1
Kelebekler özgürdür, çünkü bir gün yaşarlar
Her şeylerini bir güne sıkıştırırlar, koleksiyon olurlar sonra!
Elleri kirli, yürekleri duyarsız, evlerinde insanlara
Süs olurlar duvarlarında!
Elinde silah mirasyediler ava gider, zevkle safariye
Hiçbir şeyden habersiz hayvanlar hazırdır ölmeye
Sömürüye maruz kalmış Afrika insanı diğer yanda,
Av bulamaz savaşmakta açlıkla...
Bulamaz sıcakta kavrulurken su nerede,
Hayvan hacet giderirken, altında kafasını yıkamakta!
Güneşin doğuşu bile orada artık işkence
Yağmursuz toprak dilim dilim ayrılmakta
Deriyi saran kemik bedenler, aşkı unutmuşlar
Ruhunda hayallerini susturmakta
Bende Afrikalı gibi o zengin hülyanın arkasında,
Susuz, aç... Dolaşmaktayım güneşin altında!
Sevgisini kaybetmiş ruhum, enkazının altında kalmış
Kuruyan toprakta inadına çıkan gülü seyretmekte!
Hala bir umut yaşıyor, o gül gibi başı dik ama çoktan sarsılmış!
Yüzyıllar hep aynı, insan aynı… Aynı sevdalar!
Değişim kalmış tek farklı, denk geliş, farklı aynalar…
Karanlığa gömülen gece, sitem bahçesine açılmış
Dilenmiş bir kırım sevda için defolu boş kalpler!
Oyunun adı aynı, tiyatro sahnesinde dekoru…
Sabır bahçesine açılan bir yudum umut, seyircilerden belli sonu
Ne kadar alkış alırsa sevinecek zavallı sanatçısı,
Bilmez ki başkasının hayatıdır oynadığı...
Fakir ruhunda parçalanmış Kadifesini
İğne iplik alıp eline diker, yaşamanın yoktur başka yolu!
Gülseler ne yazar pantolonu dizinden yamalı,
Hülyaları ölmüş… Tabutunda Saffet kefeni
Ruhuna el fatiha!
Saffet Kuramaz