1
Aşkın cellâdı bir
kelime daha düştü
Ertesinde hicap yüklü
bir söylence
Ve büktü dalımı.
Asılıydım darağacında,
Dar, mesnetsiz hatta
cebi delik bir kefen
Ve duvağın ölümü örten
hicvi:
Karanlıktan çıkası bir
yönerge elimde
Boşluğun etrafında
dönmeye meylettiğim
Yine de sükûtu evlat
edindiğim öylesine bir mezar.
Aklın raylarında ne çok
med-cezir,
Gidip gelmelere şahit o
kenevir cüppede
Saklı tuttuğum cehaleti
Hırpani gönlün:
Belli ki hüzün vurdu
damgasına sağanağa,
Çöktü çökecek asılı
iskeleti ömrün
Yoksa öldüğümü
kabullenmemek
Altında ezildiğim?
Sinen hüznü
savsaklamalı,
Gönülsüz dokunuşunu
kucaklamaksa işin aslı,
Suslara bürünüp,
En çatık kaşlı kelamı
yar bilmeli.
Bir serzenişin hükmüne
vakıf iken Tanrı,
Her bilmeceye musallat
olan töhmeti de istiflemeli diğer yandan:
Hezeyanı bertaraf eden
hayli yüklü cereyandan alıp da payını
Düşmeli mutluluğun peşi
sıra.
Ayıklandığı kadarıyla
çakıl taşı,
Bir sofrada sevginin de
eşliğinde
Hangi yemekse doymalı
aşka,
Yemeden dolan yorgun
ruhu,
Bir kelamı da sırdaş belleyip
belli belirsiz.
Üstüne alınma anlık
yanılgılarımı,
Apaydınlık olmalı
dünya, dediğime de kanma
Hele ki yudumlamakla eş
tuttuğumsa yaşamak:
Bir yürekte derli toplu
Ve iyi hale muktedir
bir mahkûmun gıyabında
Nefes nefese konuşlu
hicrandan mütevellit akşamların girdabında:
Alınma da alnı açık
düşler iken düşüşe geçen
Ve mahrem bir imgeyi
sırdaş bilen.
Görmez misin neferini
yüreğin:
İzini sürdüğüm sevdalar
olsa da en can yakan:
Buharından elim yandı
madem,
Üfürdüğüm gel-geç
hayallerin tek istikameti
Görmez misin: Gönül
rotam…
Sus çiçeklerini
giyindim de geldim:
Açık hava mezarlığında
öldürdüğüm kim bilir
Kaçıncı düğüm?
İliştiremediğimdense
ilişemediğim,
Sabaha kurmaya meyledip
Gecenin körü dirildiğim
kaçıncı ölüm?
Alışkınım oysa
ölmelere,
Doğduğum gecenin
hürmetine asılı kaldığım
Gök kubbede
Ve hangi akla hizmetse
Eremediğim hidayete
ulaşmışken çoğu mürit:
Salkım saçak bir
hitabette,
Boş vermişliğin
gıyabında belli ki
Kayıtsızlığımın nidası.
Gölgelerden mütevellit
düşkün imgelere de
Yaslayıp sırtımı
Ve bağnaz bir cümlede
bilip de beklemek,
Beklentiden yoksun
ikbalimi tek hükümle rehin vermek.
Hem de ne pahasına?