Kararır d/okunaklı gün
Ay ışığından hüzme çalar hırsızlar
Uzadıkça uzar gecenin gündüze rükûsu
Ve kasımın sinesinde ağlar yıldızlar
Tefekkürün beyazı bulaşır kağıda
Kırk kat bohçaya sarılır kelamlar
Sesler donar ayaz bir lehçede
Ve açılmamış zarflarda can verir selamlar
Tetikte bekler çelişkiler
Zamanın çehresine damlar yelkovanın teri
Duvağı açılır kırgın monologların
Ve çoğalır hudutsuz gözlerin feri
Görünür İç denizlerin meçhul kıyıları
Saf kan umut kokar topraklar
Ayyuka çıkar rüzgârın ç/ağrısı
Ve ağacını özler yapraklar
Geçmişin elinde bistüri
Keser zihinlerdeki uyuşuk tufanı
Oyuncular ürker izafi rollerinden
Ve köpürür yastık altı düşlerin kanı
Başlar ruhun inkılabı
Söylemlerin üzerini örter eylemler
Düşse de sırtı yere gelmez alevlerin
Ve sonbaharın rengine üşüşür şebnemler
.
.
.
.
.
.
.