Gökyüzünde Düşler
Düşüyor
Gökyüzünde düşler
düşüyor
Kargalar üstüne üşüşürken
Uzakta bir çocuk
elinde bir sapan
Mütemadiyen taşları
üzerlerine atıyor
Uzaklarda piyona sesi
ürkütüyor kargaları
Kargaların gözlerinde
eski ölümlerin cansız bakışları
Koşuyor iki çocuk
düşlere doğru
Piyanonun başındaki
çocuk kalkıyor usulca
Dökülürken piyanonun
tuşları yerlere tuz buz olurken
Koşuyor iki çocuğun
koştuğu yöne
Yerde serili bir
sofra bezi
Üzerine serilmiş
düşler
Şaşkınlık düşlerin
çevresinde
Saygıyla eğildi üç
çocuk düşlerin önünde
Sessizce oturdular
sofraya
Bir bir aldılar
saklamak için sinelerine koydular
Şimdi sımsıcaktı
düşler
Avuçlardaki kurşunlar
güllerle yer değiştirdi
Acılar sevinçlerle
umutlarla yan yana oturdu
Yok, oldu acılar
Artık ak beyaz kâğıda
kan damlamıyordu
Şairin yüreği
kanamıyordu yazarken
Üç çocuk şairin
yanındaydı gökyüzünde düşen düşlerle birlikte
Umut olmuşlardı
yarınlara
Kızıl şafaktaki
şafağın yanında bekleyenlere
Bir deniz misali
deniz olmuşlardı
Dalga dalga kayalıkları
yalayan vuran, doğmayan şafaksız ana şafak
Vurdukça kayalıkları saran
Bekleyen insanlara
varan kucaklayan türküler gibi saran
Bitmişti binlerce
şafaktır dinmeyen sancılar
Bakışlardaki karanlık
bakışlar silinmiş
Parlak gülümseyen
bakışlar gelmişti yerine
Sancılarla düşlere giden
sancılı yolculuk sona ermiş
Mutlulukla bitmişti
Umut için yola
çıkanlar umutla olmuş
Umut onlara koşmuş
karanlıklar güneşle kaybolmuştu
Aynı hayat kavgasında
aynı yolda yola çıkanlar var oldukça
Gökyüzünde düşler
yeryüzüne düşmeye devam edecekti
Gökten düşen üç elma
misali
Birisi isteyene
birisi düş ’süz kalan ülkelere biriside size
Mehmet Aluç-Kul
Mehmet