“Benim rahmetim gazabımı aşar!” diye haykırdı kral.

“Kral, Tanrı mıdır?” diye sordular şaşıranlar.

Ona biat edenlerden gelen cevaplardı riya… 

“Ezeli ve ebedidir.”

“Tanrı olmanın bütün vasıfları onda mevcuttur.”

“Ona biat etmeyen cehenneme gider.”

“Doğduğu şehir kutsanmıştır, mübarek bir şehirdir.”

“Peygamber kusur işler, o işlemez.”

 “Ona dokunabilmek bile başlı başına bir ibadettir.”

“O isterse kocamı boşayıp metresi olurum.”

“O varsa halk da vardır, o yoksa halk da olmaz.”

“Yolsuzluk yapar, ama yol da yapar.”

“Yolsuzluk yapar, ama bunun için ona hırsız diyenler iftira atmış olurlar, kafirdirler.”

Riyanın çok sesliliği altında sesi kısıktır realitenin:

“Din, mezhep, her şey onların yorumlarındaki gibidir. Dincidirler, tebaalarını din ile aldatıp yönetirler. Beğenmezlerse eski dinin yerine yeni bir din, eski mezhebin yerine yeni bir mezheb kurarlar.  

“Ve kralların astığı astık, kestiği kestiktir. Assınlar, kessinler diye kral yapılmışlardır.”

“Bu gün severler, yarın asarlar…”

 

 İngiltere Kralı VIII. Henry’nin yakın çevresinde yer alanlar, istisnasız riyakar insanlardan ibaretti. Riyakarlıkla elde edilmiş mevkilerde başladı İngiltere’nin çöküşü. Atlas Okyanusunda dev dalgalara kapılmış çürük bir tekne gibiydi. Ekonomik kriz, siyasi kriz, dini çalkantılar, hepsi İngiltere’yi alabora etmeye amade birer dev dalgaydı. Ülke mezhep çatışmaları yüzünden sürekli kan kaybediyordu. Ekonomi dibe vurmuştu. Halk fakirlikle perişan haldeydi. Kralın umurunda değildi hiç biri; onun tek derdi kendisinden sonra tahta oturacak bir erkek çocuk sahibi olabilmekti. Meşru bir erkek çocuk tutkusuyla yeni aşklara doğru yelken açmaya karar vermişti.

“Kralların da aşka ihtiyaçları vardır,” diyordu riya…

“Gönül ferman dinlemez!”

*

Anne Boleyn, Kutsal Roma İmparatoru I. Maximilian'ın kızı Habsburglu Margaret’e, VIII. Henry'nin kardeşi ve Fransa Kraliçesi olan Mary Tudor'a ve daha sonra da Kraliçe Claude'e nedime olarak Fransızcasını geliştirmiş ve moda ile din felsefesinde ve Fransız kültürü hakkında kendini iyi yetiştirmişti. Fransa'daki eğitimi, babasının onu İngiltere'ye geri götürdüğü Fransa'daki deneyimleri Anne'i yeni Rönesans Hümanizmi geleneği ışığında dindar biri de yapmıştı. Hayatının bu aşamasında Anne, "tatlı ve neşeli" olarak tanımlanıyordu. Kumar oynamaktan, şarap içmekten ve dedikodudan hoşlanıyordu.

Kardeşi Mary Boleyn, William Carey ile evliydi ve kralın metresiydi  Anne, kızkardeşi Mary Boleny’in ikinci kez Henry’den hamile kaldığı sırada İngiltere’ye geri döndü ve Aragonlu Katjherine’nin nedimesi oldu. Sarayda VIII. Henry ile karşılaşan Anne kısa sürede güzelliği ve zekasıyla Kralı büyüledi. 4 Mart 1522'de bir maskeli baloda, kardeşi ve saraydaki diğer önemli leydilerle beraber dansederek ilk çıkışını yaptı.  Bu performansından sonra birkaç hafta içinde sarayın en şık ve mükemmel kadın olarak tanındı  Birçok arkadaşı ve hayranı oldu  Dönemin kadınlarının aksine kendine güvenli ve kararlı tavırları vardı. 1525 yılında Kral Henry Anne'e aşık oldu ve onunla ilgilenmeye başladı. Anne fırsatı değerlendirerek, kız kardeşi Mary Boleny kralın metresiyken kızkardeşine ihanet etmek istemediğini söyleyerek kralın metresliğini ve tanınmış kraliçe olmadan teslim olmayı reddetti.   VIII. Henry, Mary’i hayatından çıkartmayı ve Kraliçe Aragonlu Katherine’i boşayarak onunla evlenmeyi kabul etti. Kralın metresliğini yapan kız kardeşi Mary böylece gözden düştü; ikinci çocuğu bir erkek olan kadını her ne kadar erkek çocuk tutkunu olsa da ondan sıkıldığını belirterek kocasının yanına yolladı.

VIII. Henry, Anne ile evlenmek için Aragonlu Katerine’den de kurtulmaya  oldukça kararlıydı.  Fakat işler Henry’nin beklediği kadar kolay yürümüyordu.

Katolik İngiltere’de kralların boşanmaları Roma’daki ‘Papa Hazretlerinin’ iznine tabiydi. Papalık yetkilileriyle yapılan konuşmalarda Aragonlu Katherine’nin kardeşi Arthur ile evliliklerinin tamamlanmamış olduğunu söyleyerek kendisini aldattığını, oysa o evliliğin tamamlanmış olduğunu, bu yüzden evliliklerinin lanetli bir evlilik olduğunu, soyunun kuruduğunu, kardeşinin karısını aldığı için vicdan azabı çektiğini, tövbekar olduğunu söyledi.  Arthur ile Katerine’nin evliliklerinin tamamlandığı hususunda tanıklık yapacak birçok kişi buldu. Ve Katolik kilisesinin Aragonlu Katherine ile evliliklerini geçersiz saymasını istedi.

Dindarlığı ile tanınan ve halk tarafından çok sevilen Katherine ise bunların iftiradan başka bir şey olmadığı, zamanında Papa'nın evliliklerini onayladığını, soylarının kurumadığını bir kızları olduğunu söyleyerek savundu kendin Ve Henry’nin hayatında yapmak istediği bu deşikliğe, daha düne kadar protestanlığı başlatan Martin Luther'in kitaplarını yaktırdığı, ülkedeki Martin Luther taraftarı Protestanları idam ettirdiği için ona ‘Dinin Savunucusu’ ünvanı veren Katolik Papa’dan izin çıkmadı. Görüşmelerden sonra Kilise konseyi evliliğinin iptal edilmesi isteğini reddetti.

O dönemde Avrupa’da sinsice yayılan Protestanlık hareketine aşina olan Anne Boleyn, Henry’e bu mezhepten bahsetti.. Kral VIII. Henry’nin gözüne girmek isteyen Protestan rahipler, çocukluğundan itibaren Katolik öğretisiyle büyümüş ve ona bağlılık göstermiş olan VIII. Henry’yi, Protestan kilisesinin kurulmasına izin verdiği taktirde kraliçeden boşayabileceklerine dair Kral’ı ikna ettiler.

Hem politik özgürlüğünü kazanmak hem de kişisel özgürlüğünü kazanmak istiyen VIII. Henry de Katolik papanın tavrına karşı hamlesini yaptı. Madem ki Katolik papa Aragonlu Katherine’den boşanıp sevgilisi Anne Boleyn ile evlenmesine karşı çıkıyordu, o da ülkesinin dinini değiştirecekti.

Anne Boleny’in uğruna protestanlıkla katolikliğin harmanlandığı İngiltere’nin meşhur Anglikan Kilisesi kurulmuş oldu. (Günümüzde hala İngiltere’nin resmi kilisesidir.) Eski karısı Aragonlu Katherine’den boşandı ve onu kızı Mary ile sürgüne gönderdi. Anne, Katherine'in kızı Mary'nin ilerde bir tehdit oluşturabileceğini düşünerek gayrımeşru ilan ettirip tahttan da mahrum etti.  

Sevgilisiyle de bu  yeni mezhebin kurallarına göre evlendi. Evlendiklerinde Henry 42, Anne 32 yaşındaydı. Anne 1 Haziran 1533 tarihinde taç giydi. 

Bu durumda Katolik Papa Kral’ı ve İngiliz halkını aforoz etti. Avrupa’da İngiltere’ye karşı büyük askeri hazırlıklar planlandı. Ancak doğudaki Osmanlı tehlikesi ve devletlerin birbiri arasındaki yarış nedeniyle bu planlar gerçekleşemedi ve kaderin bir cilvesiyle İngiltere bir anda özgür bir Hristiyan ülkesi oldu.

Anne ve Henry’nin aşkları ilk ayları kusursuz ilerlemiş, Anne’in hamileleği aşkı arttırmıştı. Henry bütün İngiltere’ye kendisinin İngiliz Kilisesi’nin başrahibi, Anne Boleyn’in de onun kraliçesi olduğunu kabul ettirdi. Bu süreçte tarihin büyük hümanistlerinden, çok sevdiği hocası, ünlü ÜTOPYA eserinin yazarı Thomas More’u da karşısında buldu. More, Boleyn evliliğine karışmamış ancak Kral VIII. Henry’nin Kilise’nin başı olduğunu kabul etmeyince idam edilmişti.  

Bu evlilikten sonra 7 Eylül 1533 günü bir aşk çocuğu dünyaya geldi. Adına Elizabeth denildi. Bu kız İngiltere tarihine altın çağını yaşatacak olan I. Elizabeth di, ne var ki, dünyaya gelmekle annesinin felaketini de hazırladı.

Henry, uğruna ülkesinin dinini değiştirdiği Anne Boleyn’den doğacak ve kendisinden sonra mensubu olduğu Tudor hanedanının hükümranlığını sürdürecek bir erkek çocuğun hayaliyle yaşarken Elizabeth’in doğumu büyük bir hayal kırıklığı oldu. Anne Boleyn, daha sonraki hamileliklerinde de düşük yaparak beklenen erkek çocuğu doğuramamıştı. Her zaman kadınlara düşkünlüğüyle bilinen VIII. Henry, kendisine metresler tuttu, bu da Anne Boleyn’in sinir krizleri geçirmesine neden oldu. Bu süreçte Kral, Anne Boleyn'in nedimeleri arasında yer alan Jane Seymour'a aşık oldu. Ve Anne Boleny’den kurtulmanın yollarını aramaya başladı. Evet, ondan da kurtulacak ve yeni sevgilisi Jane Seymour  ile evlenecekti.

Kralın çevresini saran riya, Kral Henry’i, Anne Boleyn’in kendisini aldattığına dair ikna etti. Kral VIII. Henry aldatıldığına inanıp, Anne Boleyn ile evliliklerini geçersiz kabul etti. Ve Kraliçe’nin dairesine sık sık giriş yapan Mark Smeaton isimli bir müzisyen, Sir Henry Norris, uşak William Brereton, Kraliçe ile gençlik dönemlerine bir ilişki yaşamış şair Thomas Wyatt ve Kraliçe’nin erkek kardeşi George Boleyn tutuklandı.      

 Karısını zina ve ensest ilişki iftirasıyla suçlayarak evliliklerini geçersiz saydırttı ve önce Londra Kulesi’ne hapsetti, sonra da idam ettirdi.

Anne ölümünün acısız olması için Fransız bir cellat istemişti. Cellattan dikkatinin dağıldığı bir anda öldürülmesini istemişti. Öyle ki öldüğüğünde Anne'in gözleri hala açıktı ve dudakları duasını okuyordu. Fakat bu durum o zamanlar halka göre Anne'in cadı olduğunun ispatıydı. Biat eden riya Anne Bolyn hakkında söylenmeye başlamıştı.

“Kraliçenin üç tane göğsü var…”

“Üç göğüslü  olması cadılığına işaret…”

“Cadı suratının ortasında kocaman bir et beni taşıyan çirkin bir ucubeydi..”

“Altı parmaklıydı…”

“Elinde kesik başıyla Londra Kulesi’nde dolaşıyor. Gözlerimle gördüm…”         

Bedeni bir sandık içinde St. Peter and Vincula Şapelinde isimsiz bir mezara gömüldü. Yetmedi, o öfkeyle ondan doğan kızı Elizabeth’i de ‘gayrimeşru’ ilan ederek tahttan mahrum etti.

Evet, krallar istediklerinde ülkesinin dinini değiştirebiliyordu ve bu gün aşık olduğu bir kadını yarın kolayca idam ettirebiliyordu…

( Tanrı Kral Ve Cadı Kraliçe… başlıklı yazı AliKemal tarafından 6/20/2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.