir bakış fırlattım. O da ben ne yapayım der gibi baktı. Mustafa Abi gerçekten mütevazi, alçak gönüllü bir adamdı. Beni sahneye davet ederek büyük bir erdemlilik göstermişti. Bende '' Mustafa Abi sana ne kadar teşekkür etsek azdır. Gerçekten hem kimsesiz çocukları, hem de bizi çok sevindirdin. Son bir isteğim var senden abi, Bahar arkadaşım senin hayranın onunla bir fotoğraf çektirebilir misin'' dedim. Oda kabul etmekle birlikte, daha sonra da tüm konukları da içine alacak şekilde selfie çekti.


Sahne bana kalmıştı. Sezai Karakoç'un ölümsüz eserini okudum.

''Mona Rosa
Mona Rosa. Siyah güller, ak güller. 
Geyve'nin gülleri ve beyaz yatak.
Kanadı kırık kuş merhamet ister. 
Ah senin yüzünden kana batacak. 
Mona Rosa. Siyah güller, ak güller.

Ulur aya karşı kirli çakallar, 
Ürkek ürkek bakar tavşanlar dağa.
Mona Rosa bugün bende bir hal var. 
Yağmur iri iri düşer toprağa,
Ulur aya karşı kirli çakallar.

Açma pencereni perdeleri çek, 
Mona Rosa seni görmemeliyim.
Bir bakışın ölmem için yetecek. 
Anla Mona Rosa ben öteliyim. 
Açma pencereni perdeleri çek.

Zeytin ağaçları, söğüt gölgesi, 
Bende çıkar güneş aydınlığına.
Bir nişan yüzüğü bir kapı sesi. 
Seni hatırlatır her zaman bana.
Zeytin ağaçları, söğüt gölgesi.

Zambaklar en ıssız yerlerde açar. 
Ve vardır her vahşi çiçekte gurur.
Bir mumun ardında bekleyen rüzgar, 
Işıksız ruhumu sallar da durur.
Zambaklar en ıssız yerlerde açar.

Ellerin, ellerin ve parmakların. 
Bir nar çiçeğini eziyor gibi.
Ellerinden belli olur bir kadın, 
Denizin dibinde geziyor gibi.
Ellerin, ellerin ve parmakların.

Zaman ne de çabuk geçiyor Mona. 
Saat on ikidir söndü lambalar.
Uyu da turnalar girsin rüyana, 
Bakma tuhaf tuhaf göğe bu kadar.
Zaman ne de çabuk geçiyor Mona.

Akşamları gelir incir kuşları, 
Konarlar bahçemin incirlerine.
Kiminin rengi ak kiminin sarı. 
Ah beni vursalar bir kuş yerine.
Akşamları gelir incir kuşları.

Ki ben Mona Rosa bulurum seni. 
İncir kuşlarının bakışlarında.
Hayatla doldurur bu boş yelkeni. 
O masum bakışların su kenarında.
Ki ben Mona Rosa bulurum seni.

Kırgın kırgın bakma yüzüme Rosa. 
Henüz dinlemedin benden türküler.
Benim aşkım uymaz öyle her saza. 
En güzel şarkıyı bir kurşun söyler.
Kırgın kırgın bakma yüzüme Rosa.

Artık inan bana muhacir kızı, 
Dinle ve kabul et itirafımı. 
Bir soğuk, bir mavi, bir garip sızı 
Alev alev sardı her tarafımı.
Artık inan bana muhacir kızı.

Yağmurdan sonra büyürmüş başak, 
Meyvalar sabırla olgunlaşırmış.
Bir gün gözlerimin ta içine bak. 
Anlarsın ölüler niçin yaşarmış.
Yağmurdan sonra büyürmüş başak.

Altın bilezikler o kokulu ten. 
Cevap versin bu kuş tüyüne.
Bir tüy ki can verir gülümsesen, 
Bir tüy ki kapalı geceye güne.
Altın bilezikler o kokulu ten.

Mona Rosa. Siyah güller, ak güller. 
Geyve'nin gülleri ve beyaz yatak.
Kanadı kırık kuş merhamet ister, 
Ah senin yüzünden kana batacak. 
Mona Rosa. Siyah güller, ak güller.  


Baharı da sahneye aldım. Ve Sezai Karakoç'un bize en çok uyan kıtasını tekrarlayarak arkadaşlık teklifi yaptım.
''Artık inan bana muhacir kızı, 
Dinle ve kabul et itirafımı. 
Bir soğuk, bir mavi, bir garip sızı 
Alev alev sardı her tarafımı.
Artık inan bana muhacir kızı.''


Alkışlar peşpeşe gelmişti. Baharı ilk kez böylesine duygulu görüyordum. Bir kaç damla gözyaşı süzülmüştü yanaklarına ellerimle temizledim. Ve Bahardan gelecek yanıta yöneldim. Herkes de vardı o heyecan. Evet evet evet nidaları alkışlara karışmıştı. Ve bahar mikrafonu eline alıp '' Evet'' dedi. O an mutluluktan havalara uçtum. Mustafa Abi de bir şarkıyı bize armağan etti. Gecenin kapanışı Mustafa Ceceli'' Hastalıkta Sağlıkta'' şarkısı ile olmuştu. Ve tabi ki de Bahar ile benim Mustafa Abi ile aynı karede olan fotoğraflarımızla...

Devam Edecek...



 
( Aşk Olsun-1 başlıklı yazı Mecaz Adam tarafından 14.01.2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.