kalın bir roman...
kayboluş belki...

sana yabancı kalışım
uzun zaman öncesine dayanır
fi tarihli ilkel sorulara belki
belki felsefi düşüncelere gebe ömürlerle
taştan elde ettiğimiz medeniyeti kurma çağımızda
belki de en derin uykumuzda yakaladın bizi

şimdi sana ne diyeyim istanbul
ben kimim, sen hangi medeniyetsin
tarihi hangi ayına tekabül eder, aşk dediğimizin

yorgun musun
gözü yaşlı mı bakıyorsun yüzüme
belki de haklısın, şimdi yeni baştan yaşanmalı her şey
ve kaldığımız yerden devam etmeliyiz seni sevmeye
tekrar tekrar, usanmadan, günahsız belki...

hayıflanacak ne var ey koca şehir
boş durakları tutuşturup
suçu üzerimize atan sen değil miydin
hadi susma söyle
en deli çağımızda bizi terk edip giden kimdi
herkes seni bir başkasıymışsın gibi anlatır
iki yakamız bir türlü birbirine kavuşamazken
boğazımıza kadar bizi nasıl kirlettin

oysa nasıl sevmiştik seni
peki ya sen, ben bir köşede ağlarken
hiç mi yüzün kızarmadı, hiç mi utanmadın
zaman, mavi gözlerinde su gibi akıp giderken
bize çocuk olmayı hala öğretemedin

sen bana sadece ağlamayı öğrettin istanbul
bir de yıkanırken hüzün pencerelerde, sessiz kalmayı
baharı erteleyen gülüşlerimizde...


mehmet gökhan damar






( Sana Yabancı Kalışım başlıklı yazı Gökhan Damar tarafından 12/13/2009 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.