Geçmişin iziydi kırışmış yüzü
Ürkek bakışında saklıydı gizi
Sigara yakmıştı zavallı insan
Haddini aşmıştı yüzündeki kir
Kim bilir görülmüş ne kadar hakir
Sanki Yaradan’a ediyor zikir
Hülyaya akmıştı zavallı insan
Lekeli pantolon yırtık her yanı
Caddeler, sokaklar olmuş mekanı Sefil yaşantısı tüketmiş canı
Hayattan bıkmıştı zavallı insan
Ayağında eski bağcıksız botu
Elinde tütüyor teselli otu
Acınası hali hem de çok kötü
Felekten çekmişti zavallı insan
Sararmış suratı kendinden geçmiş
Kaderi acıdan ona pay biçmiş
Yorgun gözlerinden gözyaşı içmiş
Dişini sıkmıştı zavallı insan
Bembeyaz sakalı saça karışık Yalnızlığı olgun güce erişik
Zorluklarla fena halde yarışık
Çok yaprak dökmüştü zavallı insan
Belli ki kalmamış kimi kimsesi
Çekilmiş dünyadan eli ensesi
Sayıklıyor halde titrekti sesi
Kendini yıkmıştı zavallı insan
Gözleri yarıdan açık vaziyet
Aciz benliğinde bin bir eziyet
Garibi hor görmek değil meziyet
Toplumdan çıkmıştı zavallı insan
Paltosu taşımaz sıska bedeni
Yoktu çevresinde yardım edeni
Belki de zalimden daha medeni
Dünyaya bakmıştı zavallı insan
Murat der öyle ki yardıma muhtaç
Karnı sırtındaydı midesi çok aç
Bir parça huzurdu derdine ilaç
Ezelden çökmüştü zavallı insan
Murat Gökçe Karsî
24.02.2016