1 Aşk Olsun-4
Günler hızlı trene binmişçesine süratle geçiyordu. Aklımda Bahar vardı. Okulun açılmasına bir ay kalmıştı. Ama buram buram hasret kokuyordu. Ve ben okulun açılmasını bekleyemeden Tokat yolunda bulmuştum kendimi. Tam on dört saatte varılacakmış Tokat'a. İstanbuldan Tokat Seyehat arabasına bindim. Bursa da mola verdiğimiz sırada yanıma bir çocuk oturdu. Tam dört saat boyunca uyudu. Uzun bir yoldan gelmiş olmalı diye düşündüm. Ve onun uyandığı bir vakit sohbet etmek istedim.

- Merhaba benim adım kaan.
-Benim de turhan.
-Memnun oldum. Yolculuk nereye kardeşim.
-Tokat'a ya senin.
-Benim de Tokat'a.
-Sende tokatlı havası yok.
-Bingöllüyüm zaten. 
-Hayırdır kardeşim Tokat'ta ne işin var.
-Kız işi için geldim. Hayırlısıyla bakalım.
-Enişte oluyorsun demek. O zaman indiğimizde bir çorbanı içerim.
-Olur tabi ne zaman istersen.


Sohbet koyulaştıkça içim ısınmıştı Turhan'a. Rusyadan geliyormuş. Mesleği duvar kağıdı yapmakmış. Tam üç yıl boyunca orada kalmış. Ve sonra da çalıştığı yerden parasını alamadığı için yurda dönmüşü. Memleket özlemiyle yanıp tutuştuğu her halinden belliydi. Yurt dışına çıkan hep methiyelerle gelirdi. Turhansa ah ederek geliyordu. İnsanın memleketi gibisi yoktur diyordu. Haklıydı. Tokat'a ilk kez gidiyordum. Sokakların isimlerini ezbere bilsem de...


Baharı aradığımda ona yolda olduğumu söyledim. Bir anlık şaşkınlık yaşadıktan sonra mutlu olmuştu. Ve bana Tokatı gezdirecekti. Yolda söylediğim her sözü deftere yazıyordu. Öyle ki farkında olmadan şiirler yazmıştım. Bir tanesini okudu.


Koca Bir Gün
Küçükken oynadığımız halat çekme oyunu gibi,
Sabahı iple çekiyorum.
Gece pes etmek üzere,
Üzerine doğru giderken sabahın.


Bunu ilk duyduğumda kime ait diye sordum. Onunla konuşurken ağzımdan döküldüğünün farkında bile değildim. Molalarda havanın soğuk oluşu, çöpçülerin çöpleri toplamasını görüşümle, mızmızlanmak yerine şükür sebebi olmuştu. Ve dua ettim yol boyunca bu hava da çalışmak zorunda olan herkes için. 


Tokata tam kırk dakika vardı. Sabah saat 06:15'i Turhalda verilen mola da sabah namazını kılıp yola devam ettik. İçim bir huzur dolmuştu. Büyük babam'a bol bol dua ettim. İyi ki namaz kılmasını öğretmişti. Yoksa daha ilk hasretlikte isyan ederdim. Mevlana'nın sözü geldi aklıma ''İsyanlardayım dedi. Hayır imtihanlardaydı. Fark etseydi kurtulacaktı.''
İyi ki imtihan olduğunun farkındaydım. Kurtuluşsa muamma. Ama o kapının yolcusu olmakta büyük şerefti...

Tokat terminalinde indim. Bir münibüse binip Taşhan'da indim. Baharsa daha hazırlanıyordu. Ailesinden gizli çıkacağı için şüpheli hareketlerden uzak duruyordu. Kız kardeşi Esrayı okula götürme bahanesiyle bana gelecekti. Turhan indiği gibi çorba içmeye gitti. Bende onunla lokantaya girdim. Çorba içmedim. Ama ikram edilen çayı geri çevirmedim. Çay bittiği gibi Bahar aradı. Bende müsade istedim. Telefonu açmamla kapamam bir oldu. Bahar'ı karşımda gürünce...


Bahar yine utangaçlığını yanına almıştı.  Hava soğuk olduğu için iyice üşümüştüm. Ve bahar teyzesinin evine götürdü beni. Teyzesi de işe gitmek üzereydi. İşe gidene kadar ısınmama izin vermişti. Ve sorgu başlamıştı. Bahar gülüyor ben terler döküyordum.


-Hoşgeldin  oğlum ismin nedir. 
-Hoşbulduk efendim. İsmim kaan.
-Bahar gelişini haber verseydi hazırlık yapardım. İşten izin alırdım.
-Yok ya zaten zahmet verdim size kusura bakmayın.
-Estağfurullah oğlum. Ama dikkat et oğlum. Tokkattan kız almak kolay değil.


Yarı şaka yarı gerçek söylediği sözler ilk gözdağıydı.Öyle ki bize ayrılan sürenin sonuna gelmiştik. Dışarı çıktık. Cadde Cafe'ye gittik. Garson geldiğinde bu kez sipariş veren bahar olmuştu.
''Bana bir salep, arkadaşıma da bir sıcak çikolata lütfen'' garson talimata uyarak sıcak içecekleri masaya bırakıp başka bir arzumuzun olmadığını öğrenince işinin başına döndü. Ellerim üşümekten morarmıştı. Bahar buz tutan ellerimi elleri arasına alıp ovdu. Sihirli değnek vardı sanki ellerinde. O dokununca soğukluk hissi kalmamıştı.  Sessizliği Bahar bozdu.
-Kalacak yer bulabilecek misin?
-Bilmiyorum ama illa bir yer bulunur.
-Eğer bulamazsan bizim bir dağ evi var. Orada kalırsın.
-Bakalım bulamazsam düşünürüz.
-Tama sen nasıl istersen.


Gün ışımaya başladıkça Tokat'ta bize gülümsüyordu.  Merkezde Karizma diye bir yer vardı. Bizde orada iki kişilik bir sinema bileti aldık. Sinema solununa geçerken salon bomboştu. Öyle ki ayarlasan bu kadar olmaz denebilecek kadar güzeldi. Bende bunu fırsat bilip şiir okudum ona. Ve sonra film izledik. Elleri ellerimde, başı göğsümdeydi. Filmin içinde gibiydik. Başroller bizdik sanki. Film bittiğinde o eve gitti. Bende kalacak bir yer bulmak için otel aradım. Sorduğum bir kaç kişinin önerisi ile pansiyona gittim. ''Emniyet Oteli'' İçeri girdim. seksen yaşında bir amca vardı. Bir kaç gece kalmak istediğimi söyledim. Para verecektim ki çıkışta verirsin dedi. Bende eşyalarımı odama yerleştirdikten sonra salona geçtim. Sobayı yakmışlardı. Sohbet koyuydu. Akif diye bir abi de geldi. Pansiyon sahibinin yeğeniydi. Ve kendisi Amerikadaki bir üniversite de öğretim görevlisidir. Öyle ki tarihi konuşmalar ve hayati hikayelerle pansiyonun monoton olan havasına can katıyordu.  Kendisi tam bir Mehmet Akif Ersoy hayranı, onun üzerine şair tanımam diyordu. Ve aynı anlamlara gelen cümleleri bir arada olan bir Mehmet Akif Ersoy şiri okudu. Hakikatten de büyük bir şairdi. Bugün onu bir başka sevmiştim. şiirse dört mısralıktı...

''Eminöünü sirkecide,
Gezip dolaşırken
Yek bir atlı süvariye,
Rast geldim birden bire.


Dün gecenin yorgunluğu vardı üzerimde. Bende gözlerime uykuya teslim etmeden önce Bahar'ı aradım. Şiirsiz veda olmazdı. Bu gecenin şiiri Cahit Sıktı Tarancı'dandi...


KARA SEVDA
Bir kere sevdaya tutulmaya gör;
Ateşlere yandığının resmidir.
Aşık dediğin, Mecnun misali kör;
Ne bilsin alemde ne mevsimidir.

Dünya bir yana, o hayal bir yana;
Bir meşaledir pervaneyim ona.
Altında bir ömür dönedolana
Ağladığım yer penceresi midir?

Bir köşeye mahzun çekilen için,
Yemekten içmekten kesilen için,
Sensiz uykuyu haram bilen için,
Ayrılık ölümün diğer ismidir.

CAHİT SITKI TARANCI

Devam Edecek...

( Aşk Olsun-4 başlıklı yazı Mecaz Adam tarafından 16.01.2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.