Kitap adı: Mağaranın Kamburu

Yazar adı: Ömer Faruk Hüsmüllü

Genel Yayın Yönetmeni: Nihat Polat

Kapak Tasarım: Arzu Demir

Sayfa Tasarım: Gülcem Oflaz Mırık

Web Tasarım: Sedat Polat

İkinci Baskı 2012 P- Kitap Yayınevi

Romanın Sayfa Sayısı: 183

ROMANIN ÖZETİ

Roman kısaca, bir mağarada yaşayan yaşlı bir bilge ile hayatını düzene sokması için ondan yardım istemeye gelen bir adam arasındaki diyaloglardan oluşmaktadır. Kötülük peşindeki bir adam, mağarada yaşayan ve kendini büyücü olarak tanıtan yaşlı bir adamdan yardım istemek için “Kambur” adını verdiği bu adamın yanına gider. Adam evlidir fakat evlilik dışı bir ilişkisi de vardır. Metresi olan kadınla arasındaki aşk-nefret arasında gidip gelen bir ilişkidir bu. Adam, Kambur’dan metresine kara büyü yapmasını ister. Yaşlı Kambur, adamın istediği büyüyü yapacağını ama önce onun hakkında detaylı bilgi öğrenmesi gerektiğini söyler.

Adam hayatını anlatmaya başlar. Evli olduğunu, bir gün bir iş görüşmesi sırasında tanıdığı genç bir kıza tutulduğunu ve aralarında ilişki başladığını anlatır. Genç kıza karşı hissettiği duyguların aşk olduğunu kendine dahi itiraf edememektedir. Bu ilişki, adamın karısına olan tutumunu değiştirmiştir. Adam defalarca karısını öldürme planları yapmıştır. Bir gün bu planları sebebiyle içine düştüğü paranoya hali adamı, karısının kendini zehirlemek istediği düşüncesine sevk eder.

Bu sırada adamın metresi de (belki de yapılan kara büyünün etkisiyle!...) bir trafik kazası geçirir. Yaşadığı acı, genç kızı adama tekrar bağlamıştır fakat adamın kıza olan tutkusu, işini yitirmesine sebep olmuştur. Karısının hala onu öldürmek istediğini düşünmektedir. Kambur ise adamın macera arayışının onu bir felakete sürüklediğini ve bu yaptığının aptallık olduğunu ona söyler fakat adamın Kambur’u dinlemeye niyeti yoktur.

Metresi adamı aldatmaktadır. Adamın işleri yolunda gitmeyince, sevgilisiyle de arası açılmıştır. Adam ihanetten ölesiye korkmaktadır. Bu korkunun kökeni, küçük yaşta babasının annesini ihanet sebebiyle öldürmesine dayanmaktadır.

Adam, Kambur’un yanına tekrar gider. Aradan birkaç ay geçmiş, işleri düzelmiştir. Muhasebe işinden topladığı para ile metresi olan kıza bir ev almıştır. Amacı, karısından bir şekilde boşanıp genç metresiyle evlenmektir ama karısı boşanmayı bir türlü kabul etmemektedir. Bu sebeple adam, karısını öldürme planlarını uygulamaya koymaya kararlıdır. Öyle ki cesedi nasıl saklayacağından, nereye gömeceğine kadar her şeyi en ince ayrıntısına kadar planlamıştır.

Kambur bir sonraki gelişinde adamı mağaranın içinde gezdirmeye başlar. Beş katlı mağaranın, giriş katının bir alt katına inerler. Söz konusu kat “Görüntüler odası” olarak adlandırılır. Orada, yaptıkları suçların cezasını çeken insanları görürler fakat Kambur o insanların orada olmadıklarını, cisimlerini alıp gitmelerine rağmen ruhlarının orada kalıp çile çekmeye devam ettiklerini anlatır. Tekrar konuşmaya başlarlar ve adam iş hayatındaki düzelmeden ve yükselişinden bahseder. Bu sırada karısı hakkındaki öldürme planları hala geçerlidir fakat öfkesi, kendi rızası dışında çalışmaya başlayan metresine de sıçramıştır.

Adam, Kambur’dan mağaranın ikinci alt katını da ona göstermesini ister. Bu kat, münzevilere ayrılmıştır. Münzeviler yeterli miktarda ekmek ve su alıp burada çile çekmekte, kendileriyle baş başa kalmaktadırlar. Adam, bir gün bunun gibi bir mağarası olacağını söyler Kambur’a. Kambur ise ökült bilgiden yoksun olduğu için asla böyle bir mağarayı kontrol edemeyeceğini, asla kendisi gibi bir büyücü olamayacağını söyler.

Sonraki gelişinde adam Kambur’a, karısına karşı yaptığı bir dizi bilinçli hareketle zavallı kadını delirtmeyi başardığını anlatır. Bu esnada yaptığı işi büyütmüş, bir müteahhitlik firması kurmuştur. İşleri her anlamda yoluna girmiş gibidir. Karısının fizyolojik olmasa da, psikolojik ölümüne sebep olmak üzeredir. Öte yandan sevgilisi bir kıskançlık krizi sonrası adamı bıçaklar ve hastanelik eder.

Adamın karısı sonunda iyice delirir ve hastaneye yatırılır. Bu arada işlerini iyice büyüten adam, hatırı sayılır miktarda bir servet elde etmiştir. Bir davette tanıştığı dul bir banka müdiresi, ona kredi almasında yardımcı olmuş, aralarındaki ilişki işle sınırlı kalmamış, daha samimi bir hal almıştır. Adam sonunda metresinden de sıkılmış ve yeni arayışlara yelken açmıştır.

Aylar sonra adam, karısını hastaneden çıkarır ve verdiği telkinlerle karısının intihar etmesine sebep olur. Öte tarafta metresinin bir başka adamla ilişkisinin olduğundan şüphelenmektedir. Bu sebeple genç kadının nereye gittiğini ve neler yaptığını araştırmak amacıyla bir dedektif tutar. Adam, şüphelerinde haksız değildir fakat kendisi de genç sevgilisine sadık değildir zira banka müdiresi ile olan ilişkisi daha da ilerlemiş ve aşka dönüşmüştür.

Kambur, adamı sonraki ziyaretinde mağaranın üçüncü alt katına götürür. Bu katta iki labirent vardır. Labirente girenlerin iyilikleri, kötülüklerinden fazlaysa zarar görmeden labirentten çıkabilmektedirler. Fakat tam tersi durumda labirentin içinde sonsuza kadar kaybolurlar. Kambur, adama labirente girmeye kendisinin bile cesaret edemediğini fakat eğer isterse adamın labirente girebileceğini söyler ama adam labirente girmeyi göze alamaz. Kambur’a görüşemedikleri süre zarfında başından geçenleri anlatır. Metresinin onu aldatması üzerine dedektifin elde ettiği kanıtları kıza gösterdiğini ve ona okkalı bir tokat attığını anlatır. Kız bunun üzerine evden kaçmış ve geri dönmemiştir. Adam bu olay üzerine kızı sevip sevmediği hakkında derin bir çatışma içindedir.

Bir süre sonra adamın yıllardır hapiste olan babası tahliye olmuştur ve oğlunu görmek istemektedir. Adam, önce babasını görmek istemez fakat sonra yaşlı adamın belki de son isteğini yerine getirmek için onu görmeye gider ve gittiğinde adamın ölmek üzere olduğunu görür. Babası ölmek üzereyken oğluna “Beni affet.” der ve ölür fakat adam babasını başına gelen her şeyin müsebbibi olarak görmektedir ve ölümüne zerre kadar üzülmemiştir. Bu ziyaretinde Kambur adamı tekrar mağaranın bir alt katındaki görüntüler odasına götürür. Adam görüntüler odasında, iki kadının sırt sırta vermiş, günlük yazmakta olduklarını görür. Kadınlardan biri karısı, diğeri de metresidir. Kambur, adama günlükleri okumak isteyip istemediğini sorar, adam olumsuz yanıt verir ve kendini delirtmeye çalıştığı iddiasıyla Kambur’un üstüne saldırır.

Adam, bir öfke nöbeti sonrasında sevgilisini öldürür. Detaylı bir planla suçu sevgilisinin onu aldattığı adama atar fakat işlediği cinayet sebebiyle pişmanlık yakasını bırakmaz. Kambur zorla da olsa adama karısının ve sevgilisinin yazdığı günlüklerden parçalar okur. Karısı günlüğünde adamı ne kadar çok sevdiğinden bahsederken, sevgilisi onu bir nesne, öç alınacak bir düşman gibi görmektedir. Adam Kambur’un okuduklarından etkilenir.

Sonraki gelişinde adam, mağarada inzivaya çekilmek istediğini söyler. Kambur bu isteği kabul eder. Birkaç günlük inzivadan sonra adam dışarı çıkar ve Kambur’a tamamen değiştiğini, bambaşka bir adam olduğunu söyler. Kambur’dan mağarayı terk etmesini ister aksi takdirde onu öldüreceğini söyler fakat Kambur’un mağarayı terk etmeye niyeti yoktur. Sonunda adam dediğini yapar ve Kambur’u öldürerek onun yerine geçer.

Bir gün, daha önceden Kambur’u tanıyan bir ziyaretçi gelir. Adamın Kambur olmadığını, Kambur’un iyi bir insan olduğunu ve kendine yaptığı iyilikler için ona teşekkür etmeye geldiğini adama söyler. Adam, ziyaretçiyi tersler ve ona yanıldığını ve Kambur’un kötülük timsali bir büyücü olduğunu söyler. Ziyaretçi adamın bu söylediklerine inanmaz ve en sonunda şöyle der:

“İnsan olarak doğmak bir ayrıcalıktır, ama insan olarak kalmak en büyük meziyettir ve oldukça zordur.”

Romanın Fikri Alt Yapısı

Mağaranın Kamburu, masalsı anlatımı ve akıcı diliyle bir solukta okunabilecek bir roman. Olay örgüsü, yazarın hayal gücünün sınırlarını gösterdiği zekice bir kurgu üzerine kurulmuş. Kitap içinde yer alan ve kötü adamın yaşadığı olayların Kambur gözünden eleştirisi, yazarın kendi dünya görüşünü ortaya koyduğu felsefi bir manifesto niteliği taşıyor. Burada, yazarın Kambur karakterini kendisiyle özdeşleştirdiğini söylemek yanlış olmaz.

Kullanılan Uslûp

Mağaranın Kamburu, masalsı anlatımı ve akıcı diliyle bir solukta okunabilecek bir roman. Olay örgüsü, yazarın hayal gücünün sınırlarını gösterdiği zekice bir kurgu üzerine kurulmuş. Kitap içinde yer alan ve kötü adamın yaşadığı olayların Kambur gözünden eleştirisi, yazarın kendi dünya görüşünü ortaya koyduğu felsefi bir manifesto niteliği taşıyor. Burada, yazarın Kambur karakterini kendisiyle özdeşleştirdiğini söylemek yanlış olmaz. Ayrıca roman, geniş okur kitlesine hitap etmek istediğinden her tahsil ve statü düzeyindeki insanların anlayabileceği bir dille, konuşulan Türkçe ile yazılmıştır.

Romanın Benzerlerinden Ayrılan Özelliği

Romanın benzerlerinden en büyük farkı karşılıklı diyalog şeklinde olay akışının verilmesidir. Birçok okuyucu daha önce bu yöntemle yazılmış bir roman okumadığını belirtmiş, bunu ilginç bulmuş ve beğenmiştir. Yetmişli yaşların üzerindeki bazı okurlar aradan biraz zaman geçtikten sonra romanı üçüncü hatta dördüncü defa okuduklarını da söylemişlerdir.

NOT: Kitabın ikici baskısı da tükenmiş olup piyasada satılmamaktadır. Ancak e-kitap olarak okunabilmektedir...

( Bir Romanın Anatomisi: Mağaranın Kamburu başlıklı yazı Ömer Faruk tarafından 24.11.2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.